Bir demiryolu efsanesi
AKP iktidarı, sık sık yaptığı demiryolu yatırımları (özellikle hızlı tren) ile övünmektedir. Kendisini, bu konuda en başarılı saymaktadır. Geçmişte yapılanları küçümsemektedir.
Aslında; yapılanların ciddi bir fizibilitesi yoktur.
Tamamen politik gerekçelere dayanmaktadır. Bu vesile ile yabancı firmalara, milyarlarca dolar aktarılmakta, milli sanayi devamlı olarak devre dışı bırakılmaktadır.
Nitekim bu astronomik harcamalara rağmen, TCDD’nin zararı da azalmamış, artmıştır. 2013 zararı %45 artışla, bir milyar 280 TL’ye ulaşmıştır. (Sübvansiyonlar hariç olursa 3 milyar TL civarındadır). Yolcu sayısı, 2009 yılında 80 milyon kişi iken; 2013 yılında 46 milyona düşmüştür. (İngiltere’deki yolcu sayısı, bir milyar 389 milyon / Almanya’da 2 milyar 368 milyon / Fransa’da bir milyar 102 milyon / Rusya’da 993 milyon / Hindistan’da 7 milyar 246 milyondur. ABD’de 36 milyar 142 milyon / Japonya’da 29 milyardır.)
Yani, her konuda olduğu gibi, mesnetsiz övünmeler sergilenmektedir. Mukayese edilsin diye, bir demiryolu efsanesini, Şam ile Medine arasında inşa edilen Hicaz Demiryolunu anlatmak istiyorum;
1)Hicaz Demiryolu; Sultan 2. Abdülhamid tarafından, Kutsal topraklar ve İslam Coğrafyası ile İstanbul arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak ve bölgedeki İslam ülkelerinin ekonomik gücünü yükseltmek için başlatılmıştır.
a)İnşaat Ekim 1903’de başlamış; (4 yıl 11 ayda) 27 Ağustos 1908’de bitirilmiştir. Ayda, ortalama 22,3 km demiryolu inşa edilmiştir.
b)Hattın uzunluğu 1320 km’dir. Ayrıca; 266 kâgir köprü ve menfez / 7 demir köprü / 9 tünel / 96 istasyon binası / 7 gölet / 37 su deposu / 2 hastane / 3 atölye inşa edilmiştir.
c)Yapımda, Alman mühendisler yer alsa da, büyük bölümü Türk mühendislerin eseridir.
d)İnşaatın finansmanı için, Devletin sivil ve askeri memurları, aylıklarının %10’unu bağışlamışlardır. Halk, nakit olarak ve kurban derileri vererek destek olmuştur. Mısır-Hint Müslümanları, Afganistan, Fas, Kırım başta olmak üzere, İslam Dünyası da ciddi destekler sağlamıştır.
e)Demiryollarının büyük bölümü, İstanbul’daki tersanelerde üretilmiştir.
f)İnşa safhası, tam bir fedakârlık, feragat ve kahramanlık destanıdır. Issız, çorak, susuz, yeşilsiz çöllerde; 60 dereceyi bulan sıcaklıklar altında; Fransa ve İngiltere’ye kendini satmış bedeviler ve eşkıyalarla da savaş vererek; subaylarımız, erlerimiz ve işçilerimiz hayatlarını ortaya koymuşlardır. Çok sayıda şehit verilmiştir.
Anadolu’nun kahraman evlatlarının çoğu güneş çarpması ile şehit düşmüştür. Hatta öyle ki, bu 60 derecelik sıcakta, rayları elle tutmak imkânsız olduğu için, evlatlarımız şapkalarını kullanmış ve sıcağa daha fazla maruz kalmışlardır.
g)Su bulunan yerler azdı. Şam’dan sarnıç vagonları ile su getiriliyor; haftada bir kez işçilere dağıtılıyordu. Bu sular depo ve mahzenlerde saklanıyordu.
h)İşte bütün bu ihanetlere, engellemelere, çok zor şartlara ve imkânsızlıklara rağmen; mücadele veren vatan evlatları, Ülkeye, Bayrağa, Dine olan bağlılıkları sayesinde, bu kutsal hizmeti, sadece 59 ayda bitirmiştir. Tarihimize, altın harflerle, vatan sevgisinin, fedakârlığın, sorumluluk idrakinin, kahramanlığın destanını yazmışlardır. Beyrut Limanını kontrol eden Fransızların, buradan aktarmayı engellemesi karşısında da yılmamışlardır.
i)İnşaat sırasında; çok sayıda şehit verdik. (Hastalıklar, güneş çarpması, hainlerin saldırıları vb. sebeplerle). Çok da yaralanma oldu. Devlet bu kahramanların geride kalan dulları ve yetimleri için, “Muavenet-Yardım” sandığı kurmuştur.
