Allah kimseyi canlı canlı mezara koymasın…
Allah kimseyi canlı canlı ölüme terk etmesin…
Allah kimseyi canlı canlı ölüye çevirmesin…
Allah kimseyi yaşarken kendi ölümünü yaşatmasın…
*
Perşembe günü Beylikdüzü Kolon Hastanesi Baş Hekimi Dr. Atilla Yılmaz’a bir rahatsızlığım nedeniyle muayene olmak için gittim.
Şikayetimi dinledi ve ertesi günü aç karnına ve bol su içerek gelmemi, beyin ve bel emarı, ultrasyon çekilmesi gerektiğini söyledi.
Cuma günü ultrasyon çekildikten sonra, emar aygıtının içine girdim.
Görevli, elime de, küçük bir pomba verdi. Kendimi kötü hissedersem basmamı, derhal çıkaracaklarını ifade etti. Ayrıca duyacağım seslerden dolayı ürkmemek gerektiğini de eklemeyi unutmadı.*
Emar aygıtının içerisinde, yaklaşık 20-25 dakika kalacağımı belirten görevli ayaklarımı ve başımın çevresini de bağlayarak aygıtı çalıştırdı.
Gözlerimi kapadığımda bir mezardaydım…
Sesler ise oldukça ürkütücüydü…
Sadece ben değil ama o aletin içerisine giren herkesin aynı duygularını yaşadığını düşünüyorum.
Ölümle yüzleşmek…
*Dakikalar geçmiyordu…
20-25 dakika sonsuzdu…
Düşünseniz ya bir mezardasınız ve canlısınız…
Elleriniz, ayaklarınız ve başınız bağlı…
Hareket edemiyorsunuz…
Son nefesinize kadar orada öylece duracaksınız.
Bağırsanız ne olacak ki… Üzerinizde kilolarca toprak…
Oksijen azalıncaya kadar hayatla yüzleşiyorsunuz…
Ve ölümün bir an önce gelmesini istiyorsunuz…
*Emar makinesinde yanınızda küçük bir pompa var…
Bastırdığınızda görevli sizi oradan çekip çıkaracak…
Ya canlı canlı olduğunuz mezardan sizi kim çıkaracak?
Sesinizi kime duyaracaksınız?
*Ölümle yüzleşmek bir emar makinesinde…
Hayatın anlamsızlığı ile yüzleşmek…
Yaşadığınız iyi ve kötü şeylerle yüzleşmek…
Aslında hiçbir şey düşünmemek…
Böyle bir ölümün adaletsiz olduğunu söylemek…
Son nefesinizi vererek, bir mezara kapatılmak yada nefesiniz varken bir mezara kapatılmak…
Birinci normal ikinci ise bir trajedi…
*Dakikaları sayıyorum…
Ancak bir ara saymayı da terk ediyorum.
Kendimi bir mezarda kabul ediyorum…
Ölümle yüzleşiyorum…
Yaşadıklarımın anlamsızlığını ve anlamını yeniden keşfediyorum.
*Şu yaşadığımız evrenin ve dünyanın yaşının yanında nefes aldığımız günlerin anlamsız kaldığı kendi hayatlarımız…
Birine mahkum olmak…
Terk edememek herşeyi…
Tıkanıp kalmak…
Sanki başka türlüsü mümkün değilmiş gibi…
*Ne önemi var ki, kısacık hayatımızın içerisinde yaşadığımız anlamsızlıkların, cehennemlerin…
Cehennemi terk et ve çık…
Ha canlı canlı bir emar makinesinde yada bir mezarda…
Ha canlı canlı yaşadığını zannettiğimiz hayatın içerisinde gömülmek…
Mahkum olmak birşeylere…
Vazgeçemeyeceğimizi zannederek, yaşarken ölüme mahkum olmak…
Vazgeçersek öleceğimizi zannederken aslında ölü olduğumuzu bilememek…
Yaşadığımızın hayatlarımızın aynı zamanda mezarlarımız olduğunun farkında olmamak…
Teslim olmak seni, canlı canlı öldüren herşeye…
Teslim olmak canlı canlı, seni öldüren alışkanlıklara ve kurallara…
*Ha bir emar makinesinde ha bir mezarda…
Canlı canlı gömülmek nasıl dayanılmaz ise, yaşadığımızı zannettiğimiz alışkanlıklarımızın içerisinde gömüldüğümüzü ve ölüme terk edildiğimizi fark edememek…
*Lanet olsun canlı canlı gömülmek istemiyorsanız terk edin tüm alışkanlıklarınızı…
Zaten gömülecekken birgün, bugünde gömülmeye hem de canlı canlı kabullenmek niye?
Birgün olacağınız mezarınıza bugünden girmek niye?*
Çok kısa yaşayacağınız dünyada, çıkın gömüldüğünüz mezarlarınızdan, sizi teslim alan, gömen herşeyi gömün içinizde yeniden hayata katılın…
Sizi yalanlarıyla, hırslarıyla, takıntılarıyla teslim almış olanlara inat yaşadığınız mezarları terk edin…
Daha son nefesinizi vermeden bir mezarı asla kabullenmeyin…
Terk edin, sizi canlı canlı gömen mezarlarınızı…
Hayata merhaba, mezarlarınıza elveda deyin…
*Çok mu zor diyorsunuz?
Öyle zannediyorsunuz…
Bilmediğiniz, fark etmediğiniz bir mezarda gün geçirdiğiniz…
Bilirsiniz bir mezarda olduğunuzu, kurtulmak kolay…
Zor olan fark etmemek, mahkum edildiğiniz mezarlanızda hayatınızın son gününü beklediğiniz…
Bilmekle başlayacak asıl hayatınız…
*Sakın ha kimseye canlı canlı ölümünüzü seyrettirmeyin…
Onların bundan büyük haz almalarını engelleyin…
Çünkü onlar, sizin canlı canlı ölümünüzden besleniyorlar…
Bunu sakın ha unutmayın.
Zaaflarınızı bilenler tarafından dayatılan herşeyi kabullenmeyin…
Yırtın ve atın…
Hayatı hissederken canlı canlı mezarda olmayı kabullenmek ancak ve ancak korkakların tercihi olabileceğini de asla unutmayın…
Son söz:Bir gün zaten orada olacaksınız… Şimdi canlı canlı iken girdiğiniz mezarlarınızdan çıkın ve hayatla kucaklaşın… “Yapamam” mı diyorsunuz… O zaman bizden size canlı canlı mezarlarınızın başında ruhunuza bir fatiha okumak olacak… Amin…