content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
10 Haz

Bir Festivalin Ardından

Bandırma bir festivali daha geride bıraktı.

İyisiyle, kötüsüyle... Doğrusuyla, yanlışıyla...

Geçmiş yıllara baktığımızda bugüne kadar olan festivaller içerisinde en dolu dolu bir organizasyon gerçekleştiğini söyleyip, yiğidin hakkını yiğide vermekte de yarar var diye düşünüyorum.

Önceki yıllarda kimi zaman siyasi iktidarın görüşü doğrultusunda yer alan sanatçı ve kültürel etkinlikler ağırlıklı programların olduğunu, çoğu zaman gelen sanatçıların çok fazla tanınmaması, ya da fiyatlarının ucuz olması nedeniyle, adı sanı duyulmamışların getirildiği festivaller gözönüne alındığını, 20. Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali herhalde ilk 19’a göre, hepsini bastıracak kadar dolu, hareketli, renkli, coşkulu ve ağırlıklıydı.

Organizasyonda zaman zaman yaşanan bazı önemli aksaklıklara rağmen, özellikle konserler için seçilen isimler Bandırmalılara unutamayacakları bir festival coşkusunu yaşatırken, koskoca bir yılın da stresinden arınmalarını da sağladı.

Organizasyonda aksama dedik, biraz açalım. Basın ayağı bir kere hiç düşünülmemiş. Böylesine kapsamlı -ki, söylenildiğine göre toplam 500 bin YTL’ye mal olmuş- bir organizasyonda yaygın medya nasıl unutulur? İbrahim Tatlıses gibi bir ünlüyü getiriyorsunuz, bunun yanı sıra onun ününe yakın birçok ismi Bandırmalılar’ın huzuruna çıkarıyorsunuz ve bunu sadece yerel basının izlemesini öngörüyorsunuz!..

Burada başlı başına çok büyük organizasyon eksikliği olduğunu söylemeden geçmek mümkün değil.

Gerçi kişisel çabalarla getirilen bir iki yaygın basın mensubuna da herhangi bir ilginin gösterildiğini söylemek de hiç mümkün değil.

Yerel basın keza öyle!.. Hepimiz, ne yaptıysak, tümünü kendi çabalarımızla gerçekleştirdik.

Eğer bu festival, böylesine kapsamlı bir şekilde bir takım yerel ve yaygın basın yayın organlarında yer alıyorsa, bunda festival komitesinin en küçük bir katkısının olduğunu söylemek, biraz abes kaçar.

İnşallah, bu bir ders olur da, gelecek yıla bu konu biraz daha ön planda tutulur ve olaya biraz daha profesyonel bir yaklaşımla bakılır ve gerek yerelde, gerek genelde Bandırma’nın sesi daha çok duyurulur. Olursa da çok iyi olur.

Festival organizasyonu içerisinde, hem kültürel, hem de sanatsal çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi.

Umarız, gelen kültür ve sanat ağırlıklı kimliklere de basına gösterilen ilgisizlik gösterilmemiştir!..

Benim takıldığım bir başka konu da, festivalin adı oluyor. Nedir bizim festivalin tam açılımı? Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali!..

Kültür ve Turizm!.. Peki bu tanımlamalar, bizim festivalin içerisinde ne kadar ağırlıklı olarak yer aldı?

Kültürel açıdan baktığımızda, evet festival kapsamı içerisinde bir takım sempozyumlar, konferanslar ve söyleşiyer bulunuyordu... Bulunuyordu da, izleyenler var mıydı?

Ne yazık ki, böyle bir soruya gönül rahatlığı ile “evet” demek mümkün değil.

Kültürel ağırlıklı bu etkinliklerin müdavimleri, protokol üyeleriyle basın mensupları oldu çoğu zaman. Hani onlar da olmasa, koca salonlarda üç beş kişiye konuşmalar yapılması işten bile değildi.

Düşünüyorum da, bazen attım mı mangalda kül bırakmayan bazı sivil toplum örgütleri, Bandırma’da bu tür etkinliklerin düzenlenmemesi sık sık dile getirip, belediyeyi bu konuda yoğun eleştiriye tutarlardı da, dikkat ettim bu eleştiriyi yapanların hiçbiri böylesine kültürel ağırlıklı etkinlikte YOK’ları oynuyordu. Acaba kültürleri mi bu etkinlikleri kaldırmaya yetmedi, yoksa çok kültürlü oldukları için etkinlikleri çok mu hafif buldular? Doğrusu merak ettim!..

Yine festivalimizde Kuşcenneti adı geçiyor ya. Çok merak ettim, bu yıl Kuşcenneti festivalin neresindeydi?

Gelen misafirlerimizi görmeleri için Kuşcenneti’ne götürdük. Muhteşem zümrüt yeşili içerisinde yer alan müze ve izleme kulesinde in-cin top oynuyordu!..

Kuşcenneti, sadece festival afişlerinde isim olarak yer almaktan öteye gidememişti bu yıl. Tamamen devre dışı bırakılmıştı, böylesine uluslararası üne sahip bir değerimiz...

