content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

24 Ağu

Bilinçaltımı Formatlayan Ölüm!..

Değerli okurlarım! Ekmel Ali OKUR, soyadı ve adı gibi mükemmel bir adam. Bana göre, yazmış olduğu romanlarıyla milyonların gönüllerinde taht kuran bir Adanalı.

Kendi ifadesiyle 1950’li yılların ortalarında Toros Dağlarının doruklarında, bir kuşluk vakti, toprak damlı, çamur-taş örgülü, bir odalı, bir köy evinde dünyaya geldi.

Bir bilge,

Bir feylesof,

Bir baba,

Bir fikir emekçisi,

Bir kalem ustası ve

Bir yazar O!

Baba, Atcambazı tecrübeli bir adam,  eşi RUKİYE’yi de ikna ederek, Kahramanımız Ekmel Ali OKUR yedi yaşlarına gelip dayandığında, bir seher vaktinde tan aydınlığında ekmek uğruna, pılıyı pırtıyı yükleyerek horantasını da yanına alıp, mordağların doruklarından, Çukurovanın bereketli topraklarına göç ettiler.

 

Yedi kardeş hep birlikte Adananın sarı sıcağında pamuk topladılar.

“Boynun yardım kazmayınan belinen” dediği gibi koca Veysel’in ot dövdüler, simit sattılar, pamuk topladılar.. 

Birlik, dirlik içinde didindiler diş-tırnak aynı kapta yediler aynı yatakta yattılar yıllarca…

Sonra evlendiler ve çoluk-cocuğa karıştılar.

Her biri bir baba oldu. Heyhat ki, Ekmel Ali OKUR’un dışında hiç kimse ne baba nede ana ile gereği gibi ilgilenmedi, ilgilenmediler!..

Baba yılar önce kavuşmuştu hakkın rahmetine..

Kendi yavrularını başlarına taç yaparken; kendilerini yediren, içiren, besleyip büyümeleri için yaşamını feda eden biricik ANA’larını unuttular.

 

Görmediler, göremediler…

Yazmış olduğu kitaplarıyla dünya insanlık ailesinin yüreklerine çıngı düşüren hayata dair soru sorduran Ekmel Ali OKUR kabil zihniyetli bu insanları genelde, daha özelde de kardeşlerini gece gündüz demeden uyardı, ikaz etti

Heyhat!

Bu onların öfkesini, isyanını ve uzaklaşmalarını artırdıkça artırdı.

Ve sonunda Torosların Sultanı Rukiye OKUR Hanımefendi, oğlunun ifadesiyle har canlı gibi hakka yürüdü. Ecel şerbetini içti.

 

Allah gani gani rahmet eylesin!

Buraya kadar her şey normal bana göre anormal olan;

Rahmetli babamın ölüm gününde cenazesine katılan 10 arkadaşımdan birisi olan ve dahi “Atatürk’ten Özür Diliyorum” adındaki eserle beni edebiyat dünyasının bilgi mozaiğine armağan eden, 35 yıllık arkadaşım Yazar Ekmel Ali OKUR; hangi yoğun duygular içinde beni bu cenazeye çağırmadı, çağırmadı bilmiyorum!..

Bilinçaltımı formatlayan bu ölümü asla ve kat-a unutmayacağım!..

Newyork’tan gelen bir başsağlığı mesajıyla noktalayalım.

“Sevgili hocam, ‘Hepimiz ölmeye doğarız.’ Bunu ilk senin bir romanında okudum ve o söz beni paramparça etti o zamanlar.

 

Ölmeye doğmak bir insanın yapabileceği en büyük cesaret gösterisi olmalı.

Bunu layıkınca yerine getirmiş, Ekmel Ali Okur adında bir söz ustasını yetiştirmiş, hayatı korkularının eşiğinde ama yaşamanın cesaretinde demlendirmiş sevgili validenin vefatını duyduğumda kulağımda yine senin o cümlen çınladı:

 

Hepimiz ölmeye doğarız!

Sevgili validene hayatın ve ölümün tek sahibi güzel Yaratıcıdan sonsuz merhamet dilerken sana ve güzel ailene içten sabır dileklerimi gönderiyorum.

 

Rahmet ve mağfiretle...”

Yaklaşık 10 küsur gün önce hakka yürüyen ve cenazesine katılamadığım değerli dostumun annesine bende tanrıdan rahmet ve mağfiret kalan hısım ve akrabalarına ve dahi sevenlerine sabır ve metanet diliyorum.

Yolun açık melekler yoldaşın, Allah yar ve yardımcın olsun Rukiye ANA..

yukselmertoglu@hotmail.com

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank