‘Bir’ Türküdür Yaşamak…
Bazı şeyler için sebep yoktur. İçinden gelmiştir sadece. Ama sebep budur biraz da. Seni dürten bir şey vardır içinde. Tarifi imkânsız bir sebeptir o. Bir türkü tutturursun o anda. Evde tek başına olmanın rahatlığıdır belki bunun sebebi. Ya da içinden gelmiştir. Başka âlemlere dalarsın. Bulunduğun yer pek de önemli değildir.
Gözlerini kapatmanla bir telaş alır seni. Büyük bir karmaşanın ortasında bulursun kendini. Pek bir şey anlamazsın önce. Kendini tanımakla başlarsın işe. Bir zaman diliminin ilk dakikalarını yaşıyorsundur. Kendi ihtiyaçların karşılanır. Sen pasif bir şekilde yaşamın en zevkli dakikalarını yaşarken anlayamazsın olan biteni. Düşünemezsin önce. Zamanla tanırsın çevreni. Nefes aldığını fark edersin ama ruhunu tam olarak tanımamışsındır.
Sıra ruhunu tanımaya gelmiştir. Çevrendekilerin bakışları seni etkilerken sen kendi idolünü bulmaya çalışırsın. İdol bulmaktan vazgeçip kendin idol olmaya başlarsın. Zaman geçerken çok geç kaldığını düşünürsün. Zamanı durdurmak istersin. Sonra yapabileceğin şeylerin farkına varırsın. Bunun için bir takım bedeller ödemen gerektiğinin de. Hayatın anlamını bulmaya kalkışırsın. Ama zaten bu zamana kadar bunun için savaş verdiğini düşünürsün. Sonra hayatının bundan sonraki kısmıyla ilgilenmek istersin. Artık geriye bakmaktan ziyade ileride seni daha iyi bir yaşam beklediğini ve ona göre yaşam sürmek istediğini düşünürsün. Düşüncelerin zaman zaman davranışlarına yansısa da yetişemezsin hepsine. Beynin yaşamına hükmetmek isterken bir anda kalbinin sesini duymaya başlarsın. İkisinin de gönlünü yapmak istersin ama bunun o kadar da kolay olmadığı fark edersin.
Zaman geçer, kalbinin beyninden daha haklı olduğunu düşünürsün. İkisi de kendini kanıtlamak için o kadar çaba gösterir ki bazı zamanlar ikilemde kalırsın. Eskiye özlem duyarsın sonra. Çocukken ne güzel de eğleniyordum dersin. Şimdi ne yapacağına karar veremeyen biri oldum çıktım dersin. Umudunu kaybedersin sonra. Bir daha eskisi gibi olmayacağını hep karmaşa içinde bir yaşam süreceğini düşünürsün. Hiç olmadık zamanların adamı olup çıkarsın. Küsersin hayata, yaşamak istemezsin. Karamsarlığın alır götürür seni. Okyanusun ortasında yönünü bulmaya çalışan balıkçı misali olursun. Sonra beklemediğin bir balık gelir yanına. Onu takip etmeye karar verirsin. Başka çaresi olmayan insanların yaptıkları gibi.
Belki dersin. Belki beni doğru yola çıkarır. Sonra okyanusun ortasında gitmek istediğin yeri düşünürsün. Doğru yolu tarif edemezsin kendine. Nereye gidersen doğru yol olacağını araştırmamışsındır çünkü. Gerçek olan doğruları mı bulmaya çalışmalısın yoksa doğru olan gerçekleri mi önemsemelisin? Düşüncelere dalarsın. Sonra balığı takip etmeyi bırakıp gerçekten gitmek istediğin yöne doğru yönelirsin. O zamana kadar yaşamış olduğun tecrübelerine sığınırsın.
Hayatına şekil vermeye başlamışsındır artık. Rotanı bulmuşsundur. Karayı net olarak göremesen de bilincindesindir artık hayatın. Ama işte engeller seni tam anlamıyla hazırlayamaz karaya çıkmana. Süreç içerisinde karşılaştığın korsanlarla mücadele edersin. Onlar seni yolundan alıkoymak ister zaman zaman. Bazen de sana iyi görünebilir dünya hayatı içinde.
Dalgaların sesini unutursun. Sana her ilerleyişinde sona yaklaştığını fark ettiren o hışırtıyı duymazsın. Sanal hayata aldanırsın. Adı üstünde gerçek olmayan korsanlarla dünya hayatının keşmekeşi içinde tüketirsin ömrünü.
Zaman geçer, karayı net olarak görürsün sonra. Görünen köyün uzağı olmaz deyip hazırlıklara hız verirsin. Korsanların çoğunu da geride bırakmışsındır. Elini ayağını eskisi gibi kullanamadığını fark edersin. Sonra bakarsın ki kara artık çok yakındır. Yapılan hazırlıkların pek de yeterli olmadığını anlarsın. Artık enerjin de bitmiştir. Geriye dönüp hazırlık yapmaya yetmez gücün.
Gözlerini açtığında artık ruhun ayrılmıştır bedenden. Bir göz açıp kapamaya bitmiştir hayat. Sebep yoktur ya bazı şeyler için. Sebepsiz bir şey olmadığını anlarsın ayağa kalmaya çalışırken. Kafanı vurduğunda anlarsın sebebin sen olduğunu ve koca bir hayatı boşa geçirdiğini.
Hani bir türkü tutturmuştun ya gözlerini kapattığın an. Son nakaratında anlamıştın ya hani hayatın anlamını. Geç kalışının resmiydi yüzündeki acı ifade. Tekrar başa dönmek isteyişin bir anlam ifade etmez o saatten sonra. Bir türkü daha söyletmez sana hayat.
'Bir' Türküdür Yaşamak…
Yaşam bazen,bir yol ayrımında hangi yöne gideceğini bilemeyen bir yolcunun haline benzer. Öylece durur ve bekler. Bu bekleyişte kendi yüreğinin sesine kulak vermesinin daha doğru olacağını düşünür. Bu durum, derin sulardan sığ yüzeye çıkarak keşifte bulunmak isteyen bir balığın, korku içinde kendi karanlığına dönmek istemesine benzer. Çünkü geçmiş bildiği, gelecek ise bilmediği bir yerdir.
Ağustos 15th, 2009 at 13:58hep bir sonraki adımın koşturma ve telaşını yaşarken farkedemediğimiz aslında yaşamın bir türkü'den bile kısa olduğu...
belki en gelişmiş canlılar olma özelliğini taşısak da, bir sonraki adımın garantisi olmadığını bildiğimiz halde hep bu AN'ı kaçırma aptallığına düşüyoruz...
tebrikler zevkle okudum:)
Ekim 20th, 2009 at 14:58