Bir Parmağım Sağlam Kalmış
“Seni yiyeceğim” dedi kurt. Kuzu korkuyla baktı kurda.
“Seni yiyeceğim dedi kurt” tekrar. “Çünkü suyumu bulandırıyorsun.” Kuzu bu sefer hayretle baktı kurda. “İyi de” dedi “Ben aşağıda sen daha yukarıdasın. Nasıl suyu bulandırabilirim?” dedi kurda.
Kurt düşünmeden cevap verdi:
-“Seni yemem için bir gerekçem olmalı. Yoksa izah edemem başkalarına” diye de ilave etti. Kuzu kısa bir an düşündü. “Bu kurt Sisi'den daha az zalim. Çünkü yapacağı işe bir gerekçe arıyor” diye geçirdi içinden.
Mısır'ı hatırladı kuzu içi kanayarak. Kendinin ölmesi bir şey değildi. Altı üstü bir canı vardı. Ya Mısır? Binlerce belki ileride milyonlarca Müslüman kanı akacaktı.
Yüz binlerce Müslüman anasız, babasız, evlatsız kalacaktı.
Hani, ev bark yeniden yapılırdı. Düzen yeniden kurulurdu da canlar nasıl geri gelirdi?
Kuzu hüzünlendi. Bir kurdu düşündü bir de Sisi'yi…
Kurt daha az zalimdi Sisi'den. Yapacağı kötülüğe kılıf arıyordu. Hâlbuki Sisi öyle miydi? Bunun adına zulüm denmezdi. Zulümden de öte bir şeydi bu.
Tarih çok zulüm görmüştü. Tarih çok katliam görmüştü. Tarih çok zalim ve mazlumlara şahit olmuştu. Böyle kahpe, böyle kalleşçe bir şey görmemişti. Bu zulmü Hıristiyanlar kendileri yapsalardı bundan daha acımasız yapmazlardı. Ama aynı Hıristiyanlar sözde Müslümanlara verdikleri destekle asıl Müslümanları katlediyorlardı.
Ne uğruna bir katliamdı bu?
Açık bir sebebi yoktu ama gizli sebepleri çoktu.
Şurada yatan ihtiyarın Sisi'ye ne zararı vardı? Ya vücudundan birkaç uzvu kalmış şu nine… Şu kundaktaki çocuk ne için öldürülmüştü hayatının baharını bile görmeden? Şu kan gölü içinde insan parçaları kime aitti?
Eli kanlılarda “vicdan” olsa olur muydu bunlar?
“Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” diyen şairin o mısraı yazarken neler düşünmüştü kim bilir.
Cesetler içinden yavrusunu kanlar içinde bulan anneye seslendi küçük kız:
“Bak anne” dedi. “Bir parmağım sağlam kalmış…”
Sonra gülümsedi annesini yüzüne. Kim bilir belki Resulullah'ı görüyordu o an.
“Bak anne bir parmağım sağlam” dedi inleyerek gülümseyen gözlerle. “Diğer parmaklarım olmasa da ne gam. Şahadet parmağım duruyor” diye söylendi kısık sesle. Sonra şahadet parmağıyla bilinmeyen bir yerleri göstererek cansız bedeni düştü yere.
Gözleri hala gülümsüyordu? Maveraya bakarak…
“Bir gül bahçesine girercesine” kara toprağa girecekti. Sağlam kalmış şahadet parmağı ile…