content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
18 Eki

“Ben”liğimi Kaybettim, Bulanlar Beni Arasın!

Bir gölge dayandı! gözlerimi yönlendirdiğim, dağ memleketlerine. Yağmur öncesi kanat çırptığım, sesimi çığlıklaştırdığım, köy yollarında ki serzenişime selam verip, kapısından baş uzatan bakan bile olmadı. Belki acıktığımı anlayıpta, tandır ekmeğinin his kokan ve dağlanan dumanına hasretlendiğimi anlayıp, bir  el uzatan olur diye bekledim, durdum köyün toprak kokan sokaklarında. Ama nafile bir bekleyişti bu, Anadolu’nun da artık kültürel bozulmalara çoktan kendini kaptırdığını, fark etmemin zamanı gelmişti.

“Sevgi; rüzgâra takılıp rüzgar olmaktır, yoksul memleketlerde.

Sevgi; ışıktır yalnız sandığımız, karanlıkta ki gölgesizlikler üzerine.

Sevgi; sevilmeyi beklemeden çıkarsızca sevmektir, sevdikçe yücelmektir.

Sevgi; nurdan bir deryaya korkusuzca dalmak ve sırtını bulutlara dayamaktır ve dayandıkça yanmaktır.” AYSUN GÜL

Umudun tükenmediği ata topraklarına gidişimin, bu kadar karanlık anılarla bana gelmesi beni çok incitmişti. Sözün yerini alan kıymetsiz anlayışlar, kapılarını sonuna kadar kapatan gözler almıştı. El memleketinde, tekrar el olmuştum kendime. Loş ışıklı bir tünelin içinde, daralan geçmişime bakıp, bıraktığım gözyaşlarımı arar olmuştum. Bitiklerin bitirim asabiyetinde, bitmişliğimin hüznüyle, hayatıma katamadıklarımı katmer ettiğimi anımsayarak acılarımı katladım,  anahtarı bile olmayan bir kutunun içinde saklamaya başladım.

Yok, olan varlık hikâyesini arar dururken, yeniden yitirmiştim ve yitirmişliğin aklı kesmeyen gölgesine sığınmıştım.

Sığıntı bir hayata damarlaştırdığım yoksulluğumla, yakalayamamıştım bensizliği. Beni kaybetmişti artık, benden gidenler de. Olanı da zaman içinde bile bile harcamıştım sen için. Varlığımda, yokluğumu aramaktan yorulmuştum ve her köşe başında bana bakan gözlerin içinde utanıp,  gözyaşlarıma sığınmıştım. Dur diyemiyordum! Taşkınlaşan ve taştıkça ağırlaşan ve aşkınlaşan yüreğime.

“Sevgi; Leyla olmaktansa mecnun vari çöl çöl dolaşmak, ısındıkça donmak ve dondukça yanmaktır.

Sevgi; Habeşi gibi, hicretin eli ayağı olmaktır, her şeyi göze almaktır.

Sevgi; anlattıkça bitmeyen ve tükenmeyen tek cevherdir bitmeyenler diyarından gelen.

Sevgi; kartalca Kafkas dağlarında şehit olmaktır şahid olmaktır ve şamil olmaktır.” AYSUN GÜL

Yarana yar olmaya çalıştıkça;  intiharın eşiğine yaklaşır gibi,  kendime uçurum olmuştum. Asabi günlerin hatırı sayılır anlarından, yaşadıklarımdan alamadığım dersleri, bir kez daha keşkeleştirmiştim, o saniyeler de. Aman vermeyen bir sancı sarmıştı artık, ruhumdaki bozulmayı.  Kurtlar ruhumu didik didik yağma ediyorlardı. Ayrışmayan bir sendelemeyle,  besmele çekip silkinmeye çalışmıştım. Olmadı ve olmuyordu. Belli belirsiz beden hareketlerimle kurtulmaya çalışıyordum,  yabancısı olduğum bu köyün cami kapısında. En belirgin yeriydi burası, bu memlekette. Havada soğuk bir ayaz titriyordu ve içime işliyordu.

“Sevgi; her şeyin başlangıcı ve ölümün ellerinde Azraille dost olmaktır ve sonsuzluğa yar olmaktır.

Sevgi; ibrettir sevemeyene, sevmeyeni bilmeyene, sevilmeyi bekleyene.

Sevgi; ayrıcalıklı acıları sevmektir,  kemale ermektir, acıların çadırında.

Sevgi; hasretin gözlerinde, hasretçe yankılanmak ve yankılandıkça yansımaktır.” AYSUN GÜL

Boğulmuştum artık, yeter demeye bile gücüm kalmamıştı. Tek bir Allahın kulu yoktu sokakta ihtiyacıma koşacak diye düşünürken, ezan sesiyle irkildim ayak parmaklarıma kadar. Soluk almak için dudaklarımı araladım ve içime çektim ayazın titreyen hükmünü. Ezan bitene kadar bekledim ve camiye girdim.  Cemaatteki yaş oranının yüksekliği de, beni tekrar ürkütmüştü. Arkaya geçtim ve üç beş kişilik cemaatin namaz kılışını izledim. Onların ayrılıyla dua etti yüreğim.

“Sevgi; gurbette gurbeti yaşamaktır, ayrıldıkça asıl olana varmaktır.

Sevgi; ibadet sanrılarıyla, sancılanarak secde etmektir, Müddesir olana ve var olmaktır ve var olunanla yaşamayı bilmektir.

Sevgi; sevgiliye yaklaştıkça kaybolmaktır, yokluğunda çoğalmaktır.

Sevgi; denizin eteklerinde sırılsıklam bir hayalin maviliğine dalıp gitmektir, Eftelya’nın düşlerinde.

Sabaha kadar uyuya kalmıştım, bir köşesinde koca caminin. Ve gün ağartısı perdeleri parçalamaya başladığında, koşar adım kaçmıştım Anadolu’dan ve ilk defa adım attığım, gurbeti de yaşadığım Ekâbir’in memleketinden. Benliğimle birlikte, bana kalanla birlikteliğime razı gelmiştim artık.

Umudum hiç tükenmedi ne olursa olsun! Çünkü yağmurun hep yağacağını, sabahın geceyi bekleyeceğini, gecenin gündüze aşkını tazeleceğini,  dünyanın Ay’a baktıkça döneceğini ve âlemde ne varsa usul usul yaşanacağını biliyordum.

Selam ve dua ile

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to ““Ben”liğimi Kaybettim, Bulanlar Beni Arasın!”

  1. 1
    NİSA DENİZ Says:

    harikulede bir paylaşım arkadaşım yüreğine ve ellerine sağlık devemında başarılar dilerim..



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank