Bir Özgün Baran Vardı
İnsanlar vardır ki canını dişine takarak büyük bir mücadele örneği gösterirler. Dünyaya gelirken fizikî eksiklikleri olsa da bunu ruhî üstünlükleriyle telâfi ederler.
Bu çeşit insanlar yaşama sevincini kendi ruh atölyelerinde üretirler. Sözünü ettiğim duygu zenginliğine sahip insanların başında kadim dostum merhum Özgün Baran gelmekteydi.
Özgün Baran altmış yıllık onurlu bir mâziye sahip gerçek bir duygu eriydi. Tüm fizikî dezavantajlarına rağmen yaşama sımsıkı sarılan seçkin bir kişiydi.
Özgün Abi’yle dostluğumuz seksenli yılların sonlarında başladı. Aynı gazetede köşe yazarlığı yapıyorduk. Ben o zaman genç bir üniversite öğrencisiydim.”YAZIYORUM” adlı bir köşede güncel ve kültürel yazılar kaleme alıyordum. Kendisi uzun yıllardan beri “İçten Geldiği Gibi” adlı köşesinde yazmaktaydı. Hakikaten içinden geldiği gibi, tabiî bir üslûpla yazardı.
Doksanlı yılların ilk kısmında Türksesi Gazetesi tipo baskı yapıyordu. Yani yazılar harf harf elle diziliyordu. Gazete dört sayfadan meydana geliyordu. Böyle bir günlük gazeteyi Özgün Baran’la Refik Karaağaçlı hazırlıyordu. O zaman matbaa karanlık bir çıkmaz sokak üzerindeydi. Kendilerini sık sık ziyaret ederdim. Her gelişimde yayınlanmak üzere günlük yazılar getirirdim. Bu loş odada tiz bir daktilo sesi sükûneti bozarak kulakları tırmalardı. Bu güneş ışığından yoksun odada iki değerli basın emekçisi güler yüzle karşılardı sizi.
Özgün Abi, aynı zamanda spor sayfasında da köşe yazısı yazardı. “M.Yetkin” takma adını kullanırdı bu yazılarda… Bütün fizikî olumsuzluklarına rağmen bu denli seri ve azimli çalışması beni derinden etkilemiştir. Tüm gün mesai yapmasına rağmen dostlarla sohbeti hiç ihmal etmezdi. Tartışmaya düşkün bir insandı Özgün Baran… Fakat boş ve kalitesiz lâflardan hiç hoşlanmazdı.
Özgün Bey’le olan sohbet ve tartışmalarımız daima seviyeli olmuştur. Aynı dünya görüşünü paylaşmamamıza rağmen asgari müştereklerde birleşirdik. Sol görüşlü olmasına rağmen yazılarında en çok sol zihniyetin saplantılarını ve yanlış uygulamalarını eleştirirdi. Şehrimizle ilgili onlarca kitap yazan Trabzon’un fahrî hemşehrisi Ispartalı Araştırmacı-Yazar Murat Yüksel’i sırf muhafazakâr olduğundan dolayı Trabzon İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü’nden alıp Ağrı’ya sürmek isteyen dönemin sol iktidarını sert bir dille eleştirmişti. Hatta Murat Bey’i Ağrı’ya götürecek otobüsün altına yatacağını yazmıştı köşesinde. Çünkü Murat Yüksel maneviyatçı olmasına rağmen Trabzon’a çok değerli eserler kazandırmıştır. Sırf bu yüzden onu müdafaa ediyordu.
Özgün Abi, vatansever bir insandı. Daima rüşvetçilerin, devleti soyanların ve şahsî menfaatlerini, her şeyin üstünde görenlerin karşısında olmuştur. Bu gibi hadiselerin kendisini yıpratıp yaşlandırdığını her fırsatta dile getirmiştir.
O, yazılarında Öztürkçe kelimeleri kullanmak için özel bir gayret sarfederdi. “Savaşım, yadsımak, bilinç, yontu, yazın, olanak, olgu, döngü, dilsel” gibi kelimeleri sıkça kullanırdı. Bu konuda hiç anlaşamazdık, görüş ayrılığına düşerdik.
Baran, ödüllü bir yazardı. Pek çok kültür ve sanat teşkilâtından onur ödülleri almıştır. Bildiğim kadarıyla en son Karadeniz Yazarlar Birliği’nin “Köşe Yazısı Hizmet Ödülü”ne lâyık görülmüştü.
Rahmetli Özgün Baran, dostluklara çok önem verirdi. Bu hususta fikir ayrılıklarını engel olarak görmezdi. Şahsiyet ve insanlığı ölçü kabul ederdi. O,küçükle küçük, büyükle büyük olan, nabza göre şerbet veren şahsiyetli bir dosttu.
Kadim dostum Baran, yazılarında ekseriyetle siyasete değinmezdi. Çünkü Türkiye’deki siyasî çekişme ve bağnazlık onu fevkalâde rahatsız etmekteydi. Daha çok sevgi, şefkat, hoşgörü dolu duygusal yazılar yazmaktaydı. O Trabzon’umuzun timsali ve onurlu bir kalemiydi. Trabzon’u çok sevmesine rağmen ömrünün son yıllarında Yalova’dan ev alarak oraya yerleşmişti. Türksesi Gazetesi’ndeki yazılarına ara vermişti. Üzülmüştük buna. Epey zamandan beri diyalogumuz kesilmişti. Geçenlerde bir dost meclisinde söz dönüp dolaşıp ona gelince öldüğünü söylediler bana. Güçlü bir kalem susmuştu. Bu haber fevkalâde üzdü beni. Fakat neylersin ölümlü dünya!… Geldik işte gidiyoruz. Özgün Baran ağabeyime Allah’tan rahmet diliyorum.