Bir Musa Çıkar Elbet
Ey müslümanlar, onlar için kanlarınızın bir bidon petrolden daha değersiz olduğunu anladık değil mi?
Her şeyi onlar kararlaştırırlar, çünkü her şeyin en iyisini onlar bilirler! Bu sebeple; neyin iyi, neyin kötü olduğuna onlar karar vermelidirler, onların beğenilerini beğeneceğiz, onların emrettiklerini yerine getireceğiz, onların öldür dediklerini öldüreceğiz yoksa İslamofobi/K oluveririz.
İyi güzel de onlar demokrasi güzeldir, demokrasiye geçiniz dememişler miydi?
Onlar demokrasi ve insan hakları için! defalarca savaş bile açmamışlar mıydı?
Ve yine,
Onlar Irak’a demokrasi getirmek için! binlerce askerinin canını tehlikeye atmamışlar mıydı? Hem bu uğurda! (bırakalım Iraklı milyonları) onların binlerce askeri öldürülmedi mi?
Demokrasi götürmek için! dünyanın en demokrat ülkeleri askerlerinin canına okunma pahasına Afganistan’ı işgal etmemişler miydi?
Fehmi Koru'nun dediği gibi "Demokrasi’ ihracı için Irak’a tereddütsüz asker gönderen, Libya’ya müdahale için gün sektirmeyen ABD ve Batı ülkeleri, sıra Suriye’ye geldiğinde ya görmezden gelmeyi, ya da ilgisizliği tercih ediyor" zannediyorsunuz?
İşte Mısır,
Batı’ya gerek kalmadan, Batı’nın askerlerinin öldürülmesine gerek kalmadan 1 yıl önce, evet tamı tamına BİR yıl önce -sözde- demokrasiye geçti.
Sonra ne oldu?
Mısır demokrasiye geçince daha önce diktatör Enver Sedat’lara, Hüsnü Mübareklere gösterilen ilginin yüzde biri Mursi'ye gösterilmedi. Bununla kalsa, adı geçen diktatörlere her şartta keselerinin ağzı açıkken ABD-Batı daha önce anlaşma olduğu halde birden bire Mısır’ı parasızlıkla terbiye etti.
Neden korktular ki?
Hani Batı demokrasi havarisiydi?
Hani demokrasi gereği seçilenler Batı için makbuldü?
Hani halkın tercihleri Batı’nın ilkelerine göre saygındı?
Hani hak-hukuk-adalet-eşitlik-evrensel değerler..?
Daha önce de yazmıştım (Kim Savaşım Verebilir-Batı ile Savaşımız) Batı’nın derdi İslam’ın yüceliği ile ilgili, kavga bununla. İslam ülkeleri rahat nefes alırlarsa Asr-ı Saadet-Emevi-Abbasi-Selçuki-Osmanlı ruhu canlanacak, bu ruhun canlanmaması için de sürekli iç işleriyle meşgul olmalıdırlar İslam ülkeleri. Yoksa Batı’nın işini bozacak tercihleri olacak ki “şeytanın kulağına kurşun!"
Evet,
Batı demokrasiden korkuyor, İslamofobi/K müdahaleleri demokrasiyedir, islamın önünü demokrasinin yerleşmemesiyle kesiyor Batı. Zira Müslümanların demokrasiyi geliştirmeleri hem Batı demokrasisini adam edecek (yani ‘evrensel ilkeleri’ helvadan tanrı olmaktan çıkaracak) ve hem de Batı’nın bugüne kadar demokrasi bahanesiyle insanlıktan nasıl çıktığını dünya âleme gösterecek.
Haksız değil Batı,
Müslümanlar kendi yöneticilerini seçtiklerinde Batı’nın uşaklığını yapacak olan elemanları değil, Batı’ya karşı dik duracak R. Tayyip Erdoğanları, Muhammed Mursileri seçecek. Bu sebeple Batı’nın demokrasi istemediğini çok iyi biliyoruz.
Düşüne biliyor musunuz?
İslam dünyasında serbest seçimlerle tamamen yerli yöneticiler seçilmiş olacak, kendi halklarının yararlarını Batı'nın yararlarının üstünde tutacak ve Batı da bu duruma “eh, ne yapalım, ülke halkının tercihi bu” diyecek, siz de inanmadınız değil mi?
Evet, Batı'nın asıl korkusu bu,
Ya Islam ülkelerinde demokrasi Nevş-u nema bulursa?
Ya müslümanlar demokrasiyi yeşertirlerse..?
Ya İslam ülkeleri demokrasiyi geliştirirlerse? O zaman halimiz ne olacak korkusu var Batıda ve yerden göğe kadar haklıdırlar!
Bu sebeple Batı için özellikle İslam ülkelerinde eli kanlı bir diktatör her zaman demokrat bir yöneticiden iyidir. Bu eli kanlı yönetici ile her konuda anlaşabilir. Çünkü zalim yöneticinin halka hesap verme derdi yok, Batı ne isterse Evren, Mübarek, Sisi gibi diktatörler anında yerine getirebilirler. Ama halkın seçtikleri yöneticiler Batı'dan gelen talepleri yerine getirmek istese de halkının rızasını gözardı edemezler. Hükümetler böyle bir yanlışı yaparsa seçimde seçmeninin gazabına uğrar. Bunun için Batı asla İslam ülkelerinde bu tip yönetim ve yöneticiye tahammül göstermez.
E. Mahcupyan'ın ifadesiyle ya Mursi laik biri, askerler ise İslamcı olsaydı?
O zaman da Batılı ve Türkiyeli ‘liberaller' hâlâ böyle mi yazacaklardı? Kesinlikle askerin darbe yaptığını söyleyecekler ve özgürlükler adına darbeye karşı çıkacaklardı.
Ali Bulaç çok güzel özetlemiş:
"Mısır darbesi üzerinden “resmi Batı” bize şu mesajı veriyor: Eğer siyasette “dini referans” alan akımlar ve sosyo-kültürel düzeylerde “cemaat” olarak ortaya çıkmış bulunan gruplar demokrasinin süreçler şartına bağlı kalarak yarışa katılacak ve seçimleri kazanıp iktidara gelecek olurlarsa, bu Batı’nın demokratik standartları dışında bir duruma işaret eder."
Artık 'bizim dönemimiz'e geçtik, zulmümüzün sınırlarını zorladınız ve biliyoruz ki 'yüzyıllık kırılma'nın sesleri Rabiatu'l Adeviyye'deki zar-u figanda gizliydi. Geçen bir yazımın başlığı 'MUSA'NIN SANDIĞI YOLDA' idi, bu yazıda ise 'ELBETTE BİR MUSA ÇIKAR' diyen başbakanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın söylediği hikmetli sözüdür yazımızın başlığı.
Evet, elbette ki bir 'Musa' yolda ve halkını kurtaracak.
Lakin Batı'nın 'evrensel' deyip kutsadıktan yıllar sonra -sadece müslümanların hayrına olacağından korktukları için- değerlerini pisletmesi şahsen beni çok şaşırttı. 'İnsan unsuru' diyerek güvenmiştim Batı'nın bu değerlerine sarılmasındaki samimiyetine.
Biliyoruz ki Mısır'daki son katliamda da anlaşıldığı gibi Batı artık değerler üzerinden siyaset konseptinden 'petrodeğer' yani 'canınız, ülkeniz, haklarınız kısacası her şeyiniz 1 bidon petrole kurban' konseptine geçti.
Bush kadar bile olamayan Barack Obama, Mısır için 'askerle demokrasi yolunda iyi bir şans yakalamıştı' diyor darbe için. Bu galiba Obama tarafından üretilen newMaciyavellist doktrin olmalı; OBAMA'nın (army-military demokrasi) DOKTRİNİ
Artık bölge için demokrasi değil, 'army/military demokrasi/ordu/askeri demokrasisi'nin uygun görüldüğü anlaşılıyor;
Bu, askerin ombudsmanlık, garantörlük, şeflik, ayar verici göreviyle götüreceği demokrasi olur ki Enver Sedat'ın yüzüne Baradey maskesi takmak gibi birşeydir. Bu zırva ve zülümleriniz de 'Musa' ile beraber kanlı tarihinizin kanlı, pis ve kirli raflarına konulacak.
Ama en neye yanıyorum biliyor musunuz?
Siz Batılıların ilkeli olduğuna inandığımız her güne nalet* olsun demeden edemeyeceğim.
Twitter: @ahmetay_
* 'Nalet-lanet' farkını bilerek yazdım, 'güne/zamana lanet' tehlikesinden sakınmak için.