content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
22 Eyl

Bilgisizlik Çukurundan Gelen İnlemeler!

Doğruluğun hassasiyetiyle yaşamayı unutalı, bir kelimede insani eşrefi bitirdi, alemi seyrin seyre doymayan gözleri. Masallara dayalı hayali  sürüncemelerin yaşandığı bir kısırdöngü, hayatın itirafını bir kalemde aldı, götürdü yüreklerden.

İşlediği sanılan hakikat çarklarının; zaman  içerisinde  aşınmasıyla birlikte, insanın da haleti ruhiyesi, bozulma göstermeye başladı. Hayali olan soyut somuta yaklaşan batini bir gölgenin, yansımasıyla sendelemeye başladı, olduğu yerde. Bilinen tüm kavramlar ve öğrendiğimiz her şey akıl almaz bir şekilde, dejenerist yani yoz asıllı felsefenin kurduğu, tuzağa düşmekten kurtulamadı.

”Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur. “ Socrates

Anlamayan bir toplumun; bilmediği bildiğini sandığı ve bu sanıların  gerçek olmadığını öğrenmesi,  bir toplumun en acı gerçeği  olsa gerek,  demeye çalışıyor  düşünür. İşte öyle bir süreç ki yaşadığı bu milletin, geçmişinin  varlığını bilgisizlikle kapamaya alışarak, yaşamaya çalışma gafleti içinde, düşe kalka yürümeyi alışkanlık haline getirmek ve ahlanarak edebiyatı. İnandığı  her şeyi  bir anda, başka bir aklın çukuruna düşürüp kendini kaybetmek.

"Nedametler sardı düşlerimi

İmani niyetlerin amale yaklaşan ten kokusunda.

Ansızlıkla tur atılan saniyeler de,

Ram olmalı düşünceler

Ayak sürümelerinde ki halsizliği

Ay ışığı raksında bırakarak yol oldu yürekler

Çakıl taşlarının takıntılarına.” AYSUN GÜL
Asılsızlık,  kişinin kimliğinden başlayıp çevresine de yayıldıkça, mutmain olma olasılığı ya ortadan kalkar yada kaybolmaya yüz tutar. Eğer ki elde kalan bakılacak bir yüz varsa! İlmin yerine konulan bilim çığlıklarının akordunun, kendi sesiyle boğulduğunu ve artçı sarsıntılar geçirdiği ortada. İlim olmadan bilimin olamayacağı bu kadar aşikarken, kafa karıştıran masallarla, ademoğlunu âdemlikten ademliğe (yokluğa) çıkarmaya çalışan bu zihniyetin, eli ayağı birbirine dolaştı artık.
Elinde olanı da yitirmemek için çabalarken, geçmişin izlerini de silerek, anlayışsızlık girdabına takıldığının farkındalığıyla,  uyanma planları yapmaya başladı. İnancın  aynası tar-umar olunca, imani inceliğin gözaltı morluklarına batan cam kırıklarını; battığı yerden çıkarken verdiği acının inlemelerine,  seyirci kalmaktan başka bir şey yapamaz hale geldi.

"Faydasız ilimden Allah'a sığınırız.”  Hadis-i Şerif

Elindekini akıllı kullanamayan ve kalbindekini  bedeni aleme sığınacağı ilim durağının kapısına yaslanması gerektiğini yeni akletti. Kaybettiklerinin hakikatin sekenelerinde ki şiarı mahrumiyetin, istikrarında neylemek adına, duaların avuçlara sığdırılamayan durağında buldu.

İlim servetten daha kıymetlidir Çünkü, serveti sen korursun, halbu ki ilim seni korur.”  Hz Ali

Dua;  aklı kalbe bağlayan ilimdir. Kalp; insanın en büyük serveti izanı, aklı servetin bekçisidir. İlimsizlik; çaresizlikleri derinleştirir ve yukarı da bahsettiğimiz gibi, elindekini kaybetmesine neden olur. Bir toplumu ancak  ve ancak geçmişinden geleceğine yansıyan bilgi bütünlüğü korur. Tabi o toplumun sınırları içerisinde yaşayan bireyler de, kendilerine bilgiden bir kıyafet giyerlerse ve giydirebilirlerse.

”Gümüş rengine bürünen mat kelimeler/ Fütursuzca dengesiz ağlayışların izinde yalana dolanmışçasına/ Hastalıklı bakışların ardına gizlenerek/ haram ve ziyan çelişkilere gebe suskunluklar” AYSUN GÜL

14 Asır önce karanlığın, zulmün, bilgisizliğin ve her türlü insanlık dışı uygulamanın kol gezdiği bir dönemde, daha ilk emir, ilk vahiy olarak İslam dini “Yaratan Rabbinin adıyla oku diyerek ortaya çıkmış ve okuma işlemini de kadın, erkek herkese farz kılmıştır, ayrım gözetmeksizin. Cahilliği sevmeyen bir dine inanlar olarak, Peygamber’e yıllar  önce  verilen ahde vefa sözüyle, toparlanmalı ve okumaya başlamalıyız. Okumayı kendimize şiar edinmeliyiz.

