Besle Kargayı Oysun Gözünü(!)
Keser dönmüş sap dönmüş, gün gelip hesaplardan biri de bugün, Meclis kürsüsünde
İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru görüşmeleri sırasında CHP ile BDP'lilerin birbirlerine girmesiyle dönmüştür.
CHP'lilerin Habur'da teslim olan PKK'lılar için, DTP ile AKP pazarlık yaptı iddialarını gündeme getirmesi üzerine Sırrı Sakık, 1999 seçimlerinde CHP'nin kendilerinden 20 militan aday istediğini öne sürmüş,
bu iddiaya CHP'li Özyürek, “Teröre bulaşan hiç kimseyle görüşme yapmamız mümkün değildir. Böyle bir görüşme olmamıştır.” şeklinde cevap vermiştir.
Bir dönem DEP milletvekili olup 1994'te DYP İktidarı Dönemi’nde diğer partili arkadaşlarıyla birlikte meclisten karga tulumba atılan Sırrı Sakık, Özyürek'in sözlerinin ardından söz istemiş ve artık herhangi bir menfaatlerinin kalmadığını düşündüğü, bir dönem iş birliği içinde olup kendilerini dağdan indiren ve adam edip meclise sokan büyüklerine ahde vefasızlık etmiş ve
"CHP yönetimi, 1999 seçimlerinde milletvekilliğine 20 PKK'lı militanı aday göstermek istedi" sözlerine ilişkin olarak kendisine tepki gösteren CHP'li vekillere," Sizlerin hangi terör örgütü ile işbirliği içinde olduğunuz biz iyi biliriz, sizin yeriniz Silivri, sizin yeriniz Erzincan, sizin kimlerle iş biriliği içinde olduğunuzu iyi biliriz" demiştir.
Allah, insanların üstünden Settar sıfatını kaldırdığı vakit işte böyle dilleri çözülür, bülbül gibi şakırlar. CHP yıllarca, sırf ABD’ye yaranmak için saman altından PKK yandaşlarını kayırmış, DTP’yi oy için besleyip durmuştur.
Ama insanoğlu nankördür,
Türk siyasi tarihinde Kürtler sosyal demokratlık maskesiyle CHP’yi sürekli sömürmüş, ama şu günlerde ‘demokratik açılım’ sürecine güvenip, ‘kimseye yaranmak gibi bir kaygımız yok, zorun önünde boyun eğersek namerdiz.’ sözleriyle de rest çekmişlerdir.
CHP ye gelmeden kurduğu parti tüzüğünde, güneydoğuda ayrı bir devlet kurulmalı maddesi içerdiği için kapatılan partinin kurucusu, şimdinin CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “PKK’yi dağdan aşağı indirip bir parti haline mi getirecekler bilelim. Biz ona göre düşüncelerimizi söyleyelim, Kürt açılımı, açılım değil saçılımdır” demiştir.
8 Nisan 2008 tarihinde SKYTURK’e konuşan Perinçek; ‘O zamanki adıyla SHP yani hepimizin bildiği CHP, PKK ile direkt görüşerek ittifak yaptı. İttifakı DEP üzerinden yaptılar ama herkes bilir ki DEP PKK’dır. Burada birbirimizi aldatmayalım SHP de CHP’dir. İttifak görüşmeleri CHP ve PKK arasında yürütüldü. O zamanlar SHP’nin genel sekreteri şimdiki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dı. Yapılan anlaşma sonucu PKK’ya 22 milletvekilliği verildi. Bu 22 kişinin isimlerini tek tek Abdullah Öcalan yazdı ve Öcalan’ın yazısı CHP’ye verildi. CHP·de bu isimleri onayladı.’ demişti.
Yüzlerce Mehmetçiğin şehit edilmesinde başrolü oynayan Murat Karayılan’ın kendisini telefonla aradığını anlatan Perinçek, Karayılan'ın ‘Biz CHP ile ittifak anlaşması yaptık. İş bitti. CHP bize 22 milletvekili garantisi verdi. Ancak bu 22 kişilik listede senin de olmanı istiyoruz. Diyarbakır 1. sıra, Şırnak 1.sıra ve Mardin 1. sırayı ve sizin belirleyeceğiniz bir il de daha size 1. sırayı vereceğiz. Böylece sizin de 4 milletvekiliniz olacak. Dört ilde listenin başını size veriyoruz.’ dediğini söylemiş, ‘Biz bunu reddettik. Kabul etseydik ne olacaktık? Biz de CHP milletvekili olacaktık. Apo’nun milletvekili olmayacaktık ki. Biz bu kombinenin içerisine girmedik.’ demişti.
Bu tarihi itirafların yapıldığı günün ertesi, bu haber yazılı ve görsel hiçbir medya kuruluşunda tek satır bile yer almamış, SKYTURK televizyonu bile bu itiraflara haberlerinde yer vermemiştir.
