Besliyoruz Kargayı Oyuyor Gözümüzü
İkinci cihan harbinin sonlarına doğru geliniyordu. Bretton Woods, ABD'nin New Hampshire şehrinde 42 ülkeden çoğunluğu Yahudi kişileri topladı. Bu elbette Woods'un fikri değildi. Bugün nasıl ki pek çok işbirlikçi taşerona para Soros üzerinde dağıtılıyor ise Woods'a o gün düşen görev de Soros'unkinden farksızdı.
Burada BM, IMF, DB, yeni adı 1994'de Dünya Ticaret Örgütü'ne dönüştürülen GATT gibi pek çok örgütün temelleri adıldı.
Baronlar her yeri sömürmek istiyordu. Ama güvenceye ihtiyaçları vardı. Devletlerin güvenceleri onları kesmiyordu. Parayı onlar basmalı, kararları kendileri almalı, döviz kurunu onlar kontrol etmeli, enerji ve enerji hatlarını belirlemeliydiler.
Yıl 1975. Filipinler hükümeti batılı şirketler için hazırladığı reklamda şöyle diyordu: “Siz yatırımcıları cezbetmek için, dağları düzledik, ormanları kestik, bataklıkları kurttuk, nehir yataklarını değiştirdik. Hepsi sizin için, burada iş yapmanızı kolaylaştırmak içindir”
40 yıl sonra bugün Filipinlilerin pek çoğu işsiz ve günlük birkaç dolardan fazla kazanamıyor. Halkın çoğu büyük şirketlerde karın tokluğuna çalışıyor. Obama ve AB'ye posta koyan yeni devlet başkanı Rodrigo Duterte'nin ülkesinde her gün onlarca genç uyuşturucu yüzünden sokaklarda can veriyor. Tecavüz ve kapkaç önlenemez durumda.
Yine Dünya Bankası ülkelerine gelene dek yani 1975'e kadar hayvancılık sayesinde müreffeh bir hayat yaşayan Somali halkı, işgal, iç savaş ve açlık yüzünden bitap düşmüş durumda.
Yıl 1993. Yer Gabon. Afrika Devlet Başkanları Toplantısının 11'ncisi yapılıyor. Sunum yapan Jesse Jackson şöyle diyor: “Onlar (batılılar) artık mermi ve kement kullanmıyor. Dünya Bankası, IMF ve Kredi Derecelendirme Kuruluşlarını kullanıyorlar.”
Cezayir'den çekilmelerine itiraz eden askeri yetkililere Charles de Gaulle diyor ki: “Askerle işgal çok pahalı. Biz orada öyle bir elit bırakıyoruz ki onlar bizim çıkarlarımızı bizden daha iyi savunacaklar.” Sonraki yıllar de Gaulle'ü haklı çıkarmıştı.
Gelelim bu Moody's meselesine.
MOODY'S ‘FİNANSAL TERÖR ÖRGÜTÜ' LİSTESİNE ALINSIN
Malûm Yahudi baronlara ait Moody's, Fitch Ratings ve Standard & Poor's (S&P) adlı ABD merkezli üç kredi derecelendirme kuruluşu var. “Biz sana üye değiliz” diye uyaran Erdoğan'ın da dediği gibi, Türkiye S&P'ye üye değil. Bu demek oluyor ki diğer ikisine üyeyiz ve devasa paralar ödüyoruz.
Bunlardan S&P 1860, Moody's 1909, Fitch ise 1914'te kurulmuş. Her birinin kuruluşunda, çeşitli isimler gösterilse de, Fabian Örgütü ve meşhur Siyonist baronlar yer alıyor. Büyük baronlar, üçünün de hissedarı.
Finansal terör konusunda hepsinin sicili hayli kabarık. Bunlarla iş yapmak kediye ciğer teslim etmekten pek farklı değil. Ama eski Türkiye'den miras olan bu tetikçilere para ödemeye ve onlarla iş yapmaya ne yazık ki hâlâ devam ediyoruz. Demek ki “Yeni Türkiye” henüz inşa edilebilmiş değil.
Son Kurban Bayram'ında telefonla Kadir Mısıroğlu ağabeyle sohbet ediyorduk. Bana şu çok anlamlı örneği verdi: “Sen hiç buluğa erişmemiş birini evlendirir misin? Elbette evlendirmesin. Türkiye de, millet de 15 Temmuz'da buluğa erdi. Buluğa erişmemiş birinin günahı olmaz. O nedenle de 15 Temmuz öncesinin hesabı olmaz. Bundan sonrakilerin ise olur.”
