Bilim Adamı Kime Denir?
Bana göre bir tıp fakültesinde üç farklı grupta öğretim üyesi olmalıdır:
BİR: Esas olarak eğitime katılanlar: Bilim öğretenler veya hocalar
İKİ: Esas olarak sağlık hizmeti verenler: Bilimi uygulayanlar veya hekimler
ÜÇ: Esas olarak bilimsel araştırma yapanlar: Bilim üretenler veya bilim adamları
Bunların çalışma sahaları elbette ortaktır ve sınırları tabii ki kesin olarak ayrılamaz ama temel görevleri birbirinden “tamamen” farklıdır.
Bu üç farklı işi yapanların birbirlerine karşı bir üstünlüğü ve zayıflığı gibi bir şey de söz konusu değildir. Bunlar bir bütünün parçalarıdır; biri olmadığında öteki bir işe yaramaz.
Yani, bilimsel araştırma yapan daha üstün, sağlık hizmeti veren veya eğitimci daha değersizdir şeklinde bir yorum yanlış olur. Her üçü de birbirinden ayrı ve her üçü de çok önemli ve “mukaddes” vazifelerdir.
Ben üniversitelerdeki “öğretim üyeleri bilim adamı değildir” derken -onların iddialrının aksine- hiçbir şekilde hakaret etmiş veya onları aşağılaşmış olmuyorum. Hatta aksine bir hasta için bilimi uygulayanların çok daha önemli olduğunu birçok yazımda belirttim. Benim yaptığım bir “görev ayırımıdır”; o kadar.
Bilimi öğretmek veya bilimi uygulamak bilim adamlığı değildir. Sadece bilim üretenlere bilim adamı denmelidir.
Ben “bilim adamı olmadığımı” bildiren de pek çok yazı kaleme aldım; üniversitede sadece bilim uygulamaları (hasta bakımı) ve eğitime (bilim öğretimi) katıldım. Bunun için bana bilim adamı denmesini gerçek bilim adamlarına saygısızlık olarak görürüm.
Benim düşünceme göre iyi bir eğitici ve iyi bir hekim olmak için bilimsel yayın da yapılabilir ancak bu hiçbir şekilde şart değildir. Hatta tam aksine bu üçünü birden yaptıklarını iddia edenler aslında bu üç işi de layıkıyla yapmıyorlar demektir. Asıl acı olan da bu durumun farkında dahi olmamalarıdır.
Profesörlük bilim adamı unvanı değildir; bu öğretim üyeliğinde bir kademedir.