Bir İmam Düşünün…
Bir imam düşünün… Hatip, çalışkan, becerikli, bir şeyler yapmak isteyen, mihrap ve minbere layık… Böyle olduğu için, bir cemaat tarafından özel olarak seçilen, görev yaptığı camiye özel olarak yerleştirilen, aynı zamanda o cemaatin lider kadrolarından biri olsun.
Bürokrasinin, özellikle adliye mensuplarının çokça girip/çıktığı, Cuma günlerin mescidin dolup/taştığı bir mekan.. İmam kadrosu olmadı halde, müezzin kadrosuna tayin edilen bir imam, bu mescitte güzel ve olması gereken işlere imza atar. Kurslar, caminin fiziki güzelleştirilmesi, kütüphaneler, hatta büyük bir akvaryum kurma gibi faaliyetleri gözden kaçmaz.
Birçok camilerde olmayan, Kur’an kıratlarında, mealleri de vererek, hutbelerde beyinlere ve gönüllere hitabeden bir imam..
17 Aralık depreminden sonra suların durulmadığı zaman dilimleri içinde, adliye sarayı önünde ellerinde Cevşen Ve Kur’an’larla tutulan nöbetlere de katılan bir imam.
Pankartları, bayrakları ile cami avlusuna ve içine giren sözüm ona protestoculara, devlete, iktidara baş kaldıran, din adına bir şey yaptıklarını sanan, aklı tutulmuşlara bir şey demeyen, hatta destekleyen bir imam.
Çalışkan b.u imamı zaman zaman çevresinde bulunan cemaat ve bizde ikaz ederek, bu hareketin içinde bulunmasının doğru olmadığını, kendisine ve dine zarar vereceği söylemlerine kulak asmayan, hatta karşı gelerek davasına hizmet ettiğini söyleyen bir imam.
Aradan günler geçer, bu yapının hareketi, fiilleri Milli Güvenlik Kuruluna kadar gelir ve Kırmızı kitap haline getirilir. Devletin bu yapı ile mücadelesi, tutuklamalar başlar.
Devlet ve iktidar iç ve dış düşmanları ile mücadele ede dursun, din adına yeni bir mücadele safı açılır, beyanat ve medyada çıkan yazılar, çığırından çıkar.
Derken, bu imam birileri tarafından şikayet edilir ve görevinden uzaklaştırılır. Cami içinde karşılıklı müdahalelerle münakaşalar başlar. Cami cemaati de yara almış, ikilik başlamıştır. İmamı tutanlar, karşı olanlar, san ki aynı secdeye baş koymayanlar gibidir.
İmamın yerinde kalması için imzalar toplanır, imza vermeyenler de ikiliğin bir tarafı haline gelir.
Şöyle bir düşünmek gerekir. Bu imamla ilgili olup/bitenler ve gelinen nokta; dine, imana, Müslümanlara, cemaate zarar vermiş, cami içine fitne girmiştir. Namaz kılan her mümin, bu imama uyduğu zaman, gönlünde bir kırgınlık, eziklik hisseder, ibadetin feyzi kaybolmaz mı?
Din, peygamber, cemaat adına meydana çıkıp, Devleti, iktidarı devirip, yerine kendi zihniyetlerini getirmek isteyen parmak kimindir, kimler bu tezgâhı hazırlamıştır, netice ne olmuştur? Müslüman, mümin, özellikle ümmet bunu iyi düşünmeli, dine zarar verenleri iyi bilmeli, yapanlara meydan verilmemelidir. Meydan boş kalırsa; yiğitler yerine, bozguncu, fitneci, menfaatçi baronlar hükümran olur, başka bir din meydana çıkar. Düşman zaten böyle olmasını istiyor, Mevlâ istemiyor.
İdealist, kendine göre davaya hizmet eden, biraz da burnunun doğrultusunda giden imam kardeşimize benim bir tavsiyem; yaydan çıkan oy geri dönmez. Başka camilerin, mescitlerin, senin gibi çalışkan imamlara ihtiyacı var.
Harabeleri al, mamûreler yap. Tayinini yapan müftüyü de sıkıntılara sokma. Devletin, İktidarın “Kırmızı Kitap” haline getirdiği “Paralel Örgüt” meselesine ismin karıştığı için senin görevden alınmanın önüne kimse geçemez, imzalar kâfi gelmez. İmza toplamakla cemaat arasında açılan ikilik yarası veya fitnesi de tedavi olmaz.
Hizmet her yerde yapılır, hizmete muhtaç yerler kıraç topraklar gibidir, suyu bekler.
Yazımı, düşündüğünüz imama armağan olmak üzere bir şiirimle bitireyim.
“Akılsız baş, neylesin traş”
Şükürsüz aş, istemez faraş,
Ak düşen kaş, talihsiz bir baş,
Boşa savaş, kemâldeki yaş.
İKAZ ETTİK, BOŞA EYLEDİN,
SANA SETTİK, COŞA PEYLEDİN.
İlim/İrfan, peşinden edep,
Olmaz bühtan, gereksiz sebep,
Olur Sultan, bilinmez girdâp,
Sonra buhran, yaprakla kitap,
ÂŞIKLARDA, SAZLA SÖZ DİNLE,
MAŞÛKLARDA, SEVDÂDA İNLE.
Usûletle, ve sûhuletle,
Adaletle, hep asâletle,
Kerâmetle, kem ataletle,
Saadetle, son rehâvetle.
KADER-İ HAK; YAZAR, UYGULAR,
NEFSİNE BAK, AZAR DUYGULAR.
“Akıl yaşta, değil baştadır”,
At yarışta, hep savaştadır,
Gün barışta, sarp yavaştadır,
El karışta, yağ lavaştadır.
YÜCE MEVLÂ, BİZİ İNSAN YARATMIŞ,
ATA TAVLA, GECE KARARTMIŞ.
Çalışkanlar, bırakır eser,
Alışkanlar, elinde keser,
Barışmanlar, biliyor beşer,
Yapışkanlar, fitneyi deşer.
DEVLET BİZİM, MİLLET DE BİZİM,
KUR’AN BİZİM, ÜMMET DE BİZİM.
KEMÂLİ der, yol açık olsun,
Hesap biter, boş kaplar dolsun,
Önden gider, arayan bulsun,
Helâllik ver, nefis kurtulsun.
BİRLİK GELDİK, BİRLİK GİDERİZ,
DİRLİK ELDİK, BİLMEM NE DERİZ?