Bir Acayip Kaza
Avrupa'nın Lazları Olarak Anılan Polonyalı Kardeşlerimizin Başı Sağolsun
Leh diyarı Polonya… Tarih boyunca hep Avusturya-Almanya İmparatorlukları ile Rusya İmparatorluğu arasında sıkışmış, ezilen, işgal edilen bir ülke olmuştur. Öyle ki, canı bir yer işgal etmek isteyen her memleketin aklına ilk Polonya gelmiştir nasılsa.
Özgürlük için çok acılar çekmiş insanlar yaşar bu ülkede. Buldukları her rejime tutunmuş, hem faşizmi hem sosyalizmi görmüş fakat hiçbirinden hayır bulamamış insanlar…
Nazi işgalinde Polonya'yı bağımsız bir devlet olarak sadece Türkiye tanımış ve işgali kabul etmemiştir. Hatta o zamandan beri Polonya’da bir Türk köyünde hala Türk bayrağı asılıdır derler. Türkiye'nin Avrupa Birliği’ne girmesine en çok destek veren ülke de Polonya’dır zaten.
Polonyalılar için Avrupa’nın Laz’ı derler. İyi niyetli olduklarından mıdır bilinmez genelde itelenip kakalanan bir millettir Polonyalılar.
Merhametli Türk milleti ise mazluma hep daha yakın hisseder kendini, tıpkı Polonyalıları diğer Avrupalılardan farklı şekilde benimsedikleri gibi.
Koyu Katolik antikomünizm yanlısı Polonya’dan kurtulmak isteyen Ruslar, Almanlara karşı Polonyalı milliyetçileri azdırmış sonra da Almanların üzerine salıp kaçıp gitmişlerdir ve Polonya 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler tarafından çok eziyet görmüştür.
2. Dünya Savaşı’nda en çok hasar gören Polonya’nın komünizm karşıtı, demokrasi yanlısı siyasetçisi Kaczynski 2005 yılında Devlet Başkanı seçilmiştir. Alman karşıtlığı ile ün yapan Kaczynski, dış politikada Rusya ile Almanya arasına inşa edilmesi planlanan boru hattına da şiddetle karşı çıkmıştı.
Kaczynski aynı zamanda, AB’nin yeniden yapılanması sürecinde Lizbon Anlaşmasını imzalamayı uzunca bir süre reddetmişti. Muhafazakâr yapısının yanı sıra, özel uçakla değil de tarifeli umumi bir uçakla seyahat etmeyi tercih etmesi, Kaczynski’nin mütevazi kişiliğinin de bir kanıtıdır aslında.
Yalnız nasıl olmuş da bütün devlet erkânı aynı uçağa binmiştir?
Hiç mi aklı başında biri de çıkıp bunun güvenlik açısından devlet teamülüne aykırı olduğunu söylememiştir acaba?
Büyük devletler, hiçbir zaman, kritik göreve sahip olan üst düzey yöneticilerini aynı uçağa bindirmezler. Prens Charles hava yolculuğu yaparken yanına bir oğlunu alırsa diğerini farklı uçağa bindirir mesela.
İktidarda bulunan hangi parti olursa olsun, devlet büyüklerinin geçtikleri yollarda kırmızı ışıkta beklememesi yahut onlara tarifeli değil de özel uçakla seyahat imkânının sağlanmış olması nedense bizim milletimizi irite eder ve türlü türlü spekülasyonlara sebep olur. Hâlbuki doğru olan budur. Beğenin veya beğenmeyin hangi görüşten olursa olsun devlet büyüklerinin korunması için gerekli ihtimamın gösterilmesi gerekir. Zira bu tür olaylar kaza dahi olsa bir ülkenin itibarını zedeler. Tedbir kuldan, taktir Allah’tan….
Ancak tam da Polonya ve Rusya 70 senelik husumetten sonra arayı düzeltmeye başlamışken, bu kazanın teknik hatadan ve sisli hava şartlarından kaynaklandığı söylense de Polonya’nın neredeyse bütün yönetim kadrosunun bu uçakta olmasının rastlantı olduğuna inanmak pek de mümkün değil.
İşe bakın Kaczynski ve kurmayları bundan 70 yıl önce Stalin'in emriyle aralarında 4 bin subay, astsubay ve halkın elit temsilcilerinin de bulunduğu 22 bin Polonyalının Sovyet gizli servisleri tarafından hunharca katledildiği Katyn'deki anma törenlerine katılmak için bindikleri uçağın düşmesi sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdir.
Kaczynski'nin bu bölgeye resmi bir ziyaret yapma talebi Moskova tarafından uzun süredir reddedilmiş ve bu nedenle uçaktaki heyet gayri resmi şekilde ziyaret için Rusya'da bulunmaktaydı.
Ve bu nasıl bir tevafuktur ki kaza, İkinci Dünya Savaşı sırasında bahsettiğimiz 10 binlerce Polonyalı savaş esirinin Sovyet güçleri tarafından öldürüldüğü Katyn Katliamı’nın yapıldığı Smolensk bölgesinin Katyn kentinde gerçekleşmiştir.
