Bilgisizlik Çukurundan Gelen İnlemeler!
Doğruluğun hassasiyetiyle yaşamayı unutalı, bir kelimede insani eşrefi bitirdi, alemi seyrin seyre doymayan gözleri. Masallara dayalı hayali sürüncemelerin yaşandığı bir kısırdöngü, hayatın itirafını bir kalemde aldı, götürdü yüreklerden.
İşlediği sanılan hakikat çarklarının; zaman içerisinde aşınmasıyla birlikte, insanın da haleti ruhiyesi, bozulma göstermeye başladı. Hayali olan soyut somuta yaklaşan batini bir gölgenin, yansımasıyla sendelemeye başladı, olduğu yerde. Bilinen tüm kavramlar ve öğrendiğimiz her şey akıl almaz bir şekilde, dejenerist yani yoz asıllı felsefenin kurduğu, tuzağa düşmekten kurtulamadı.
”Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur. “ Socrates
Anlamayan bir toplumun; bilmediği bildiğini sandığı ve bu sanıların gerçek olmadığını öğrenmesi, bir toplumun en acı gerçeği olsa gerek, demeye çalışıyor düşünür. İşte öyle bir süreç ki yaşadığı bu milletin, geçmişinin varlığını bilgisizlikle kapamaya alışarak, yaşamaya çalışma gafleti içinde, düşe kalka yürümeyi alışkanlık haline getirmek ve ahlanarak edebiyatı. İnandığı her şeyi bir anda, başka bir aklın çukuruna düşürüp kendini kaybetmek.
"Nedametler sardı düşlerimi
İmani niyetlerin amale yaklaşan ten kokusunda.
Ansızlıkla tur atılan saniyeler de,
Ram olmalı düşünceler
Ayak sürümelerinde ki halsizliği
Ay ışığı raksında bırakarak yol oldu yürekler
"Faydasız ilimden Allah'a sığınırız.” Hadis-i Şerif
Elindekini akıllı kullanamayan ve kalbindekini bedeni aleme sığınacağı ilim durağının kapısına yaslanması gerektiğini yeni akletti. Kaybettiklerinin hakikatin sekenelerinde ki şiarı mahrumiyetin, istikrarında neylemek adına, duaların avuçlara sığdırılamayan durağında buldu.
”İlim servetten daha kıymetlidir Çünkü, serveti sen korursun, halbu ki ilim seni korur.” Hz Ali
Dua; aklı kalbe bağlayan ilimdir. Kalp; insanın en büyük serveti izanı, aklı servetin bekçisidir. İlimsizlik; çaresizlikleri derinleştirir ve yukarı da bahsettiğimiz gibi, elindekini kaybetmesine neden olur. Bir toplumu ancak ve ancak geçmişinden geleceğine yansıyan bilgi bütünlüğü korur. Tabi o toplumun sınırları içerisinde yaşayan bireyler de, kendilerine bilgiden bir kıyafet giyerlerse ve giydirebilirlerse.
”Gümüş rengine bürünen mat kelimeler/ Fütursuzca dengesiz ağlayışların izinde yalana dolanmışçasına/ Hastalıklı bakışların ardına gizlenerek/ haram ve ziyan çelişkilere gebe suskunluklar” AYSUN GÜL
14 Asır önce karanlığın, zulmün, bilgisizliğin ve her türlü insanlık dışı uygulamanın kol gezdiği bir dönemde, daha ilk emir, ilk vahiy olarak İslam dini “Yaratan Rabbinin adıyla oku” diyerek ortaya çıkmış ve okuma işlemini de kadın, erkek herkese farz kılmıştır, ayrım gözetmeksizin. Cahilliği sevmeyen bir dine inanlar olarak, Peygamber’e yıllar önce verilen ahde vefa sözüyle, toparlanmalı ve okumaya başlamalıyız. Okumayı kendimize şiar edinmeliyiz.
Hz. Peygamberin “İlim talep etmek tüm Müslümanların üzerine farzdır ” İfadesi, ve Kuran’ı Kerim’de “Deki; hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(3) ayeti kerimesi, şu ana kadar anlatmaya çalıştığım ilmin ve ilmin getirdiği bilginin ne kadar değerli olduğunu, gözler önüne sermektedir. Alemlerin Rabbi kullarına okuyun ve öğrenin ve uygulayın emrini; Kuran’ın ışığında, Peygamberinin önderliğinde insanoğluna duyuruyor ve emrediyor.
Kur'an onun hükümlerini yerine getirilmesi gerektiğini bildiriyorsa, muttakilere düşen de cahilliğin kalemini kırıp, feraset tacını kalbine ve aklına giydirmektir.
”Gaflettir kalpleri adam saydıran
zaman geçtikçe hayatları kaydıran
ilmin geçtiği karanlıklardan
aydınlığın üstüne karanlığı yağdıran” AYSUN GÜL
Kuran’ın sürekli olarak insanı araştırmaya yönlendirmesi, geçmişten ders almasını için vurguladığı asırlar öncesi vakaların ayetlerde yer alması, cahillik ve gaflet içinde insan oğlunun kalmasıyla bütünleşmektedir. Rabbim yoluna kendini adayan, cesaretin ve ilmin sahabesi Hz.Ali’nin sözlerini de yazmadan geçemeceğim. Ne diyordu büyük sahabe? “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum.” Nasıl bir yürek! Nasıl bir asalet ve bilgi açlığı ki, kim olursa olsun, ona getirilecek tek kelime karşısında, köle olmaya razı oluyor. Yokluğun ve teknolojinin olmadığı bir devirde bunun savaşını veriyor.
”Başımda bir sancıdır düşüncelerim
Kanıyor kalbimde tüm tümcelerim
Dinlemek keşkelere gizlenmiş yara
"İnsan bilginin kaynağıdır. İlim bilemeyen kendini ve insanlığını bilemez vesselam.” AYSUN GÜL
Hz. Ali’nin bir sözüyle kalemimden gelen sese şimdilik sus demek istiyorum.
”Bilgiyle dirilenler ölmez.” (Hz. Ali)
SELAM VE DUA İLE
Öncelikle tebriklerimi sunarım!
Şiirsel bir üslupla,deneme mantığıyla fakat makale vari güzel ve faydalı bilgileri içeren başarılı yazı,
Parağrafların arasına yerleştirilen şir örnekleri yazıyı akıcı ve ilgi çekici hale getirmiştir,
Yazar görüşlerini islami literatüre dayalı ve güncel hayattan örneklerle güzel bir şekilde okuyucuya ikram etmiştir,
Yazarın diğer yazıraını da aynı merak ve ilgiyle takip edeceğimizi bilirtir,
Selam ve saygılarımızı sunarız,
Tarık TORUN
Eylül 22nd, 2010 at 08:36Eğitimci-Yazar,Şair
MEB-EARGED/ANKARA
Merhabalar Tarık Bey, sizin gibi üslubuyla şiirlerine kalemini vuran bir eğitimciden böyle sözleri duymaktan onur duydum.
Eylül 22nd, 2010 at 09:44selam ve dua ile
İlk öncelikle tebrik ederim
yine çok anlamlı bir yazı ,bir değil birkaç kez
okudum ve paylaştım emeğinize kaleminize sağlık
aysun hnm ....
Eylül 22nd, 2010 at 11:38Edebiyatla dinin, felsefeyle akaidin ahenkle raksettiği bir eser olmuş. Beynine sağlık sevgili Aysun.
Ayrıca Tarık Bey'e tamamen katılıyorum. Tarık Bey sizi de aramızda görmek istiyorum.
Eylül 22nd, 2010 at 12:48Bize sinerji katmaya ne dersiniz?
Sevgilerimle.