Bildiğiniz AK Parti İşte
Bekir Bozdağ da dün kongrede AK Parti'nin halkın gözünde “Tayyibin partisi” olduğunu söyledi.
Son derece doğru ve işte bunun tezahürü.
Bir nineye “oyunu nereye verdin” diye soruyorlar. “Lambalıya” diye cevap veriyor. “Niye AK Parti'ye vermedin” dediklerinde sinirleniyor ve “niye başka partiye vereyim lambalı dururkene” deyince de ısrarla “Niye AK Parti'ye vermedin teyze” diyorlar.
Ardından yeni bir soru geliyor: “Oyunu AK Parti'ye mi verdin, başka bir partiye mi?.”
Cevap: “Ben lambalıya verdim oğlum, AK Parti'ye vermedim!” Konuşma şöyle sürüyor:
- Ben herkes lambalı derler atarlar ona verdim. AK Parti kim ki?
- AK Parti, Davutoğlu?
- Davutoğlu mu? Ben bilmem Davutoğlu'nu, lambalıya veririm reyimi…
- Lambalı kim, kim bakıyor lambalıya?
- Lambalı şu hep fakire-fukaraya her şeye lambalı bakıyor?
- Adı ne lambalının?
- Valla adını bilmiyorum, ne bileyim ben…”
- Bir dahakinde AK Parti'ye ver teyze. O daha iyi bakıyor…
- AK Parti, hele hele… Neye AK Parti'ye vereyim lambalı dururken?
- Lambalı da aynı AK Parti yani Tayyip Tayyip…
- Tayyip he…
- Teyze “Tayyip” denildiğinde olup bitenin farkına varıyor.
- Tayyip haa anaa Tayyip AK Partili mi, Amaninnn…
Ardından da müthiş bir keyif…
İşte sosyoloji bu! Siyaset hakkında hiçbir fikri olmadığı düşünülen yaşlı nenenin görüşü bu…
Muhalefetin ve AK Parti içindeki bazı çevrelerin göremediği şey tam da bu işte.
Vatandaşın derdi AK Parti değil. Vatandaş Recep Tayyip Erdoğan nerede ona bakıyor..
Bugün AK Parti ile Tayyip Erdoğan rakip olarak seçime girse, AK Parti yüzde bir bile alamazken, Erdoğan yüzde 50'den çok fazla oy alır.
Bu nedenle halk, Tayyip Erdoğan nerede ise, nerede duruyorsa ona bakıyor.
Partinin başına kim gelmiş, kim gitmiş önemli değil.
Nereye giderse gitsin hayatta olduğu müddetçe tabii lider Erdoğan!
Ahmet Davutoğlu genel başkandı gitti, Binali Yıldırım da genel başkan olacak.
Zira liderlik ile genel başkanlık aynı şey değil.
Arınç'ın, Çelik'in ve yoldan çıkmış olan benzerlerinin hepsinin göremediği şey tam da bu.
Taşıdıkları “ben”, güttükleri de “benlik davası!”
İki insan arasında ne kadar büyük bir uyum olursa olsun, mutlak fikir ayrılığı olur. Fikir ayrılığı olmazsa sorun var demektir. Ama herkes konumunu bilirse ve benlikten vazgeçer ve tevazu içinde olursa sorun çıkmaz.
Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye geri dönülmez bir yola girmiş durumda. Bu yol halkın gönlünde bahar havası estirip, gönüllerde çiçekler açtırmışken, içte ve dışta pek çok çevreyi rahatsız ediyor.
Bir devrin kapanıp, bir başka devrin açılması sancısız olmaz. Hele ki davanız Hakk davası ise, ħannasın üzerinize çullanmasından daha tabii bir durum yok.
Bu durumda önemli olan Hakk davada kenetlenmek, hiçbir ferdi atlamaksızın millet ve memleketin hukukunu korumak.
Lideri belli olan AK Parti'de genel başkanlığa, Ulaştırma Bakanlığı dönemindeki projeleri ile öne çıkan Binali Bey geldi. Binali Bey için şunu hatırlatmanın tam vaktidir. Evet, ülkenin çeşitli yatırımlara ihtiyacı var ve bu hususta başarılısınız. Lakin başarı sadece bunlarla ölçülmez. İnsanı önlesemeyen, tabiatı göz ardı eden, tek bir kişi bile olsa haklı bir kişinin hukukunu yok sayan hiçbir çaba, bizi bidâyette haklı olsa da, nihayette haklı kılmaz.
Kurt-kuşun, garip-gurebâ, yerli-yabancı, Müslim-gayri Müslim, ensar-muhacir her canın hukukunu yani canı, aklı, nesli (harsın), dini ve malı korumak, maddi ve manevi emanetleri muhafaza ile küffarın tuzaklarına düşmemek, bilimsellik maskesine bürünmüş küresel yalanlara teslim olmamak sizin en asli vazifenizdir.
Bu hatırlatma ile Allah'ın sizi hayır üzere kılmasını, hayırlı adımlarınızda muvaffak olmanızı diliyoruz.
Zaman zaman Feridüddin-i Attar (k.s.)'in “Kuşların ilahisi, Mantıku't-Tayr”ından herkes için ibretlerle dolu muhtelif hikâyelere yer vereceğiz nasipse. İşte her nefis için ilk hikâye:
Feridüddin-i Attar (k.s.)'in türbesi
HZ MUSA İLE İBLİS
Hakk Teâlâ, bir gün Hz Musa'ya şöyle buyurdu: “Ey Musa! İblisten bir öğüt talep et!”
Derken Hz Musa, İblisle karşılaştı. Kendisine bilgece bir şey söylemesini istedi.
İblis de, Hz Musa'ya dedi ki: Şu sözümü aklından hiç çıkarma: “Eğer sen benim gibi olmak istemiyorsan, asla “ben” deme. Sende kıl kadar olsun “benlik” kaldıkça, yeni nasibin kâfirlik olur. Kulluk olmaz!
Bu yolun sonu muradına erememektir. Er kişinin şöhreti de kötü şöhrettedir. Çünkü bu yolda, muradıma erdim diyende, anında yüz ben dikilip baş gösterir.”