content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Ağu

Bilim ve Sanatın Önünü Tıkayan Kirlenmiş Anlayış

Bilim ve sanat, insanın insan olma özünü en yatkın biçimde yansıtan değerlerdir. Bilim insanının bu ütopyayı kendi hayatında bu güne yaşamaya başlamasının yeğane yolu, gözlerini dünyaya kapatmak, çağdaş değişimsel anlayışının önünün tıkanması değil, bu ütopyanın gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır. En seçkin bilim yuvalarından biri olan ODTÜ’nün, ve diğer tüm bilim kurumlarının üniversitelerin asil görevi budur. Bilimi ve sanatı aynı değerde tüm dünya ile buluşturmak. Bilim ve sanatın bir ülkede saygı görmesi, sanata can veren sanatçının saygınlık kazanması demek, o ülkenin tüm çağdaş değerlerinin aynı biçimde Batı ile saygınlık noktasında kalması buluşması anlamına gelmektedir.

SANATA DIŞARDAN BAKMAK…

Türkiye’de sanat ve sanatçı ne yazıkki hala kendi kaderiyle yaşama ayakta kalma savaşı veriyor, tüm hükümetler, bu güne kadar sanat ve sanatçıya saygı noktasında anlayıştan çok uzakta kalıyor. Bilim ve sanat toplumların çağdaşlaşması, eğitimsellikleri noktasında ne kadar önemliyse, birileri ne dense toplumun aydınlanmasını gerçeklerle buluşmasınıda istemiyor bana kalırsa.” Sorgulayamayan insan cahil, sorgulatmayan insanda zalimdir ”İşte Türkiye de yaşanan gerçeğin adı budur.Bilim, sanat, edebiyat tüm bu değerlerin bir arada olmasını istemeyenlerin, bu ülkede görmek istedikleri tablo bu değilmi?Türkiye’de bugün sanata dışardan bakan Batı bunu görüyor.

Batı ile Türk edebiyatı neden buluşamıyor dediğimizde çok yönlü gerçeklerin tıkandığını görmek mümkün. Batı’dan hızla uzaklaştırılan bir Türkiye. Sanata ucube diyen diyen bir anlayışa kim dur dedi, sadece cılız birkaç sesten başka gelen tepki varmıydı, vardı ama var olanda korkudan sesini çıkaramadı. Sanattan, bilimden, edebiyattan, çağdaşlık

tan, Atatürk ve devrimlerinden, cumhuriyetten ,tüm özde dolaysız bir demokrasiden, nefret eden bir anlayışa mahkum edilmiş bu değerlerin toplumla buluşması, bundan sonrada mümkün değil bana göre. Sanatçıya karşı kin ve öfke duymak demokrasinin içinde yer almaz, sanatçı kendi toplumuna karşı saygılıdır sevgiyi verir, Gezi olaylarında kendi anlayışı içinde orada demokratik  tepkilerini göstermeye çalışanlara destek vermek için gelen sanatçılara öfke kusmak, yakışık olmayan bir davranıştır.

Ben sana senin anlayışına Biat etmiyorsam, beni hedef göstermen değil, beni kazanman gerekmez mi? faşizmin adını sokakta demokratik haklarını savunmak için yürüyen halkına saldırmak olarak koymuşsanız, işte bunun adı Otoriter sivil bir devrimin adı Diktatörlük değilmi dir?.

TOPLUM HALA NARKOZUN ETKİSİNDE… 

Türk toplumu hala kendisine verilen narkozun etkisinde, neyi neden, kimi neden alkışladığının bile farkında değil, onların tek bir bildikleri var, hayatta kalmak yaşamak karınlarını doyurmak. Bilim, sanat çağdaşlık ,edebiyat ,Atatürk değişim vs, bu değerlerin zaten dışında kalmışlar güdülmüş koyun misali, şimdi Türkiye’nin geleceğine bu narkozlanmış halk karar veriyor,Başbakanın benim milletim dediği yüzde elli bu olsa gerek.

Eğerki bir ülkede yüzde elli toplum hala neden uyutulduğununun farkında değilse ,o ülkede artık istikrarı aydınlığı, sanatı, bilimi görmek mümkün değil. meydanlara zorla toplatılan halka milli iradeye saygı adıyla yapılan anlamsız toplantılar, iki ayrı toplum yaratmanın ve bu iki toplumu biraraya getirp çatıştırmanın ne kadar tehlileli olduğunu bilmemek işte korkularım burada, bilgiye beceriye akıl ve bilime olan eksikliğimizin verdiği cesaret bana göre felaketin habercisi değilmidir? Tiyatro,bale,opera  ve sinema salonlarına saldırı,ve 740 kişilik salonu olan Ankara Leyla Gencer sahnesi talan edilecek olan bir diğer sanat yuvası.Emek sineması tüm tepkilere rağmen yerle bir edildi, demokratik haklarının verdiği dayanışmadan bile nefret eden rahatsız olan bir anlayışa hiç bir şey etki etmiyor. Şimdi sırada Aatatürk Kültür Merkezi var.

Bağnazlık ve gözü dönmüşlüğün adı gericiliğin özüdür, işte yaşananlar bunun adıdır. Bugün Türkiye’yi yönetenlerin tüm özgür olma istekleriyle demokratik hak eylemlerine karşı aldıkları tavır kabul edilir gibi değil.Hoş görü ve sağduyulu olmak, barışcıl olmak ,hükümetin yapacağı davranış olurken, kendi vatandaşına acımasızca saldıran bir anlayıştan başka beklenen ne olabilirki. Başbakanın bu süreçte sergilediği davranıştan dehşete düştüğümü söylemeliyim.

Sanatçılara karşı sınırsızca saldıran hakaret eden nefret söylemleri bir yazan adam olarak beni üzdü. Demokrasinin asıl adını yansıtan bilim ve sanat bu ülkede artık yok demektir.kendi siyasal geleceklerini düşünen bir anlayışın ortaya çıkardığı bir ileri demokrasi, ne olduğu belli olmayan hiç bir çağdaş değerim bilim ve sanatın edebiyatın içinde yer almadığı demokrasi, ama benim istediğim sözde değil özde dolaysız bir demokrasi, kendi ulusuna karşı diktatör olma heveslerinin sergilenmesi değil, barışcıl sevgi toplumu olmanın bir yaşanmışlığı. Felakete sürüklenen bir ülke değil Atatürk devrimlerine bağlı bir Türkiye.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank