Bir (1) in İhtişamı
Hayatım boyunca anlamadığım iki şey olmuştur. Bunlardan birisi ünlü Türk bilgini ve alim Harezmi’nin icadı olan ve rakamların biri birini tamamladığı matematiksel sistem cebirdir. Cebirin yani matematiksel üst sistemin alt sistemi olan cebirin temel unsuru hiç şüphe götürmez ki rakamlardır. Rakamların özü her ne kadar ünlü İslam bilgini Farabi’nin bulduğu 0( yazıyla :sıfır) olduğu söylense de acizane kimliğimle yaptığım tespit rakamları özünün 0 değil bir (1) olduğudur. Bir “1”, bir başka anlamsal kavram olarak ifade edecek olursak TEK sadece matematiksel sistemin değil aynı zamanda varlığın özünün meydana gelmesindeki yegane kaynaktır.
Çeşitli kültürlerin oluşturduğu sayısal sistemde bir(1)’in sembolsel karşılığı genel olarak aynı biçimsel noktada buluşur. En eski medeniyetlerden olan ve bilim tarihinde önemli yeri bulunan Roma medeniyetinde bir(1)’in karşılığı yani roma rakamı ile bir ayağı yere başmış ve bası göğe dikilmiş bir halde karşımıza çıkar. I. Bu gördüğümüz sembol bir’i ifade eder. En eski medeniyetlerden bir diğeri olan Arap medeniyetinde bir ifadesinin sembolsel karşılığı yine ayağı yere basan ve başı dik bir yapıdadır. ا
Her ne kadar yukarıda bir az cılız kalsa da Arap harf sistemi için de yer alan bir’in sembolsel ifadesi de budur. Gelelim bizim kullandığımız Latin rakam sistemi içindeki bir’e. Yazıyla (bir) rakamla 1. dikkat çekilen bir nokta Arap sayı sistemi içinde yer alan 1 ile Latin sayı sistemi içinde yer alan 1’in benzerlikleridir. Fenike yazı ve sayı sistemi içinden türeyen bu sistemler kaynağı itibari ile birliğinden dolayıdır ki bu benzerlik kaçınılmazdır. Lakin bilinen bir gerçektir ki Latin sistemleri Arap sistemlerinden sonra oluşum aşamasını tamamlamaya başlamış ve Arap sisteminden oldukça etkilenmiştir.
Yukarıda bahsettiğimiz matematiksel sistemin doğurganı sıfır değil bir (1) ifadesine bir az açıklık getirmekte fayda var. Bütün matematiksel sistem birden (1)den meydana gelir yani her sayı içinde bir (1) i bulundurmak zorundadır. 10’un içinde 10 tane bir (1) vardır. Bu sayının oluşumu için gerekli olan iki sembolden biriside 1’dir. Sıfır (0) değer kazanabilmek için önüne sıfat olarak biri alması gerektir. Aksi taktirde 0 tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Bir (1) ise önüne her hangi başkaca sıfatlar almasa da öz teşkil eder ve kendi değerli olduğu gibi aslında olmayanları oldurur ve onlara değer katar. Yine bir’in doğurganlığına örnek teşkil edecek başkaca olay bir’in(1) parçalara bölünmesi diğer rakamların meydana gelmesine öncülük etmesidir. Elinize kalemi alıp koca bir 1 çizdikten sonra ayrılan parçalardan istediğiniz sayı ve rakamı elde etmek mümkündür. Bu doğurganlığı her ne kadar sıfırda(0) ve 8 de sağlasa da oluşturduğu her sayı ve rakamda kendisinin olmadığından ,oluşan her sayı ve rakamda var olan 1’e üstünlüğü kaptırır. Bir başka değişle bütünü yani tek’i temsil yeteneğine muktedir olan bir(1)’in yerini dolduracak hiçbir sembol ve veya oluşum yoktur
*************
Bir (1) sayısının anlamsal karşılığı olan vahdet ve tek ifadeleri birliğin ve gücün de temsiliyetlerini üzerlerine almışlardır. Büyüklerimizden dinlediğimiz masallardan birinde anlatılan olay konunun idrakinde önemli yer teşkil edebilir.
Ölüm döşeğinde olan baba oğullarına bütünden ayrılmış bir küçük dal getirmelerini söyler. Dal geldiğinde onu kırmalarını ve sonucu gözlemlemelerini ister. Yapılan bu tavsiye babanın oğullarına vasiyetidir. Oğullar babanın söylediklerini yapar. Baba şimdide bütünden doğmuş yani onun parçası olan 15-20 dal parçasını bir araya getirmelerini ve tekrar kırmalarını söyler. Oğullar dal parçalarını bir araya getirip bütünleştirdiklerinde onu kırmayı başaramazlar.
Ezber kültürünü zihnimize boca eden eğitim sisteminin her evresinde olduğu gibi “yukarıda anlatılmak istenen asıl mesele nedir?” gibi bir soru sorarak , salakça ve basitçe bir şey yapmayı düşünmüyorum. Bizi bu kadar basitçe düşünmeye zorlayanlar utansın ne diyelim.
*************
İslam toplumunun ilk dönemlerinde bireyselliğinden kurtularak bütüne yani İslam’a akan Müslümanların kaybetmediklerini devamlı surette kazandıklarını görüyoruz.(çıkıp ta Uhud da kaybettik dersen olmadı bu iş, Uhud da itaatin önemini tekrar idraki kazandık.) Başarıya giden yolun bir (1) den geçtiğini idrak etmede geç kalmamak onları ebedi azap yurdundan tezce kurtarmış. Bir ALLAH (az.c) , bir KİTAB ,bir PEYGAMBER(sav) , bir CEMAAT VE ve sair. Zira 2 (yazıyla: iki) onlar için olduğu gibi bizim içinde içinden çıkılmaz bir bunalımdır.Olaya mütefekkiri bir boyut kazandırırsak (felsefi değil) varoluşun kaynağının tekliği ( lailaheillallah) ondan gelen ve varlık aleminin bireyi olan madde ve madde ötesi her şeyin tekliğini getirir. Bu kapsamda çeşitlilik arz ediyormuş gibi görünen her şeyin özünde onun aslında tek olduğunu belirten bir işaret bulunmaktadır. Bütün balıklar pulludur ve bir bütün olarak bakıldığında aynı gibi gözükür ; fakat tekil olarak incelendiğinde aslında hepsinin birbirinden farklı olarak teki teşkil ettiği görülür. Pul sayısı, yüzgeç boyutu vb.gibi. insanların tekliği ise barındırdıkları parmak izlerinde saklıdır. İbret olsun diye yaratılan ikiz insanlarda bile parmak izleri farklıdır. Belirtilen örnekler maddesel anlamı ifade eder.madde ötesi alemde ise ruhların farklı oluşunu bilmemek için kör olmak lazım gelir. Zira ruh kendisini taşıyan bedene kimliğini sirayet ettirerek farklılığını ortaya koyar. Melekleri görme imkanımız olmadığından dolayı tam bir analiz yapamamakla birlikte var olan kaynaklarda belirtilen Mirac’a çıkış sahnesinde Peygamber Efendimizin (sav) gördüklerini bize iletmesi beynimizde tam olan bir şekil oluşturmasa da yap boz parçacıklarının görünümü onlarında farklı olduğunu ortaya koymaktadır.örneğin : “ Ya Rabbi ! Cebraile altı yüz bin kanat verdin” ve “ taht üzerine oturmuş meleğin başından ayağına kadar gözleri var”(sevgili peygamberim)kelimelerinde geçen melekler Cebrail ve Azraildir. Ve görüldüğü üzere onlarda öz itibari ile birbirinden farklıdır. Buradan çıkan sonuç materyalist ve metafiziksel açıdan bakıldığında maddenin ve madde ötesinin özünün tek olduğu ikinin parçalanma ve yok oluş getirdiğidir. Mantıktaki yaklaşımla :İslamız ,o zaman bir(1) iz , bir(1) isek bütünüz; iki olursak parçalanırız, parçalanırsak yok oluruz.