TARİHLER VE O TOPLANTIYA DİKKAT
20 Eylül: Moody's açıklama yapıyor.
Moody's'in Küresel Ülke Riskleri Birimi Kıdemli Müdürü Alastair Wilson, "Başarısız darbe girişiminin ekonomide yarattığı şok etkisi büyük ölçüde bertaraf edildi" dedi.
20 Eylül: Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitap ediyor.
Erdoğan BM kürsüsünden küresel sistem ve BM'ye sert eleştirilerde bulunuyor.
22 Eylül: Erdoğan, baronlarla buluşuyor.
Masanın bir tarafında Erdoğan liderliğindeki Türkiye heyeti yer alırken, karşı tarafta ise Michael Bloomberg'ın yanı sıra Rotschild ailesi mensubu James Rotschild, Henry Kissinger, Blackstone Group Başkanı Cumhuriyetçi Hamilton Evans James, Warburg Pincus CEO'su ve Rockefellerci Henry Brewer Schacht, EMEA Citi İcra Başkanı James C. Cowles, Coxton Associates ortağı Jeff Enslin, Lazard CEO'su Bilderberg'ci ve Hillary Clinton'un destekçilerinden Kenneth M. Jacobs, BBVA İcra Kurulu Direktörü Jose Manuel Gonzalez-Paramo, WL Ross and Co. Başkanı Wilbur Ross, BM Personeli Emeklilik Fonu Başkanı Carol Boykin, büyük satranç ustası Magnus Carlsen ve Espen Agdestein yer alıyor.
23 Eylül: Moody's'ten Türkiye'ye savaş ilanı
O meşhur konuşma ve toplantının hemen ardından Moody's Türkiye'nin kredi notunu "Baa3" seviyesinden "Ba1" seviyesine düşürerek yatırım yapılabilir seviyenin altına indirdi. Türkiye sert tepki gösterince Moody's önceki gün yani 27 Eylül'de de Türkiye'de faaliyet gösteren 14 bankanın uzun vadeli borç ve mevduat notlarını indirdi. Notu indirilen bankalar arasında baronların buradaki bankaları da var. Bu da oyunun numaralarından biri zaten.
20 Eylül'de risk yok diyen kurum bir konuşma ve bir görüşmeden hemen sonra 15 Temmuz günü yapmadığını 23 Eylülde yani üç gün sonra yapıyor. Tıpkı 1994'te yapıp kriz çıkardığı gibi. Tıpkı 2008'de ABD'nin 11 trilyon dolarını iç ettirdiği gibi.
Şimdi Türkiye ve Malezya'ya saldıran “finansal tetikçi yahut terörist”, daha önce de Rusya ve Rus şirketlerine saldırmıştı. Senaryo hep aynı.
O toplantıda Erdoğan'dan ne istediler de vermedi acaba? Bunu şimdilik bilmiyoruz. Ama bu indirimin Joe Biden görüşmesiyle, BM konuşmasıyla ve baronlarla yapılan görüşmeyle çok büyük ilgisi var.
Ama şunu biliyoruz, bu toplantıdan sonra Bloomberg yazarı Ven Ram, Türkiye ve Malezya'nın ateşle oynadığını iddia etti. Ram, Malezya ve Türkiye merkez bankalarının son dönemdeki faiz indirim kararlarının “ateşle oynamak” olduğunu belirtti. Neymiş hikâye?
BU ÜLKENİN DÜŞMANI PARTİ
Bir rejimi ayakta tutan en önemli unsur ordu değil eğitim imiş. FETÖ'yü besleyen ve güçlendiren alan da eğitim kurumları değil miydi? Kemalist rejimi ayakta tutmak için eğitim yeterli görülmemiş, CHP, asker, yargı ve bürokrasi de eklenmişti. Kurulduğu günden bu yana Türkiye'yi bir türlü sevemeyen CHP, “ya benimsin ya toprağın” diyerek sevgilisini öldüren erken gibi davranmaktan hiç vazgeçmedi ve bundan sonra da asla vazgeçmez.
Bize inanmazsanız CHP'nin İstanbul Milletvekili, Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak'a kulak verin. Toprak diyor ki: “Moody's Türkiye'nin kredi notunu düşürmekte haklı. Rkonomimiz kötüye gidiyor.”