2)Bir de bugünün kokuşmuş, yolsuzluklarla dejenere olmuş ortamına bakalım. Ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolunu inceleyelim.
a)Amaç, Türkiye ile Orta Asya Türk Devletleri arasında kesintisiz demiryolu bağlantısını sağlamak ve İran’ı da aradan çıkarmaktır.
b)Hattın uzunluğu 76 km’dir. Temeli de 24 Temmuz 2008’de atılmıştır. Aradan 76 ay geçmiş, hattın yarısı bile tamamlanmamıştır. Bu arada, ihale bedelinin üç katı da harcama yapılmıştır. Niçin?
c)İlk ihalede, kazandırılan firma; Bayındırlık birim fiyatı 2,58 TL olan (metreküp) kazı işleri için, (tam 12 kat) 29,7 TL öngörmüştür. Birim fiyatı (metreküp) 0,15 TL olan dolgu için de (33 kat) 4,9 TL öngörülmüştür. Bu arada, tam anlamı ile art niyet göstergesi olarak, birim fiyatı 150 TL olan, aç-kapa tünel için ise 10,9 TL / Viyadükler için ise (27,3 TL olan birim fiyatı değil) 4,3 TL’yi öngörmüşlerdir.
Bu hile ile toplamda, en iyi fiyat verilmiş oluyor. Ama niyet baştan bellidir. Alt yapı, kazı ve dolgu işlerinde vurgunu yapmak; işi bitirmeden kaçmak.
Nitekim bu sayede 42,5 milyon TL olması gereken, alt yapı, kazı ve dolgu işlerinin maliyeti 512,50 milyon TL’ye çıkmış olmaktadır.
Böylece artışlarla beraber, firmaya 537 milyon TL ödenmiş ama ihale bedeli tükendi diye, sözleşme sona erdirilmiştir.
Bu tam bir soygundur. Danışıklı döğüştür. Ve aynı uygulama, (özellikle büyük ihalelerde) sürdürülmektedir. (Üçüncü havaalanı ve 3. Köprü ihalelerinde olduğu gibi)
Gündemi işgal etmek için, “Osmanlıca Eğitiminden” önce; Osmanlı’nın dürüstlüğünü, fedakârlığını, vatan sevgisini, örnek alsanız daha iyi olacaktır. Bu çirkinlikleri, soygunları, basına baskı yaparak, hukuksuz operasyonlar düzenleyerek örtemezsiniz.
YÖK Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden açıklama
YÖK Başkanı Dr. Yekta Saraç ile ilgili köşenizde yayımlanan bölümde, “Zira ne YÖK’ün ne de akademisyenlerinin bu konuda bir vizyonları yoktur. Nitekim yeni YÖK Başkanı, ilk beyanında öncelikli hedefinin paralelle mücadele olduğunu söylemiştir. İlim, Ar-Ge, ülkenin ve evlatlarımızın geleceği, umrunda bile değildir. Tek amacı, kendisini o göreve getirene yaranmaktır” şeklinde ifadeleriniz yer almaktadır.
16 Kasım 2014 tarihinde Hürriyet Gazetesinde ve gazetenin internet sitesinde yayınlanan özel röportajda konuya ilişkin sorulan soru ve verilen cevabın bulunduğu sayfa ektedir; ihtiyaç duyduğunuz takdirde bu röportajların tamamını gönderebiliriz. Okuyucularınızın doğru bilgilenmeyi hak ettiğini düşünüyoruz:
YÖK Başkanı Dr. Yekta Saraç’ın ilgili soruya yanıtı, “Söylenilenler doğru olsa bu iş için dışardan getirilen birine bu soru sorulabilirdi. Ama 10 seneden beri paralelin p’sinin anılmadığı bir dönemde buraya giren biriyim. Sezer döneminde YÖK’te üye seçildim. O zaman paralelin sözlük anlamı dışında başka anlamı yoktu.
Evet, bizim düşündüğümüz operasyonlar var. “Temel bilimlerle, akademik yükseltmelerle” ilgili operasyonlar yapacağız. Akademik yükseltilmelerin adil ve meşruiyet zemininde olmasını sağlamak için operasyon yapacağız. Ama söylendiği gibi operasyonlar değil. Biz kalite kurulu kurulması için operasyonlar yapacağız. Bizim gündemimizdeki operasyonlar bunlardır” şeklindedir.