Bir İstanbul Masalı..
Olimpiyat seçmelerini Brüksel’de at oyunları seçmelerini Brüksel’de Tv den izledim. Bir dost bana ” Türkiye’ye 2020 olimpiyatlarını vermezler” dediğinde üzüldüm. Ülkemin içinde bulunduğu şu anki siyasal tıkanmaya baktığımda, ülke sevgimin burada ne kadar bana heyecan verdiğini, ancak birilerinin inanılmaz ihtirasları uğruna, Türkiye’nin nasıl bir felaketin ortasında kaldığına baktığımda da içimin acıdığını hissediyordum
Bana olimpiyatları ”Türkiye’ye vermezler vermeyecekler” diyen politikacı dostumla uzun uzun bu konuyu konuştuk. Daha önce yazdığım yazının içinde anlatmaya çalışmıştım, Batı Türkiye’yi sevmiyor, Batı’dan Türkiye’yi koparan bir anlayış sisteme hakim. Batı Türkiye’yi yargılıyor demiştim. Şimdi bu düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu gördüm. Elbette 2020 olimpiyatlarının verilmemesine üzüldüm.
Ama şimdi kaybedenlerin yenilgi sonrasında nerede hata yaptık diye düşünmeleri gerekirken, yine aynı söylemlerle tüm dünyaya nasıl bir anlayışın içinde olduklarını yansıtmaları anlaşılmaz değil mi. İstanbul’un güzelliklerini tüm dünyaya anlatmaya gerek yok, siz olası bir olimpiyatlarda ne yapabileceksiniz, yada tüm dünyaya spor adına nasıl bir mesaj vereceksiniz, işte bunu resimlemeniz gerekirdi. Japonlar bunu yaptı, onların hazırladığı tanıtıma bakınca açıkçası çok şeyi görmek mümkün, ama başkaları ancak kendi görmek istediklerine inandılar, ama unuttukları bir şey vardı. Diğer bir başkası buna inanmadı 2020 olimpiyatlarını bize vermediler, bundan sonrasında da vermeyecekler, ama biz hala kendimizi lafontenin hayal masalındaki krala benzetiyoruz. Kral benim ben istersem alırım. İşte sonuç ortada.
OLİMPİYAT İNADI NEDEN…
Ne yaparsak yapalım, bundan sonrada Türkiye’ye bir olimpiyat verilmeyecek. Batı bizi sevmiyor istemiyor, bununda en büyük sebebi bizi yanlış yönetenlerin ihtirasları kişisel hırsları, ve sonrasında tüm dünyaya yansıtılan resim. Bu resmin adı Türkiye, çoğulcu özde dolaysız bir demokrasiden uzaklaşmış olması.
Otoriter bir rejimle yaşamaya alıştırılmaya çalışılan bir ülke, ve her fırsatta demokrasiden söz eden bir anlayışın, yine sokakta insan hakları özgürlük ve demokrasiden yana gösteri yapan halkının üzerine, polis salarak sınırsız güç kullanmanın adına hangi demokrasinin adını koyabilirsiniz? Buna ancak Ilımlı islam demokrasisi diyebilirsiniz.
Bu demokraside çağdaşlık laik atatürk devrimleri ve tarih yazılmıyor. Şimdi Türkiye’de hala demokrasi yok, sokakta özgürlük insan haklarına saygı isteyen halkın yaşama hakkı yok, sanat ve sanatçıya saygı yok, düşünen yazana bilim adamına özgürce düşüncelerini anlatma toplumla paylaşma hakkı yok, halkın yaşam özgürlüğünün elinden alındığı bir Türkiye, halkının yarısından fazlasının hala sistemin yarattığı korkuyla yaşayan bir ülke, Tarihe düşman, ama osmanlı ruhunun canlanmasını isteyen bir siyasi anlayışa teslim edilmiş bir ülke. Türkiye bu olimpiyatları alamadı, ama bundan sonrasında da kendisine bu fırsatın verilmeyeceğini bilmeli, bundan sonra çalışmalarını buna göre hazırlamalı.
Şimdi baktığımda hala sınırsız hoş olmayan açıklamalar yapılıyor, hala neden olimpiyatları alamadıklarını düşünmeleri yerine, hala siyasetin içine çekimeye çalışılan bir anlayış. Burada siyaseti değil spor araştırılmalı. Hazırlanan tanıtımlarda bile, İstanbul güzellikleri yerine sporu anlatsalardı, yada olimpiyatlarda spora nasıl bakıldığı, sonunda dünya sporunun buradan neleri kazanacağı anlatılsaydı daha iyi olmazmıydı. Olimpiyatlar bir şehrin güzelliklerini anlatmanın yanında, dünyanın burada buluşması ve spor adına nelerin paylaşılmasıdır
Ben 2020 olimpiyatlarının kaybedilmesinden hiç bir Türk vatandaşının sevinç duyacağını sanmıyorum. Ama çirkin açıklamalar yapmanın da bir yarar sağlamayacağı düşüncesindeyim. Spor bakanı ”olimpiyatların kaybedilmesine sevinsinler kına yaksınlar” demesi yakışık olmayan bir açıklama, Başbakanın hala anlayamadığı bir gerçek var,” bir ülkeye iki kez olimpiyatlar verilmez, bu kez benim hakkımdı, yanlış yaptılar ve 1,5 milyar islam alemine hakaret ettiler” demek yerine. Biz nerede yanlış yaptık diye düşünmek daha sağlıklı bir hareket olmalıydı.