Hz. Peygamberin “İlim talep etmek tüm Müslümanların üzerine farzdır ” İfadesi, ve Kuran’ı Kerim’de “Deki; hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(3) ayeti kerimesi, şu ana kadar anlatmaya çalıştığım ilmin ve ilmin getirdiği bilginin ne kadar değerli olduğunu,  gözler önüne sermektedir. Alemlerin Rabbi kullarına okuyun ve öğrenin ve uygulayın emrini; Kuran’ın ışığında, Peygamberinin önderliğinde insanoğluna duyuruyor ve emrediyor.

Kur'an onun hükümlerini yerine getirilmesi gerektiğini bildiriyorsa, muttakilere düşen de cahilliğin kalemini kırıp, feraset tacını kalbine ve aklına giydirmektir.

”Gaflettir  kalpleri adam saydıran

zaman geçtikçe hayatları kaydıran

ilmin geçtiği karanlıklardan

aydınlığın üstüne karanlığı yağdıran” AYSUN GÜL

Kuran’ın sürekli olarak insanı araştırmaya yönlendirmesi, geçmişten ders almasını için vurguladığı asırlar öncesi vakaların  ayetlerde yer alması, cahillik  ve gaflet içinde insan oğlunun kalmasıyla bütünleşmektedir. Rabbim yoluna  kendini adayan, cesaretin ve ilmin sahabesi Hz.Ali’nin sözlerini de yazmadan geçemeceğim. Ne diyordu büyük sahabe? “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum.” Nasıl bir yürek! Nasıl bir asalet ve bilgi açlığı ki, kim olursa olsun, ona getirilecek tek kelime karşısında, köle olmaya razı oluyor. Yokluğun ve teknolojinin olmadığı bir devirde bunun savaşını veriyor.

”Başımda bir sancıdır düşüncelerim

Kanıyor kalbimde tüm tümcelerim

Dinlemek keşkelere gizlenmiş yara

Kırdığım, döktüğüm benim sözlerim.” AYSUN GÜL
Hadisi şeriflerin  Peygamber yaşayışı, Kuran’ın da insanda ki açılımı olduğunu düşünürsek yapmamız gerekenin  bu doğrulta olması gerektiğini de, idrak etmeliyiz. Yıllardır Lafonten masallarıyla, çürüttüğümüz beyinlerimizi ve gelecek nesillerimize hayrın gerçek ilimde olduğunu anlatma zamanı geldi de, geçiyor artık.
Bir işe başlarken planlar kurarız, onunla ilgili araştırmalar yaparız, tasarlarız,  istişarelerle işe başlarız. Bilgi de, alt yapısı olmazsa çöker. Ağaç yaşken eğilir sözüyle; anlatılmak isteneni bilerek, kendimize değer verdiğimizi, çocuklarımıza yapacaklarımızla ortaya koyabilmeliyiz. Gerçek bilgi, her baktığımız noktayı hürmetle anmaktan geçer.

"İnsan bilginin kaynağıdır. İlim bilemeyen kendini ve insanlığını bilemez vesselam.” AYSUN GÜL

Hz. Ali’nin bir sözüyle kalemimden gelen sese şimdilik sus demek istiyorum.

Bilgiyle dirilenler ölmez.” (Hz. Ali)

SELAM VE DUA İLE

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

4 Kere Cevaplanmış to “Bilgisizlik Çukurundan Gelen İnlemeler!”

  1. 1
    Tarık TORUN Says:

    Öncelikle tebriklerimi sunarım!

    Şiirsel bir üslupla,deneme mantığıyla fakat makale vari güzel ve faydalı bilgileri içeren başarılı yazı,
    Parağrafların arasına yerleştirilen şir örnekleri yazıyı akıcı ve ilgi çekici hale getirmiştir,

    Yazar görüşlerini islami literatüre dayalı ve güncel hayattan örneklerle güzel bir şekilde okuyucuya ikram etmiştir,

    Yazarın diğer yazıraını da aynı merak ve ilgiyle takip edeceğimizi bilirtir,
    Selam ve saygılarımızı sunarız,

    Tarık TORUN
    Eğitimci-Yazar,Şair
    MEB-EARGED/ANKARA

  2. 2
    Aysun gül Says:

    Merhabalar Tarık Bey, sizin gibi üslubuyla şiirlerine kalemini vuran bir eğitimciden böyle sözleri duymaktan onur duydum.
    selam ve dua ile

  3. 3
    beyza Says:

    İlk öncelikle tebrik ederim

    yine çok anlamlı bir yazı ,bir değil birkaç kez

    okudum ve paylaştım emeğinize kaleminize sağlık

    aysun hnm ....

  4. 4
    Dr. Ahmet FiDAN Says:

    Edebiyatla dinin, felsefeyle akaidin ahenkle raksettiği bir eser olmuş. Beynine sağlık sevgili Aysun.

    Ayrıca Tarık Bey'e tamamen katılıyorum. Tarık Bey sizi de aramızda görmek istiyorum.
    Bize sinerji katmaya ne dersiniz?
    Sevgilerimle.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank