Bir Modern Zaman Sorunu Besin Alerjisi
İstatistikler tüm alerjik hastalıkların giderek arttığını gösteriyor. Besin alerjisi de bunlardan biri. Amerika’ da 18 yaşından küçük 38 bin çocuk üzerinde yapılan ve bu hafta yayınlanan yeni bir araştırmada çocukların yüzde 8’ inin en azından bir besine karşı alerjik oldukları ortaya çıktı.
Bu, Amerika’ da 6 milyon çocuğun başının alerjiyle dertte olduğunu gösteriyor. Daha önceki senelerde yapılan benzer araştırmalarda bu oran yüzde 4 olarak bulunmuştu.
Bu araştırmaya göre besin alerjileri 3-5 yaşları arasında ve erkek çocuklarda daha çok görülüyor. En çok alerjiye yol açan besinler içinde ise yerfıstığı, süt ve deniz kabukluları ilk üç sıralarda yer alıyor.
Ülkemizde bu kapsamda yapılmış bir araştırma olmamakla beraber bizde de alerjik hastalıkların özellikle çocuklar arasında hızla artmakta olduğundan kimsenin şüphesi olduğunu sanmıyorum. Çünkü alerji bir modern zaman hastalığı!
Ah, şu besin alerjileri
- Ne zaman süt içsem karnım davul gibi şişer.
- Renkli şeker yiyince perişan oluyorum.
- Oğlum küçükken balık yemiş ve komaya girmişti, hemen hastaneye yetiştirmesek ölüyordu.
- Peynir migrenimi azdırıyor.
- Muz yiyince her tarafım kabarıyor, kaşıntıdan duramıyorum.
- Yumurta mı, tövbe!
Besin alerjisi halkımız, hatta doktorlarımız tarafından çok geniş kapsamlı olarak kullanılan bir terimdir. Çoğu zaman, bir besin maddesine bağlı olarak gelişen her türlü normal dışı reaksiyon, besin alerjisi diye adlandırılır.
Mesela, çikolataya bağlı olarak gelişen migren tipi baş ağrıları, laktaz enzimi eksikliği olanlarda süt içilmesiyle ortaya çıkan şişkinlik ve ishaller, herhangi bir besinin çok fazla yenmesine bağlı kusmalar ya da bozulmuş besinlerle oluşan zehirlenmelerin hiç biri besin alerjisi değildir.
Gerçek besin alerjisi, vücudunda o besine karşı IgE sınıfından antikorlar oluşmuş olan kişilerde görülen reaksiyonlardır. Besin alerjisi daha çok küçük çocukların bir rahatsızlığıdır, erişkinlerdeki görülme sıklığı çocuklara göre çok daha azdır.
Besin alerjisi ile ilgili pek çok kafa karıştıran tabir vardır: Önce bunların ne demek olduklarını açıklamak istiyorum.
BESİN ALERJİSİ, yiyeceklerin sebep olduğu, immünolojik mekanizmalarla ortaya çıkan reaksiyonlardır. Bu kişilerin kanında, solunum, sindirim sistemlerinde, derisinde duyarlı oldukları besine karşı IgE sınıfından antikorlar vardır. Bu antikorların varlığı, hem deri testleriyle ve hem de kandaki düzeyleri ölçülerek gösterilebilir.
Besin alerjisine çok yakın, hatta onunla eş anlamda kullanılan bir tabir de BESİN HİPERSENSİTİVİTESİ, yani besin aşırı duyarlılığıdır. Bu tabir, besinlere bağlı olarak gelişen, fakat IgE’ nin rolünün olmadığı alerjik reaksiyonları tanımlamak için kullanılır.
BESİN İNTOLERANSI: İmmünolojik olmayan mekanizmalara bağlı olarak gelişen reaksiyonlar besin intoleransı ya da besin tahammülsüzlüğü olarak isimlendirilir.
ALERJİ YAPAN BESİNLER
Hemen her besin alerjiye sebep olabilir, ancak bunlar içinde inek sütü, yumurta, soya, yerfıstığı, fındık, balık ve kabuklu deniz hayvanları, domates, çilek ilk sıralarda gelir.
Küçük çocuklarda daha çok hayvan kaynaklı, 6 yaşından büyük çocuk ve erişkinlerde ise bitki kaynaklı alerjenlere rastlanır.
Besinlerin yenmeden önce geçirdikleri pişirilme, kızartma, fermantasyon, tütsüleme gibi işlemler, o maddenin alerji yaratma etkisini değiştirebilir. Bu sırada, temel antijenlerden bazıları azalırken, yeni antijenler de ortaya çıkabilir. Meselâ, inek sütüne alerjisi olan bir kişide görülen reaksiyonların, o sütten yapılan peynir yendiğinde daha farklı olmasının sebebi budur.
Yer fıstığı alerjisi Amerika’ da Çin’ e göre çok daha fazla görülür. Bu, Çin’ lilerin yer fıstığını daha çok kızartarak ya da haşlayarak, Amerika’ lılar ise kavurarak yemelerinden dolayıdır. Fıstığın kavrulma işlemi sırasında çok daha yüksek ısılara maruz kalması alerji yapıcı etkiyi artırmaktadır. Buna karşılık, pastörizasyon, sterilizasyon ve derin dondurmanın böyle bir etkisi yoktur.
KATKI MADDELERİ VE ÇAPRAZ REAKSİYONLAR
Besin alerjilerinde, yiyeceğin hazırlanması sırasında meydana gelen değişikliklerden başka, besin katkı maddeleri ve besinler arasındaki çapraz reaktivite de dikkate alınmalıdır.
Çeşitli besin grupları arasındaki çapraz reaksiyonlar çok tartışmalıdır. Birçok araştırma, aynı botanik aileden olan besinler arasında çapraz reaksiyon bulunmayabileceğini göstermiştir. Bundan dolayı, sadece aynı aileden olan besinlerin, alerjik oldukları kanıtlanmadan yasaklanmaları doğru değildir.
BESİN ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ
Besin alerjisinin belirtileri çok değişkendir. Hedef organ sadece deri, sindirim veya solunum sistemi olabilir, fakat çoğu zaman birden fazla sistem olaya katılır. Sadece ağız mukozasını ilgilendiren lokal belirtilerden, vücudun tümünü ilgilendiren ve ölüme kadar gidebilen anaflaksiye kadar çok farklı belirtiler ortaya çıkabilir.
Aynı besin maddesi, farklı kişilerde farklı belirtilere yol açabilir, aynı kişide değişik zamanlarda farklı reaksiyonlar meydana gelebilir.
Belirtiler genellikle, besinin yenmesinden sonraki dakikalar veya saatler içinde ortaya çıkar. Hatta çok duyarlı olan kişilerde yiyeceğin ellenmesi veya koklanması bile alerjik bir reaksiyona yol açabilir.
DERİ BELİRTİLERİ
Besinlerin yenmesi veya onlara temas edilmesiyle oluşan akut ürtiker ve anjiyoödem sık rastlanan durumlardır. Bu tabloların teşhisi de genellikle çok kolaydır, çünkü belirtiler o besinin yenmesinden veya temastan hemen sonra ortaya çıkar. Buna karşılık, yiyeceklere bağlı kronik ürtiker ve anjiyoödeme ise oldukça seyrek rastlanılır.
Besin alerjisinin egzama oluşumunda da rolü vardır. Çeşitli araştırmalarda egzamalı çocukların üçte birinde besin alerjisi olduğu belirlenmiştir. En çok suçlanan besin yumurtadır.
SİNDİRİM SİSTEMİ BELİRTİLERİ
Besin alerjisinin mide-barsak sistemi belirtileri bulantı, kusma, kramp şeklinde karın ağrıları, ishal, karında şişkinlik ve gazdır.
Besinin yenmesinden sonra ilk olarak ağız-boğaz semptomları ortaya çıkar. Taze meyve ve sebze yenilmesinden sonra gelişen belirtiler sadece ağızda olabilir.
SOLUNUM SİSTEMİ BELİRTİLERİ
Besin alerjisine bağlı solunum sistemi belirtileri, deri ve sindirim sistemininkilere göre çok daha nadirdir ve astım krizi veya alerjik nezle şeklinde görülür. Belirtiler, çoğu zaman da tek başına değil, diğer sistem bulguları ile birliktedir.
Solunumla ilgili reaksiyonlardan en çok sorumlu olduğu bilinen besinler yumurta, süt, soya, balık, deniz kabukluları ve fındıktır.
Monosodyum glutamat, sülfitler, aspartam gibi bazı besin katkı maddeleri de solunum sistemi belirtilerine yol açabilirler, fakat bunların görülme sıklığının sanılandan düşük (yüzde 5’ den az) olduğu belirlenmiştir.
Besin alerjisine bağlı semptomlar her zaman aynı klinik tabloya sebep olmaz.
Alerjiye yol açan besin sık yenmiyorsa, belirtiler ani olarak ortaya çıkar ve bazı hastalarda anaflaksi de gelişebilir. Besin sürekli olarak tüketiliyorsa, daha çok kronik egzama veya kronik astım gibi akut olmayan semptomlar görülür
Besin alerjisi nasıl tedavi edilir?
Besin alerjilerinin bir kısmı kendiliğinden geçen veya bir antihistaminik ilaçla kısa sürede düzelen reaksiyonlar olmakla beraber, besinler seyrek de olsa anaflaksi tipinde ve ölüme kadar gidebilen çok ağır tablolara da sebep olabilirler. Besinlere karşı anaflaksi türünde tepki gösterenlerin yanlarında adrenalin iğnesi taşımaları gerekir.
Amerika’da her yıl 30 bin kişide besinlere bağlı anaflaksi geliştiği ve 150 kişinin bu yüzden hayatlarını yitirdikleri tahmin edilmektedir.
Besin alerjilerini tamamen ortadan kaldıracak kesin bir tedavisi yoktur ve bu sebeple de besin alerjisi olanların duyarlı oldukları besinden ömür boyu uzak kalmaları gerekir.
Besin alerjisinde klasik aşı tedavisi de bir işe yaramamakla beraber kişinin duyarlı olduğu besinin çok düşük miktarlardan başlayarak giderek artan dozlarda ağız yoluyla verilmesi şeklindeki bir tedavi yönteminin ilk sonuçları umut vericidir.