Ne demeli bunlara bilmiyorum ama Allah sizi Moody's'in patronları ile haşretsin ve bu milleti sizden korusun. (Âmin)
DİKKAT BORSALAR ÇÖKEBİLİR
Brexit'e rağmen İngiltere, tarihinin en ucuz faiziyle bono sattı ve satmaya devam ediyor. Moody's'e rağmen ise Türkiye'de faiz düştü ve çok ucuz faizle tahvil satılmaya başlandı. Yani yatırımcı borsadan çıkıp devlet bonosu alıyor. Ekonomi pek etkilenmedi. Borsada satışlar tavan yapınca hisseler dibe doğru gidiyor. Bu borsaların çökeceğine işaret ediyor.
Borsaların çökmesi kimin işine yarar? Baronların. Baronlar şirketlerinin hisselerini ve sıkıntıya giren şirketleri bu sayede ucuza kapatırlar.
ABD, MAÇI KAYBETTİ
Dün enteresan bir haber daha vardı. ABD Federal hükümetinin, 30 Eylül Cuma gecesi gerçekleşecek resmi "kapanmasını" 9 Aralık'a erteleyecek geçici bütçe tasarısı, ABD Senatosunda 45'e karşı 55 oyla reddedildi.
Bunun anlamı şu: ABD hükümeti 2013'te olduğu gibi dükkânı yine kapatacak. Moody's'ten tık yok. Yeni başkan ise dev bir enkazla devralacak görevi. Bu durumda eğer geçici bütçe gelecek 3 gün içinde onaylanmazsa, ABD'de işler fena halde sarpa saracak. Bu da 1-2 ve 3 Ekim'de başlaması beklenen dev kriz için hazırlıkların tamamlandığını gösteriyor.
MOODY'S İNANILMAZ “GÜVENİLİR” BİR KURULUŞ
İnternet, Moody's skandalları ile dolu. Mesela enerji devi Enron'un iflasından üç gün önce Moody's bu şirkete “yatırım yapılabilir” notu vermiş. Aynı şekilde Madoff'un güvenilirliğini açıkladıktan sonra Madoff batmış ve firmanın varlık yönetim biriminin büyük bir Ponti oyunu olduğu ortaya çıkmıştı. Tutuklanan Madoff 150 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Madoff raporu ile milyonlarca dolar batmıştı.
Bunlarla kalsa iyi. 10 Eylül 2008'de Moody's'ten “A2” yani “pekiyi” notu alan Lehman Brothers, sadece 5 gün sonra iflası etmişti.
ABD SENATOSU: NOT SATICISI
2008'de ABD'de firmalar bir bir batıp sadece FED'den 11 trilyon hortumlandığı günlerde Moody's ABD'nin AAA olan notunu hiç değiştirmemişti. Bu, yüz yılın krizi olarak nitelendirilmiş ama Türkiye buna rağmen kredi derecelendirme denilen saçmalığa para ödemeye ve verilerini bu aç kurtlara, finansal tetikçilere açmaya devam etmişti. Dileriz son savaş, bizimkilerin kararını değiştirir de bu işe bir son verir.
ABD Senatosunun 2011'de yaptığı açıklamada, Moody's ve S&P ağır bir dille suçlanmıştı. Rapora göre S&P ve Moody's batmak üzere olan firmalara “bol keseden not dağıtmış”. Senatonun araştırmasında Moody's için en büyük önceliğin “not satmak” olduğu belirtiliyor.
Araştırma kapsamında bilgisine başvurulan bir şirket yöneticisi, Moody's'in 2007 yılından önce mortgage pazarı konusunda uyarılarda bulunmaya çalışan uzman ve analistleri kovduğunu itiraf ediyor. Sonra ne mi oluyor? Moody's, Eric Kolchinsky isimli o yöneticiyi işten kovuyor. Moody's'in muhtemelen aklanacağı dava ise ABD'de halen devam ediyor.
Perez'in ölümüne İsrail yardımcı mı oldu?
İsrail'in eski başbakanlarından Ariel Şaron 4 Ocak 2006'da beyin kanaması geçirmişti. 11 Ocak 2014'e kadar 8 yıl komada kalan Şaron, İsrail'in “prestijini” sarsmış, dünya çapında “ölmeden cehennem azabı” gibi karikatürler bile çizilmişti. Dün de Erdoğan'ın Davos'ta “One minute” çektiği Şimon Peres aniden öldü. Peres'in aniden ölüşü doktorlarını bile şaşkına çevirmiş. Bu durumda akla gelen soru şu: Ariel Şaron'da tüm dünyaya rezil olan İsrail, aynı durumu yaşamamak için Peres'in hızlı ölümüne “samimi” bir katkı yapıp “prestijini” korumaya çalışmış olabilir mi?