**********
Kavramların beşeri zihniyete göre tanımlanması yanında sapma açısını da getirir bir anlamda. Örneğin beşer zihniyetine göre akıllı insan : evde 5-10 diploması olan 2-3 dil bilen bilmem kaç milyar lira küresel put kazanan ütülenmiş insan modelidir. Kitab’ın ayet penceresinden bakmakla yükümlü olan Müslüman zihniyetin tanım sözlüğünde ise bildirildiği üzere akıllı insan = iman etmiş insandır. Nitekim Bakara suresi 13. ayet-i kerime bize akıllı insanın tanımını yapmaktadır. : “ yine bunlara “insanların iman ettiği gibi iman edin” denildiği zaman “biz o beyinsizlerin iman ettikleri gibi mi iman edelim?” derler. Doğrusu beyinsizler kendileridir fakat bilmezler.
Yine kavramlar sözlüğümüzdeki bir başka ifade başarı kelimesidir. Beşeri zihniyete göre başarı yukarıda beşer zihniyeti ile tarif edilen akıllılığın bir sonuçu olarak elde edilen kazançtır. KİTAB’IN penceresinden bakıp görülen tanım ise: “ işte bunlar ALLAH’ ın kurallarıdır. Kim ALLAH’a ve Peygamberine uyarsa onu içinden ırmakların aktığı,sonsuza dek kalacakları cennetlere koyar. İşte büyük (asıl) başarı budur.” Nisa:13
Ben Müslümanım diyen her insanın yukarıdaki ayetlere iman etmesi gerekmektedir. Zira yine Kitab da belirtildiği üzere bir ayetin inkarı tüm kitabın inkarına tekabul etmiş gibidir.
Bir ayeti idrak emek bu kadar zor mu?!
Tanımların sıralanması babında son kertede kardeşlik kavaramı var. Elimde bulunan Türkçe sözlükte geçen ifade şu: “aynı anne ve babadan doğan çocukların birbirine karşı durumları.” Burada ifade edilen kardeşlik kavramı tam manada bir yüzük kardeşliği olarak karşımıza çıkar. Yani evliliğin bir meyvesi olan çocukların birbirine karşı hukuksal durumu.
Diğer tarafta ise evliliğin olmadığı ama lakayıt bir sekil de şimdilerde yüzük kardeşliğine dönen ve tam anlamı ile idrak edemediğimiz bir Kitabi kardeş tanımı var: MÜMİNLER ANCAK KARDEŞTİRLER.(HUCARAT:10). Ne aynı ana babadan doğması nede birbirine karşı hukuksal durumunun derecelendirilerek ölçüldüğü bir tanımsal kardeşlik bu. Arap ,Türk ,Kürt , Laz ,Çerkez Boşnak çeçen İslam’ı seçerlerse Yunan, Rum, Ermeni vb .ortak payda İslam .yani Teklik. Yani bir(1)lik. Yani vahdet. Küresel put paranın dini değerler üstünde tutulduğu bu anlamsız çağda bu tek ayeti idrak inanın yeniden dirilişin başlangıcı olacaktır. Kombine şempanze olarak adlandırabileceğimiz bush sülalesinin simdiler de öncülük ettiği kardeşi kardeşe kırdırma fitnesi(birligin bozulması:1’in parcalara ayrılması) ve beynimize giydirilen bu kabil’i zihniyet kendileri ile beraber üzerimizde defolup gidecektir. Yeniden fetih atağına geçmek için birliğin sağlanması ve gönüllerin feth edilmesi gerekmekte.Birliğin sağlanmasının önemi tarih kitaplarında yer alıyor. İbret almaz mıyız. İste İmameddin Zengi ,oğlu Nureddin Zengi, Selahaddin Eyyubi sonra Selçuklu sonra Osman oğulları. Bunlar parcadan yola çıkan bütünü temsil edip tek gayesi bütüne ulaşmak olan ve ihtişamı yanında barındıran örnekler.Ümmet –i Muhammet kardeşliğine kefen giydirmek isteyen batıl patentli seküler Frenk medeniyeti inanın birliğin karşısında tutunamayıp mağralarına çekileceklerdir.
