Bir Canlı 54 Defa Ölür mü?
Evet, şayet o canlı insan ise değil 54 defa, kaç insan haksız yere öldürülürse o da o kadar kez ölür.
Haksız yere öldürülen her mazlumun, geride kalan biz duyarsızlara "Bize ağlamayın kendinize ağlayın." diye seslendiğini düşünüyorum.
Ey zalimlerden taraf olanlar, ahlaksız ve ilkesiz bir toplumda alkışlandığınız için sevinmeyin ve iyi bir iş yaptığınızı sanmayın!
Ey ilkeli yalnız adam, ahlaksız ve ilkesiz bir toplumda alkışlanmadığın için üzülme!
Ahlaksız ve ilkesiz bir toplumda alkışlandığın sürece, bil ki o ahlaksız ve ilkesizleri memnun edici şeyler yapıyorsun, iyi şeyler yaptığını sanma sakın; ancak seni alkışlamayı ve/veya takdir etmeyi bıraktıklarında iyi şeyler yaptığını düşünebilirsin.
Bu bağlamda coğrafyamız kan gölüne dönüşmüşken hiç kimse kusura bakmasın: Beni sevmeniz için arzu ettiğinizi övmem veya yermem gerekiyorsa, kalsın!
Günümüzde her şeyde değişimin had safhasına gelindiği gibi sevinç ve hüzünlerimizde de değişim oluştu. Zira insanlığımız ve insani değerlerimiz de değişti, tabiri caizse yozlaştı... Günümüz insanları da sadece 'canlı' olmaya başladı...
17.5.2016 Diyarbakır'ın Dürümlü/Tanışık köyünde patlatılan bir kamyon dolusu bombayla 13 köylü katledildi. 16 kişiden geriye kalan doku parçalarının toplam ağırlığı 60 kilogram. 27.07.2016 Kamışlı halkını hedef alan bombalı saldırıda yaklaşık 50 kişi hayatını kaybetti. Ve son olarak 20.08.2016 Gaziantep'te yaşamın ve insanlığın idamesi olan bir düğüne yapılan 'canlı' bomba saldırısında yaşamını yitiren 54 masum can-insan. Ve Gaziantep katliamın hemen ardında Kerkük'te yine çocuk yaşta bir 'canlı' bombacı kendini patlatmadan yakalanıyor. Gaziantep vahşetini gerçekleştiren ‘canlı' bomba eylemcisi 12-14 yaşlarında bir çocuk. Kerkük şehrinde son anda fark edilerek yakalan ‘canlı' bomba eylemcisi de 12 yaşında ki bir çocuk.
Bu vahşetlerin mağdurlarına acımayı, üzülmeyi geçtim, artık utanıyorum. Vallahi bu vahşetler yüzünden artık kendi çocuklarımın yüzüne bakmaya utanıyorum.
Ey insanlığını yitirenler!
Öldürdükleriniz ne Kürd, ne Türk, ne Arap, ne de bir başkası; öldürdükleriniz insan be insan.
Bundan daha da acı olan, coğrafyamızda insanları öldürebilen katillerin olması kadar, acıyıp üzülmek için öldürülenlerin kimliğini sorgulayan bir topluluk/toplum haline gelmiş olmak.
Yer Gaziantep: Katledilen 54 masum insan ve hala öldürülenler:
Türk mü? Kürt mü? Arap mı? diye hunharca katledilenlerin kimliğini soranlar var. Biz de onlara diyoruz ki merak etmeyin, hiçbiri sizden değil. Çünkü katledilenlerin hepsi insan!
Ölüm normaldir anormal olan öldürülmedir.
Coğrafyamızda yaşanan bu son vahşi ve hunhar olaylar; insanlıktan, vicdandan, duyarlılıktan uzaklaşmamız için uygulanması lazım gelen ilk adım olan bu vahşetleri de normalleştirme, kanıksama, alışma ve bu bağlamda bizleri bu vahşi katliamlara karşı duyarsızlaştırma girişiminin çirkin bir yansımasıdır...
İnsan olmadıktan sonra Kürd olmuşsun, Türk olmuşsun, Arap olmuşsun ne yazar. Bu asırda zor olan insan kalabilmek, insan kalabilene ne mutlu! Yaşanan tüm bu acılara rağmen hala rahat uyuya bilenin insanlığı tartışılır.
Biz insanlığa, eşitliğe vurgu yaptıkça bizi bölücülükle itham edip yıpratmak ve kendi ayıplarını bu itham örtüsüyle kapatmak isteyenler oluyor. Fakat biz yılmayacak, pes etmeyeceğiz.
EVET, İTİRAF EDİYORUZ: BİZ BÖLÜCÜYÜZ
Biz bölücüyüz, he vallahi de billahi de!
Yolun düşse köyümüze, evimizi bölüşürüz...
Aç mısın tok musun, sormayız, soframızı bölüşürüz...
Sırtındaki yükünü bölüşürüz.
Gönlündeki derdini bölüşürüz.
Evet, Biz bölücüyüz!
Canın acısa, canına can olur, canımızı bile bölüşürüz...
IRKÇILIK(!)
Bu aralar bir ırkçılık söylemidir, almış başını gidiyor.
Peki, ama nedir bu ırkçılık?
Halkını sevmek midir ırkçılık(!)
Halkını sevmek elbette ki ırkçılık değildir, aksine zalim ırkdaşının zulmüne bahane uydurmak ve islami kılıflar bularak ırkdaşının iktidarını meşrulaştırmaya çalışarak ömrünü uzatma gayretinde olmak ırkçılıktır.
Bu bağlamda ırkçılığa lanet okumayın demiyorum, Allah'ın ve Peygamberin lanetlediği ırkçılığı ve ırkçılık yapanları elbette ki biz de lanetleyeceğiz, sadece ırkçılığa lanet getirmeden önce iki defa düşünün diyorum. Zira farkında olmadan kendinize lanet getiriyor olabilirsiniz.
Sadece Müslümanım demekle olmuyor, inananların derdiyle dertlenmiyorsanız, yanmıyorsanız, ya söyleminizde veya imanınızda bir sorun var demektir. Zira Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı/dirençli davranıp müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır.”[1]
Uzun cümleler, hedefi saptırmak isteyenlerin özelliklerindendir.
Fakat ben; uzatmayacak, direk söyleyeceğim.
Müslüman, kul hakkı yemez.
Müslüman aldatmaz.
Müslüman yalan söylemez.
Başkasının namusuna kem gözle bakmaz.
Müslüman kardeşini zalimin zulmüne terk etmez.
Müslüman mazlumun dinini, ırkını sorgulamaz.
Müslüman, kadına şiddet uygulamaz.
Müslüman, emanete ihanet etmez.
Müslüman, kardeşini öldürmez.
[1] - Tirmizî, Fiten,73; Ebu Davud, Melahim,17