Oradaki görevlilere sordum, “Gelen giden oluyor mu?” diye, hiç kimsenin bırakın gelmesini aramadığını öğrendik. Yani tamamen üvey evlat muamelesi yapılmış bizim gerçek Kuşcenneti’mize!..

Oysa ki, geçmiş yıllarda Kuşcenneti’nde bir takım paneller düzenleniyor, konusunda uzman doğa bilimciler geliyor ve deneyimlerini, katılımcılara aktarıyorlardı. Bu yıl ise tamamen vazgeçilmiş.

Ha, belki de “Yahu, bizim şehir içindeki panel ve sempozyumlara hiç kimse gelmiyor, kalkıp da 16 kilometre ötedeki Kuşcenneti’ne hiç mi hiç gitmezler!..” diye düşünülmüşse(!) buna da diyecek bir şey söylemek mümkün değil.

O zaman da, doğru yapmışlar demek durumundayız. Gönlümüz el vermese de...

Gelelim Turizm vurgusuna...

Dedik ya kültür ve turizm festivali!..

Haa, eğer yurt dışından davet ettiğimiz birkaç yabancı konuğu, çevre il ve ilçelerden gelen yakın komşularımızı turizm hareketi içerisinde değerlendiriyorsak(!) söyleyecek bir şeyim yok.

Amma, turizm faktörünü herkesin anladığı anlamda düşünüyorsak, burada kullanılmasını da çok anlamlı bulduğumu söylememin de yanlış olmayacağını düşünüyorum.

Bir de yapılan bir iki balık tutma, uçurtma uçurma şenliğini de turizm hareketi içerisinde kabul edelim mi(!) etmeyelim mi, onun da ikilemi içerisinde olduğunu belirteyim...

En iyisi siz karar verin.

Ancaaak, sanat ağırlığına geldiğimizde, bu konuda ortaya konulan güzellikleri de inkar etmemiz gerekir.

Şiir dinletisinden, sergi açılışına, özellikle ve özellikle konserler için kente gelen gerçek anlamda sanat ağırlıklı isimlerin, festivalin ana temasını sanat olarak oluşturduğunu da vurgulamak yerinde olur.

Başta İbrahim Tatlıses olmak üzere, festivalde yer alan isimlere baktığınızda, bir Volkan Konak, bir Sertap Erener, bir Kıraç, bir Ferhat Göçer-Hüsnü Şenlendirici, bir Burhan Öcal, herbiri kendi branşlarında bileklerinin hakkı ile isim sahibi olmuş, şarkıcı, türkücü, klarnetçi sıfatlarının dışında sanatçı olarak nitelendirebileceğimiz kişiler.

Böylesine güçlü isimlerin, Bandırma Kuşcenneti Festivali içerisinde yer alması, bu isimleri onbinlerce Bandırmalı’nın huzuruna çıkartılması ciddi anlamda büyük bir başarı. Bu başarıdan dolayı da festival komitesini ve katkı sağlayanları tebrik etmek de ayrıca görevimiz.

Tüm bunlar gözönüne alındığında Belediye Meclisi acaba, festivalin adını değiştirmeyi düşünür mü? Yani kültür ve turizm festivali yerine, müzik ve sanat festivali denilse daha uygun olmaz mı?

Yok eğer, kültürü kaldırmak bizim için ağır geliyorsa, en azından kültür ve sanat festivali olarak değiştirilmesinin, ben çok daha yerinde olacağına inanıyorum.

Hele bir de, sadece sanat olarak sahne sanatçılarının verecekleri konserlerin yanı sıra, biraz daha tiyatro ağırlıklı ve hatta yapılabiliniyorsa, sinema gösterimlerinin de yer alacağı bir takım etkinlikler Bandırma’nın çok daha ön plana çıkmasını sağlayacaktır.

Bugün hepimiz biliyoruz ki, sanatın merkezi İstanbul... Tiyatrosuyla, sinemasıyla, sahnesiyle ve diğer dallarıyla, yıllar yılı İstanbul’un bu ezici üstünlüğünü hiç kimse yadsıyamaz.

Ama, film yarışmaları ya Antalya’da ya da Adana’da yapılıyor. Yıllar yılı...

Neden benzeri bir yarışma Bandırma’da gerçekleştirilmesin ki? Şunun şurasında İstanbul ile aramızda diğer iki kent gibi iki saatlik mesafe var.

Oralarda “Altın Portakal”, “Altın Koza” diye gerçekleştirilen film festivali, bizim burada da “Altın Başak” ya da “Altın Çeltik” veya ne bileyim “Altın Piliç” hatta “Altın Yumurta” adı altında neden olmasın?

Bu isimler, Bandırma’ya hiç de yabancı gelecek isimler değil. Piliç üreticisinden, yumurta üreticisine kadar veya ticaret borsasından, ticaret odasına kadar kuruluşların da yapacakları destek ile böylesine bir festival, Bandırma’nın adını çok daha iyi duyuracaktır. Haa tabi, bir de bunun için salonun şart olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.

Gerçekleşmesi halinde, Bandırma’nın önünün bir hayli açılacağına inanıyorum.

Acaba sizler de inanıyor musunuz? Ne dersiniz?

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank