Bir Tesbit ve Teşhis!..
Sosyolojik Gerçek, Reel Yaşam Biçimi ve Etik Analiz
Örnek: "Şu 67 yıllık ömrümde 'ahlak, fazilet ve sadakat' değerlerinden daha çok 'hırsızlık, cehalet ve ihanet' sözcükleri ile karşılaştım. Ve günümüz Türkiye'sinde, ne yazık ki her
yerde, her zeminde meydana gelen pisliklerin temelinde bu 3 sözcüğü gördüm.
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, ekonomi ne kadar düzelirse düzelsin, uçak inebilecek kadar geniş ve güvenli yollarımız, sayıları yüzü aşan üniversitelerimiz, milyonlarca akademisyenimiz olsun insanlarımızın beyninde, hırsızlık, cehalet ve ihanet kırıntıları olduğu sürece, bu ülkenin arpa boyu yol alması ve cemiyetin mutlu olması mümkün değil!.. Zira her yıkım, her cinayet, her pislik ve her ihanetin altında 'hırsızlık, cehalet ve ihanet' yatmakta!
Bunların var olduğu ülkemizde; Yasaların yetersizliği, (yurttaşların ilgisizlik, korkaklık ve sorumsuzluğu ile yetkili ve sorumluların yolsuzluk ve onursuzluğu) devletin denetimsizliği, bürokrasinin hantallığı ve siyasetçilerimizin (politikACI'larımızın) iktidar hırsı, ülkeyi her gün biraz daha felâketlerin eşiğine götürüyor!.. Ama kılını kıpırdatan, gören, duyan yok. Bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete...(Mehmet Şükrü Baş, Deprem Gerçeğinin Altındaki Gerçek, Hırsızlık, Cehalet ve İhanet, Mehmet_sukru_bas@mynet.com)
DAHASI VAR!..
Tıpkı yukarda verdiğim deprem cetvelinde görüldüğü gibi; Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda da; Hızla gelişen teknoloji, buna paralel artan refah düzeyi, yükselen yaşam kalitesi, yaygınlaşan konfor ve hayatı kolaylaştıran bütün yeni buluş ve sair unsurlara rağmen; Ülkemizde manzara farklı. İnsani değerler, hak, hukuk ve adalet kavramı yönünden evrensel norm, standart ve kriterlere aykırı. Hiçbir alanda adalet, eşitlik, norm ve standart birliği yok!..
Örnek: Bütün olumlu gelişmelere rağmen Cumhuriyet'in ilk 16 yılından sonra gelen 12 yıl tam bir kaos, kriz, kıtlık, karanlık, despotizm ve kâbustan ibarettir. Karşıdevrim zihniyetinin hâkim olduğu karanlık yıllarda 1923 Cumhuriyetinin ilkeleri ve Türk inkılâbı dışlanmış tersyüz edilmiş, milli siyaseti terkle; Türk milletinin orijinal hars, geleneksel yaşam biçimi, manevi ve moral değerlerine tümüyle aykırı, ters ve tefessüh etmiş lânetli batı kültürüne yönelinmiştir.
Bu nedenle, 11 Kasım 1938, Cumhuriyet'in 1. kırılım ve karşı-devrimidir.
Millet, 14 Mayıs 1950'de "Beyaz İhtilâl" ile bu melâneti başından defetmiştir.
Keza "Beyaz İhtilâl", Cumhuriyet'in tek ve yegâne gerçek halk hareketidir.
Dolayısıyla 1950 - 60 arasında hükümran olan "Kurucu Cumhuriyettir".
Bu dönemde devlet onarılmış, bozulan kurumlar, denge unsurları (stabilizatörler) imar ve tamir edilmiş; Vatandaşın milli-manevi, tarihi, ilmî ve moral değerleri tekrar hayat bularak, Devlet yeniden 'ebed-müddet' vasfını iktisap etmiştir.
Öyle ki, 1950-60 yıllarını kapsayan on yıl Türkiye Cumhuriyetinin 'asrısaadet' dönemidir. Atatürk'ün 1937 Hükümet Programı, bu on yılda kararlılıkla uygulanmış; Memleket tekrar güç, kuvvet, itibar ve istikrara kavuşmuş ve birinci sınıf bir devlet olarak, dünyanın belirleyici aktörleri arasına girmeyi başarmıştır.
İşte, 27 Mayıs "2. karşı-devrim" kalkışmasının esas nedeni budur.
|
||
|