Bir Dabbe’dir! Hayatımız…
Bir dabbedir hayat, “nereden, ne zaman” çıkacağı belli olmayan çizgili bakışlarda. Karanlıktan çıkışı bekleyerek, karanlığın üzerine çöken alaca hasretlerin endişelerinde yaşayarak, ölmelere gidişleri bilememek ve bilmemek.
“Unuttum bilineni bilmelerim kayboldu
Sakıncalı düşlerin peşinde perişen
Hatıralar inledikçe aklım gidip geliyor
Sınırı yok bir uçurum kenarında.” AYSUN GÜL
Yargılarımızdan kurtulamadığımız benlik tartısızlığımızda haklılık payımızı egomuza yükleyip yürümeyi kendimize şiar edineli, yaratılış gayemizi de unuttuk. “İnsan nedir?” sorusunun cevabını bulamadan geçip gidiyoruz, geçitsizlik güzergâhında. Kendimize has tavırlarımızı sürümceler de bırakıp bıraktıklarımız ardından keşke-leri ekleyerek, yaşanır kılmaya çalıştığımız hayatımızı sürgünlere çıkardık gelmezlerde.
“Kördüğümdür gezindiğim duygular
Kırılan eğrilen yollar
Düşüncelere başımı yaslar
Yanardöner bir afettir yaşananlar.” AYSUN GÜL
Geçmişe sakladığımız hatılarımızın, geleceğe ayna gibi yansıyabileceğini düşünmeden yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bir gaflettir gidiyor, anlayışsızlıklar sarım sarım hayallerimizde. Hayat bir denklem desteksiz ve doğrulara hasret bir yol üzerinde. Yolsuzluk aklımızın çıkmaz duraklarında, nereye gittiği bilinmeyen bir zamanın zamansızlığında.
Sesleri çıkmayanların ezilişlerini yakalayıp yaka-paça demir parmaklıklar arkasına atıldığı endişeler var, bekleyenleri “beklenen beklenmezliklerde.” Tahayyül edilemeyen hoşgörüsüzlük dillerde, dile özgü -özümsenişlerle ses olup sesten ötelere yerleşip yetişebilmek için, sıra- dışı hayallere sığıntı olan varlık sonrası var olan. Varlığı yokluğun, varsızlığına varmış gibi göstererek halsiz ve fütursuz bir bakışla bakmak baka kalmak.
“Can heveste daralıyor
Daraldıkça kapıları taralıyor
Tasalarla geçen zamanın aynasında
İsli puslu aranıyor.”
Delilik derecesine gelen çılgın anlayışların tutarsızlığında, tutsak bir kalbin iç çekişlerinde “sürüngen misali” misalsiz. Garip hayallerin peşinde koşarak tükettiğimiz hayatımızı, hayat olmaktan çıkararak hasta ve bezgin bir hayatın biçimsizliğinden kurtulmalıyız.
Bir dabbedir korkuların gizlere sığındığı, ille de makber haykırışlarında, sessizliği topraksız gömerek yere göğe and içerek sizleri sarf etmeye cüret edecek kadar, bencillikle geçen günlerin akibeti dünyanın bizleri terk edişiyle sonuçlanacaktır.
Bir dünya istiyorum bile diyemiyorum artık!
Dile getirmek ve kelimeleri askıya alarak, dilime sürgü çekmek istiyorum.
Geleceğe dayalı hayallerin ışığını açmak için,
artık yola koyuluyorum.