Bir MOSSAD Eksikti?..
Her gün yeni yalanlarla, iftiralarla, suçlamalarla, saldırılara şahit oluyoruz. Akla, mantığa, vicdanlara sığmayacak şeyler duyuyoruz.
Bu iktidar kadar, devamlı yalan ve iftira üreten, kendilerine biat etmeyenlere kin güden,
saldıran, baskı yapan, hakaret eden, ekmek ve haysiyetle uğraşan, her türlü haksızlığı ve hukuksuzluğu icra eden, zulmü kıyımı, torpili ve kamu yağmasını olağan hale getiren, Anayasa dahil, tüm hukuk mevzuatını hiçe sayan, devlet kurumlarını harabeye çeviren, müsrif saltanat düşkünü, pervasız milli - manevi ve ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı, şirk günahlarının böylesine zirve yaptığı bir dönem yaşanmamıştır.
Türkiye’deki rezaletleri, başarısızlıkları, hukuksuzlukları, baskı rejimini örtbas etmek için her gün yeni yalanlara başvurulmakta, iç ve dış düşmanlar icad edilmektedir.
Neymiş? Hizmet hareketi, MOSSAD adına casusluk yapıyormuş? Pes doğrusu.
1)Sanki MOSSAD, ülkemizin tüm kılcal damarlarına kadar sızmamıştır? Tüm haberleşme ağı onların hakimiyeti altında değildir? Vurucu gücümüz, silahlarımız İsrail’in kontrolü altında değildir?
2) Sanki herkes “One minute” çıkışının bir danışıklı döğüş olduğunu, Recep Tayyip Erdoğan’ı İslam aleminde parlatmak amacını güttüğünü, bilmemektedir. Bu çıkış yapıldı ve devamlı olarak İsrail’e sözlü saldırılar sürdü de ne oldu? İsrail ile ticari ilişkiler arttı. (18.sıradan, 15.sıraya yükseldi.) (2,8 milyar dolardan, 5,5 milyar dolara çıktı. Bilal Erdoğan’ın gemileri de vızır vızır işledi.)
Petrol ithalatımızda da Irak-İran-Rusya’dan sonra 4.sıraya yerleşti.
3)Ayrıca, İsrail dışında, Türkiye’yi dinleyen ve bunu açık açık itiraf eden o kadar çok ülke (ABD, Almanya, İngiltere vs.) var ki ve iktidar bunlara karşı, fevkalade aciz. “Büyük devletler dinler” deyip, sıyrılmaya çalışıyor.
Tek hedef; kendisine biat etmeyenler. Dışarıya karşı ise, tam anlamı ile teslimiyet ve acizlik tablosu.
4- Yandaş medyayı besleyerek; kamu reklamlarının tümünü onlara aktararak; kamu bankalarının- batacağını bile bile- kredilerini yönlendirerek; gerçekleri ne kadar süre gizleyebilirsiniz?
a) Bakınız, Türkiye, ekonomik sıralamada, 17'incilikten 19'unculuğa düşmüştür. (Siz, hala, ilk 10'a gireceğiz edebiyatı yapın)
b) Bu ülkede, ayda 584 TL'nin altında gelir elde edenlerin sayısı, 21 milyon 980 bin'dir. 2002 yılında, 6,5 milyar TL olan kredi borcu tutarı 345 milyar TL'sine ulaşmıştır. Yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 29 milyona yükseltilmiştir. Zenginlerin milli gelirdeki payı, yüzde 38'den, yüzde 54'e çıkmıştır. (Bir tarafta 760 bin kişi, diğer tarafta 77 milyon gariban). (Bir yılda, bankalarda, 1 milyon TL'nin üzerinde parası olanların sayısı 77 bin 210 olmuştur.
Oy avcılığı amacıyla, 13 milyon kişiye yardım dağıtılmaktadır. Geçen yıl, bunun için 30 milyar TL harcanmıştır. (Acaba, dağıtım, nasıl yapılmıştır? Bu arada, kömür yerine taş satan kişilere ne kadar aktarılmıştır?)
c) İcra takibine uğrayanların sayısı 8 milyondan 20 milyona çıkmıştır.
d) Yatırımlar durmuş, üretim azalmış, işsizlik artmıştır. Kamu bankalarındaki batık kredi tutarları patlamıştır. Bilanço güzelleştirmeleri ile örtülemez hale gelmiştir. (2009 ile 2014 arasındaki artış yüzde 131'dir)
e) Her türlü kaçakçılık (uyuşturucu, silah, sigara, akaryakıt, et, çay, tuz, Çin malları, dişçilik malzemeleri, şeker v.s. v.s.) zirve yapmıştır. Bu kaçakçılıkların güzergahı, failleri, velhasıl tüm detayları bellidir. Ancak, iktidar ciddi bir icraat sergilememekte; bu yolla terör örgütlerine de muazzam kaynaklar sağlamaktadır. (Zaten bölgede devlet otoritesi de kalmamıştır.)
Bu durumda, nasıl oluyor da, 77 bin 210 zenginin, sadece mevduat tutarı 88,5 milyar TL oluyor diye düşünmemiz gerekmiyor. Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık, ihale düzeni, yeterli oluyor.
İşte, Haziran seçimleri bunun için önem arz etmektedir. Halkımızın, basiret ve ferasetle hareket etmesi, aklını- vicdanını ve oyunu üç pula ve boş vaatlere satmaması, yalanlara inanmaması, baskılardan ürkmemesi, ülkemizin evlatlarımızın, torunlarımızın geleceğini düşünmesi, vatana, demokrasiye, hukuk düzenine sahip çıkması, diktatörlüğe, teröre, bölünmeye geçit vermemesi gerekmektedir.
Özlü sözler:
- Kelimeler, insanların kullandığı en güçlü haplardır. Bir kimsede kibir varsa, söz söylerken, soğan gibi kokar. (Hz. Mevlana)
- Öyle büyük laflar vardır ki, içinde bir ulus tutsak edilebilir. (S. J. Lec)
- Kardan adamların saltanatı, güneş görünceye kadardır. (M. Said Solmaz)