Uçağın düşmesiyle herkes kendince teoriler üretse de karakutunun dinlenmesi sonucunda gerçeğin gün yüzüne çıkacağı söylenmektedir. Yalnız unutulan bir gerçek var ki, bu tür hadiselerde minareyi çalan kılıfını her zaman hazırlar.
Kaczynski ve beraberindeki heyeti taşıyan ‘uçan tabut’ lakaplı Sovyet yapımı Tupolev Tu-154M tipi uçağın, 20 yıllık olduğu açıklanmıştır.
TUPOLEV TU-154 tipi uçakların geçtiğimiz yıllardaki kaza sicili hayli kabarık. Ve kimilerine göre suikast yapmayı planlayan birileri vardıysa eğer, Kaczynski ve ekibinin bu uçağa toplu halde bineceğini öğrendilerse ellerini kana bulamaktan vazgeçip uçağın akıbetini seyretmeyi tercih etmişlerdir.
Dış siyasetle ilgilenenler hatırlayacaklardır. Rusya’nın yanlışlıkla uçak düşürme(!) konusunda son derece başarılı bir geçmişi vardır.
1 Eylül 1983 günü Güney Kore Hava Yolları'nın 007 uçuş numaralı yolcu uçağı yanlış anlaşılma sonucu casus uçağı sanılarak PVO (Hava Savunma Kuvvetleri) tarafından düşürülmüş, 269 kişi hayatını kaybetmiştir. Daha öncede Güney Kore Hava Yolları'nın 902 uçuş numaralı yolcu uçağı Murmansk hava sahasını ihlal etmiş ve hava kuvvetlerine ait bir Su-15 avcı uçağının ateşi sonucu acil iniş yapmak zorunda kalmıştır. Sonunda A.B.D. ve Güney Kore'den gelen yoğun tepkilerden dolayı Sovyet hükümeti hatalarını kabul etmiştir.
(Sovyet Hava Savunma Kuvvetleri)
Asıl mesele 1957 yılında Ruslar ilk uzay uydusu olan Sputnik adlı cihazı uzaya fırlatıp dünya etrafında yörüngeye sokunca Amerikalıların hırsından çıldırıp, iki ülke arasında başlayan kıtalar arası füze yapımı yarışıdır.
Sputnik adlı uydunun dünyanın çevresinde dönmesiyle birlikte tarihinde ilk defa Amerikan toprakları bir yabancı devletin füzelerine hedef olmuştu ve bu durum Amerikalılar için kolay yenilir yutulur cinsten bir şey değildi. 1970’lerde her iki devletin elinde dünyayı yok edebilecek miktarda nükleer başlık, dünyayı uzaydan gözetleyecek ve dinleyecek uzay aracı vardır ve iki ülke dünya üzerinde nükleer bir denge kurmuşlardı.(kaynak: Prof. Hasan Köni)
Son yıllarda ABD, Rusya ve Orta doğudan gelecek nükleer tehdide karşı Avrupa ve Balkan ülkelerine füze savunma ve erken uyarı sistemi kurmak istiyordu.
Hatırlarsanız geçtiğimiz Eylül ayında Rusya, Amerikan Başkanı Obama’nın Avrupa’da füze kalkanı projesinden vazgeçmesiyle Rusya Savunma Bakan Yardımcısı, Obama’nın bu hamlesi üzerine Rusya’nın da Kaliningrad bölgesine kısa menzilli İskender füzelerini yerleştirme planından vazgeçtiğini açıklamıştı.
Amerika bu, vazgeçtim demekle vazgeçer mi hiç? Vardır illaki başka sinsi bir planı. Bu açıklamaların ardından Obama, füze kalkanı yerine planlanan yeni füzesavar sisteminin daha güçlü, hızlı ve modern savunma sağlayacağını belirtmiş, Rusya da buna kendi güvenliklerine tehdit oluşturduğu gerekçesiyle şiddetle karşı çıkmıştı.
(Voice of America)
İran meselesinde ABD’ye destek vermemesinden mütevellit zaten Amerika’yla arası açık olan Rusya'nın bu projeye karşı çıkmasının sebeplerinden en önemlisi de füze sisteminin Çek Cumhuriyeti veya Polonya gibi ülkelere kurulması halinde, buralardaki radar sistemlerinin Rusya'nın bazı bölgelerini rahatlıkla görebilecek olması ve bununla Rusya'ya baskı oluşturabilecek olmasıdır.
Bilindiği gibi Polonya Avrupa'da ABD yanlısı politikalara yakınlığıyla bilinen bir ülkedir. Polonya kendilerine gelen bu teklifi değerlendirip topraklarında kalkan kurulmasına karşılık ordusunun yenilenmesi talebinde bulunmuştur ve bu kazada Polonya'nın, Amerikan füze kalkanlarını kurdurmayı kabul etmesinde emeği geçen kim varsa ölmüştür.
Tüm Polonyalıların başı sağolsun!
haber özeti gibi olmuş ama fena da olmamış.
Nisan 12th, 2010 at 14:05