--------------------------------------------------------------
İstanbul'u gavurlara teslim edin daha iyi
---------------------------------------------------------------
Tehlikenin farkında mısınız bilmiyoruz ama İstanbul'u yılanlar istila etti. Ya şimdi önlem alalım ya da anahtarlarını da teslim edelim gitsin, bu Hz Muhammed (s.a.v.) vasiyeti ve Sultan Fatih'in emaneti şehrin.
Önceki gün haberlerde İstanbul'un yeni havalimanı kulesinin tasarımının resmi vardı. Dün de Çamlıca tepesine Çamlıca Camii'ne kuşbakışı bakacak olan İstanbul'un “yeni” sembolünün temeli atılmış.
İlginçtir ama Kadir Topbaş yine yurtdışında. Bu kadar tesadüf çok fazla. Her önemli hadisede Topbaş gavur ellerinde oluyor. Bu nasıl iştir Allah'ım!
Çamlıca tepesine dikilecek olan yılan şeklindeki kule
İki tasarımın bazı ortak özellikleri var. Her ikisi de masonik yılan esas alınarak tasarlanmış. Üstelik piton. Tasarımı Ferrari'nin tasarımcısı yapmış ve hemen mimarlık tasarım ödülü verilmiş. PR dediğiniz böyle olur.
Bu iki tasarımın özelliği masonik semboller içermesi. Bu bize Osmanlı'nın son dönemindeki, camiler dâhil, yapıların her yerinin masonik ve satanist sembollerle bezenmesini hatırlattı.
Masonik sembollerle bezeli Teşvikiye camii
Havalimanının yılanı aynı zamanda müstehcen, yani birbirine geçiyor. Buna rağmen birileri lale diye dayatıyor millete. Aynı zamanda kobra yılanının kanatları da olabilir.
20 yıl önce İstanbul'da sadece 5 yüksek bina vardı. Bugün saymak neredeyse imkânsız. Bu binaların pek çoğu satanist, kabalist ve Hıristiyan sembolleriyle dolu. Ritz Carlton Oteli'ne bakın, haçı gözümüze sokuyorlar.
Sanır mısınız bu iki yılan görüntülü masonik sembol tesadüf oldu. Yok yok hayatta tesadüfe yer yok. The Ekonomist dergisi meşhur 2016 kapağında bu iki kuleye de yer vermişti zaten. Bu arada bir not daha. iPhone 7'de S harfine basınca yılan çıkıyor.
Öte yandan bu konsepte boşuna mı uluslararası ödül verdiler sanıyorsunuz?
Resme dikkatle bir daha bakın, neyi göreceksiniz? Birbirine sarılmış masonların sembolü. Ya da diğer adıyla Babil Kulesi. İstanbul'un sembolü neydi? Girişi 20-25 lira olan ve meyhane olarak kullanılan Kızkulesi.
Bu vesileyle yatırımcılara bir tavsiyede bulunarak bedava kıyak geçelim. Oldu olacak geleceğin en büyük ve en şeytani havalimanı (olacak) olan ABD Denver havalimanına dikilen şeytan sembolü dahil tüm satanist sembollerle kuşatın yeni “mabedinizi!”
Biz her gün çakalların asrından İslam'ın asrına geçiyoruz diye yazı yazıyor, haber yapıyoruz, bunlarsa inatla onlara yaranmaya çalışıyor, İstanbul'un şeklinin yanı sıra ruhunu da ifsada yelteniyorlar. Ekonomimizi çökertmek için yakında olimpiyatı da verirler bize.
2014'te Eurovision, 2015'te Avrupa Olimpiyat Oyunları petrol sayesinde ciddi bir gelir elde eden Azerbaycan'da yapıldı. Azerbaycan'a maliyeti 35-40 milyar dolar. Sonuç; 2015'te bir, 2016'da ise ülke iki kez devalüasyona gitti. Parası yüzde 40-45 değer kaybetti, ekonomisi sarsıldı.
Ankara Suriye'yi dizayn etmekle meşgulken birileri İstanbul'u yılanlara işgal ettiriyor. Kim eder bilmiyoruz ama Allah'ın aşkına birileri bu zehirli mason kobralarını İstanbul'dan def etmeli. Bu sinsi yılanlar sokunca tedavisi imkânsız.
Bizden söylemesi.