Biodizel Macerası ve Pakdemirli
Aralık ayının son gününe kadar havalar nasıl da iyiydi. İzmir’de yaşamanın doyumsuz keyfi... E tabii bir yere kadar. Üç gündür donuyoruz. İşi dışarıda, sokakta olanların Allah yardımcısı olsun. Gerçi şu sıralar sıcak ortamlarda kalanların da akibetleri meçhul.
Rusya önceki yıllarda doğalgaz üstünlüğünü hatırlatmak için bir bahane bulur, muslukları arada kısar gözdağı verirdi. Şimdi onca olanın ardından Putin vanaların üzerinde pusuya yatmış kurt gibi. Türkiye’yi oyun tahtasına koydu bir kere.
KAÇIRILAN FIRSAT
Enteresan ülke Türkiye. Enerjide başta Rusya olmak üzere yüzde 70 oranında dışa bağımlı olmasına karşın yerli enerjide arayışları ‘lütfederek’ başladı. Yenilenebilir enerji uzun yıllar ithalat lobilerinin basıkısı altında kaldı. Nihayet son 10 yılda ciddi adımlar atılabildi. Hidro elektrik santraller, rüzgar enerjisinde yol alındı, güneş ve jeotermal de ise hala sınıfta bekliyoruz!
Ve... Bir şans daha olabilirdi. Biyodizel ilgisi bir rüya gibi başladı, kabusa dönmesi uzun sürmedi. Oysa kurulan tesisler bugünlerde üretime geçeceğine göre, enerji ithalatında hatrısayılır bir yükten kurtulabilirdik. Biyodizel macerasını, önceki gün yitirdiğimiz Türk siyasetine damga vuran bir İzmirli, Ekrem Pakdemir’liyle anımsadım.
ÇOK ÇABALADI
Eski Maliye ve Devlet Bakanlarından Pakdemirli’yi, Türkiye’nin en büyük kapasiteli biyodizel fabrikalarından biri olarak Bandırma’da ortaklarıyla kurduğu Çevresel Kimya A.Ş’de ziyaret etmiştim. Bitkisel yağlardan (kanola, ayçiçek, soya, aspir vs.) ortaya çıkan yakıt olarak biyodizel, o yıllarda mucizevi şekilde hayatımıza giriyordu.
Pakdemirli 14 milyon dolarlık yatırımı gezdirirken hayli heyecanlıydı. 75 bin ton kapasiteli biyodizel fabrikasının talebe yetişemeyeceğine inanıyordu. Avrupa’ya ihracat hedeflerken, sözleşmeli çiftçilerle kanola üretimini 500 bin dekara çıkaracaklarından söz etti. Kendisine şöyle bir soru sormuştum; “Siz Maliye Bakanlığı yaptınız. Bu kadar tesis biraz erken kurulmadı mı, hala nasıl bir teşvik verileceği net değil?”
Yanıtını unutmuyorum, yaptığımız röportajda da yer aldı.
“Bu ülkenin kendi kaynaklarını içeride tutan her yatırım vatanın öz malıdır. Merak etmeyin günlük politikalarla yaklaşılamaz.”
Vallahi tam da öyle oldu. En büyük gelirini akaryakıta koyduğu vergiden tahsil eden Hükümet, 5-6 yıl dişini sıkarak, ülkenin kendi yakıtını üreteceği bir döngüyü göze alamadı. Brezilya başta, birçok ülke yakıt ihtiyacının neredeyse tümünü biyodizelle karşılarken, Türkiye’de iktidarlar enerji ithalatına darbe vuracak bir girişimi, kendi düzenleri bozulmasın diye ilerletmedi.
Pakdemirli Hoca ile birlikte 47 firma üretimi durdurdu. Birçok İzmirli Ekrem Pakdemirli’yi yakın tanır; kimi siyasetçiliğini, kimi efendi kişiliğini ya da muhafazakarlığını anlatır. Bense yalnızca biyodizel macerası ile tanıdım. Enteresandır; bu az zaman dahi, yıllarca yabancısı olmadığı bir siyasetin onu nasıl hayalkırıklığına uğrattığına ve büyük maddi zarar verdiğine tanık olmama yetti. Ne diyelim; huzur içinde uyusun.