“Süper güç abd alaska yüzünden kanada ile birleşmeyi elzem kabul ediyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan Almanya ,geleceğini teminat altına almak için Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri ile birleşmeye çalışıyor. Afrikanın en zengin ülkesi güney Afrika cumhuriyeti, Afrika birliğinin bayraktarlığını yapıyor.birlik birlik birlik. Akıllı olan komsuları ile birleşerek güçlenmeye,gücünü pekiştirmeye gücünü arttırmaya çalışıyor. Aklını peynir ekmekle yiyenler ise komşularının yüzüne bile bakmadıkları gibi aynı evi paylaştıkları insanlara bile surat asıyorlar; yuvalarını dağıtmaya , evlerini ayırmaya çalışıyorlar; güçlerini bölüyorlar zaafa düşüyorlar. Afrika da , Avrupa da, kuzey ve güney Amerika da birlik rüzgarları , Ortadoğu da ayrılık rüzgarları esiyor.etnik milliyetçilik virüsü iştimai bünyemizi mahvu perişan ediyor.70 milyonluk kocaman Türkiye , 1000 yıllık devlet geleneğine rağmen uluslar arası sistemin bir acentası olmakta kurtulamazken birileri anglo amerikan ve israil’in kucağında kurulacak beş – on milyon nufuslu mezhep ve ırk devletleri ile bagımsızlığa kavuşabileceğini zannediyor. Başka birileri de bu dalgayı “kodum mu oturttururum” edasıyla kırabileceğini zannediyor. O edayla kırılmaz o dalga. Bu saatten sonra “ulus devlet” çerçevesi dahilinde söylenecek kardeşlik türküleriyle de kırılmaz. Gerek Türkiyenin , ve gerekse Irak’ın, Suriye’nin . İran’ın etnik bölünme potansiyeli ancak İslam birliği fomülü ile yok edilebilir.
Ülkeleri birleştirmek yetmez, sovenizmin her türünden uzak durulması gerektiği fikrinde de birleşmeli. Türk Arap veya Fars şovenistliği yaparak Kürt şoveniztliğini yargılayamazsınız. Sünni şovenistliği yaparak Şii şovenizmini , Şii şovenistliği yaparak Sünni şovenizmni yargılayamazsınız. Ve bir yandan ulus devleti kutsarken, öbür yandan ben bir ulusum ;öyleyse ayrı bir devletim olmalı diyenleri kınayamazsınız..
Tarihe bakın ; bölük pörçük Ortadoğu’nun haçlılar tarafından nasıl ezilip geçildiğine bakın; sonra Nureddin Zenginin yükselttiği bayrak altında birleşen Ortadoğu nun haçlıları nasıl defettiğine bakın ; bakın ve görün. Kurtuluş ortak bir bayrak altında birleşmektir. Birleşmezsek bu çoğrafyaya bayrak yetiştiremeyeceğiz.” (Hakan Albayrak:Türkiye Suriye birliği ;s:15-16)
Hakan Albayrak’ı ilk gördüğümde kemiklerimi kıracak samimiyette bir sarılma ile karşılaşmıştım. Ne yalan söyleyeyim başkada kimse sarılmadı öyle samimiyet dercesinde.
Fazla söz edip boşa harcamayalım nefesimizi. Ödev olarak yukarıdaki ayeti beyaz kağıt üzerine 100 kez yazıp idrak için çaba sarf etmeyi öğretselerdi mini mini birlerde ; ne ırakta çami cinayeti ne yemende Müslümanlar arası çatışma nede Kudüs’ün gözlerinde yaş olacaktı. Allahtan hiçbir şey için ğeç değil. Hülasa –i kelam YA BİR(1)İZ YA HİÇ. VE MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR KARDEŞ KALACAK inşaALLAH.
Hani milletin İslam idi? Kavmiyet ne?
Sarılıp sımsıkı dursaydınya o milliyetine
“Arnavutluk” ne demek? Var mı şeriatta yeri?
Küfr olur başka değil ,kavmini sürmek ileri!
Arap’ın Türk’e ,Laz’ın Çerkez’e, yahud Kürd’e;
Acem’in Çinliye ruçhanımı varmış? Nerede?
Müslümanlıkta “anasır” mı olurmuş? Ne gezer
Fikr-i kavmiyeti telin ediyor peygamber.
M.Akif Ersoy: Safahat
Saygı ve hürmetlerimle