CHP, Baykal’ın 100. yaşına yaklaşması sebebiyle hafızayı beşer nisyan ile maluldür sözüne Baykal’ın, ‘Egemenliğin kısmen bile olsa devredilmesi anlamına gelecek bir girişime destek vermeyiz. Türkiye’yi ileride etnik nitelikte federatif bir yapıya götürecek adımlara karşı çıkarız. Milli eğitim sistemi içine etnisiteyi sokacak düzenlemelere de destek olmayız.’ sözleriyle yeni bir boyut kazandırmıştır.
Hatırlayacak olursak; CHP, 22 Temmuz seçimlerinin iptali için Cumhuriyet mitingleri düzenlemiş, askeri darbe yapmak için gazlamış, şehit cenazelerinde propagandalar tertiplemiş, siyasi rant sağlamak için avaz avaz bağırmış, darbeyle kapatma davalarıyla sabote edemedikleri ortamı nasıl daha fazla gereriz diye uğraşıp durmuşlardır.
İşte o vakitler,
Başbakanın güneydoğu ziyareti sırasında tepki gösteren Kürtlerle ilgili başbakana, Baykal: "1 Mayıs'ta uyguladığın şiddeti orada niye uygulamıyorsun?" diye sormuştu. Zaten Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesini de en çok isteyen ve askeri kışkırtan da CHP'ydi. Anlaşılan Baykal, asıl yüzünü gizlemek için taarruz yolunu tercih etmiştir.
Emekli Oramiral Özden Örnek`in günlükleri kamuoyuna yansıdığında; TSK komutanlarının siyasi konulara müdahale anlamına gelen bir açıklama yaptığında, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in askerin açıklamalarını destekleyen, öven ve askerleri müdahale için yüreklendirmeye çalışan demeçler vermeye başladığı, Öymen’in bu görüşmelerde, askerleri müdahale için açık bir dille kışkırttığı ortaya çıkmıştır.
(Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Baykal’ın üstü kapalı tehditler savurarak ‘Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasına Silahlı Kuvvetler kayıtsız kalmayacaktır diye düşünüyorum’ dediğini de unutmamak lazım.)
Parmaksız Zeki lakabıyla bilinen, apo'dan sonra PKK’nın ikinci adamlığını yapan, ateşkes ortamında 33 silahsız askerimizin şehit edilmesi emrini veren Şemdin Sakık adlı katilin kardeşidir Sırrı Sakık. Yılmaz Özdil'in deyimiyle Milano milletvekilidir kendisi. Zira sözde temsil ettiği halk açlık ve sefalet içindeyken kendisi bunun üzerinden rant sağlayıp, bir de İtalya'dan giyinmekle övünecek kadar da halkına yakın bir siyasetçidir.
DTP’ye demokratik bir parti, Ahmet Türk’e demokrat, teröristlere de haklarını arayan insanlar diyebilen bu milletvekili, yaptığı açıklamalarda "1994 de ki insanlar değiliz, biz değiştik, bu yüzden kimse bize önyargılı davranmasın’ der, durur.
CHP’liler tarafından Ankara’nın muhtelif yerlerine ‘defol’ yazılı pankartları asıldığı halde CHP’nin yakasından düşmeyen, partisini elden ayaktan düşüren uzatmalı başkan Baykal, militarist sistemden medet ummuş, savaş sempatizanlığı yapmış, şehitler üzerinden oy koparmaya çalışmış, Anayasa mahkemesi ve askeriyeden devlet otoritesi üzerinde baskı oluşturmaları yönünde yırtınmış sonunda yoğun emeklerinin meyvesini bugün mecliste yemiştir.
Ne ekersen elinle o da gelir seninle…
Yunus Emre’nin dediği gibi:
eğriliğin' koyasın, doğru yola gelesin
kibr-ü kîni çıkargil erden nasip alasın
ne versen elin ile şol varır senin ile
ben desem inanmazsın, varacağız göresin
gönülde pas oturur, anda seni yitirir
içeri şah oturur giremezsin göresin
on ikidir hücresi yedi dervazesi var
anda iki dilber var, bilemezsin ki sorasın...
vesselam
Sayın ULUCAK
Şubat 26th, 2010 at 20:41CHP'nin müzmin başkanı ve ekibinin Türkiye'de iktidar olma gibi bir düşünceleri olmadığı için sadece iktidarlara köstek olma ve statükonun koruyucu rollerini ifa ederler. Bu parti anlayışı ülkeye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden tutun basit yasa değişikliklerinde bile sorun çıkararak yalnızca huzursuzluk kazandırır. Hiç bir alternatif üret(e)meyen CHP'den fazla birşey istemek haksızlık olur. Saygılar.
Türk siyasi tarihinde Kürtler sosyal demokratlık maskesiyle CHP’yi sürekli sömürmüş, ama şu günlerde ‘demokratik açılım’ sürecine güvenip, ‘kimseye yaranmak gibi bir kaygımız yok, zorun önünde boyun eğersek namerdiz.’ sözleriyle de rest çekmişlerdir.
BRAVO ÇOK DOĞRU BİR TESPİT BU
Kürtler solu da dincileri de kullandı hep.
Şubat 26th, 2010 at 22:08Dinciler daha uyanmadılar ama