Beni Yaşatmazlar Bu Ülkede…
Beni Yaşatmazlar Bu Ülkede…
Dünya devletleri içinde, seçildiği güne kadar nasıl yaşıyorsa,seçildiği süre boyunca devletinin ve milletinin ortak çıkarı için çalışmasını sürdürerek halkıyla birlikte iç içe yaşamaya devam eden Uruguay eski devlet başkanı Jose Mujica gibi Ülkede ve Ünye’de, çalmadan çırpmadan görevini devletin ve milletin toplu çıkarı için yaparak ebediyete göç etmiş Türkiye Cumhuriyeti devletinin iki örnek vatan evladı eski Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve eski Bakan Refaidin Şahin var.
İnanancımız o dur ki,Sayın Ecevit ile,Sayın Şahin nasıl alnı ak,başı dik yaşamışlarsa,evlatlarının ve zürriyetlerinin de aynı onur ve gururla yaşamlarını huzur ve güven içerisinde sürdürmeleridir.
Aynı siyaseti gerek Ankara’da, gerekse Ünye de, sadece kendileri için yapanların Allah taksiratlarını affetsin. Ankara ve Ünye’deki malum günahkarları bilmeyenlere atfen söylüyoruz.Siyaseti ülke ve Ünye için değil,kendi çıkarları içine yapanlar ekonomik açıdan dün neredeydiler,bugün ne durumdalar.
Bu para gözleri bakan,milletvekili,ilçe başkanı,belediye başkanı ve ilçe yöneticileri diye tek tek sıralamaya ve saymaya gerek yok.Sayılanların durumlarını bilenler ile o paragözler ve şakşakçıları zaten kendilerini biliyor.Herkesin bilmesine gerek yok.Çünkü hiç şüphe Yok ki, Yüce Allah herkesi ve hepsini biliyor.
Ancak en önemlisi,onlar ve zürriyetlerinin yaşamları boyunca bir ayaktan,bir koldan,bir gözden,bir kulaktan ve bir elden yoksun,daha açıkçası yarım insan olarak boynu bükük yaşamaya mahkum olmalarıdır.
Kendilerini düşünerek siyaset yapanlar ile devleti ve milleti düşünerek siyaset yapanlara dair yaptığımız kısa ve öz anlatım, anlayan insanlarımıza özellikle Ünyelilere yeter diyor,devlet başkanlığına seçildiği günkü gibi görevde kaldığı müddetçe kendine destek veren halkı ile o gün ,bugün ve halen iç içe yaşamaya ve halkıyla birlikte olmaya devam eden,devleti ve milleti soyanlara göre fakir Uruguay eski devlet başkanı, örnek insan Jose Mujica’nın geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Ülkemizde kendisiyle yapılan özel yaşamına ve devlet idareciliğine ilişkin röportajına kulak verelim..
Bir devlet başkanının bu şekilde yaşaması çok garip. Halkları oluşturan insanların büyük bir bölümü devlet başkanlarının yaşadığı gibi hayat yaşamıyor.
Başkanlar seçildiklerinde ülkede azınlıkta olan belli bir kesim nasıl yaşıyorsa,o şekilde yaşıyorlar.Ama cumhuriyetçiler geldiklerinde daima bağlı kalacaklarına imza attıkları bir komsept vardı.
Eşitlik, kimse kimseden daha fazla bir şey değil.
Feodalizm ve mutlak monarşilere karşı cevap olarak demokrasi sözde çoğunluğun yönetim hakkını sağlıyor.
Ben ülkenin büyük bir bölümünün yaşam şartları nasılsa öyle yaşıyorum.Çoğunluk bolluk içinde yaşayan küçük bir kesimde var tabi.Ve devlet başkanlarını da bu küçük azınlığa dahil etmeye çalışan bir sistem var.Düşündüğün gibi yaşamalısın.Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın.
İspanyada krizin, sahip olduğumuz imkanların biraz daha üstünde yaşadığımızdan dolayı çıktığını söylüyorlar.Sanırım sizde elinizdeki imkanları düşündüğümüzde bunun altında yaşıyorsunuz.
Ben başkan olmadan önce nasıl yaşıyorsam öyle devam ediyorum. Ne kadar zamandır burada yaşıyorsunuz. 28 yıl kadar olacak.Son dört yıldır başkanlık yapıyorsunuz evet.Daha önceden bakanlık yaptım senatör ve milletvekili oldum.Hep burada yaşıyorum.Ama bu benim yaptığım bir fedakarlık olarak görülmemeli. Ben halkın bana yüklediği devlet sorumluluğumu insan olarak yerine getirmenin mücadelesini verdim.Ben izdivaya çekilmiş bir keşiş de değilim...
Bence ağır olmayan bavullarla yaşamak en iyisidir.Az ile yettiği kadar yaşamak.Böylece daha az karmaşıklık oluyor maddi açıdan.Çünkü çok karmaşıklık içine girersen,çok zaman harcamak zorunda kalıyorsun.Ve sonunda seni hayata motive eden şeyler için zamanın kalmaz.
Yani ölçülük.Kesinlikle kemer sıkma demiyorum.Çünkü Avrupa da o kavramı taciz etiler.Kemer sıkma politikası dediler.İnsanları işsiz bıraktılar Avrupa da.Benim demek istediğim ölçülük,gerektiği kadarıyla yaşamak.
Devlet başkanlarını geniş bir koruma ordusu korur.Evinizde olduğu gibi çevrenizde sizi koruyan bir güvenlik ordusu yok.Sadece iki polis var.
Evet o kadar ve bu bile fazla.Evet bu sizi halktan ayıran bir duvar gibidir.Hayır ben halkla arama böyle bir engel koyamam.Fazla koruma sizi halktan koparır. Yani beni kendisi gibi gören halkımla dün bugün ve halen olduğu gibi böyle iç içe sıcak ve samimi yaşayamam.Görüldüğü gibi halkla iç içe yaşıyorum.İstediğim mekana girip çıkıyorum.Halk ne yiyor içiyorsa, bende onları yiyor ve içiyorum. Halkı selamlıyorum,iyi günler deyip çıkıyorum.
Çünkü hükümetler,yöneticiler,halkın yaşam tarzına yabancı kalıp onlardan uzaklaşırlarsa, aradaki mesafe gittikçe genişler.Sonunda insanlar politikacılara olan inançlarını kaybederler ve onların gözünde değersiz olurlar.
Bir keresinde Almanya ya resmi bir görüşme için gitmiştim.Oradan buraya kadar up uzun kurşun geçirmez camları olan her kapısı neredeyse 3000 kg.olan bir Mercedes’e bindirdiler.Önümüzde 25 motorlu polis,arkamızda 25 motor.Ben gülüyordum bu olup bitene, ama Alman hükümet bunu düşünmüş.Ben bir şey demedim, saygı duyuyorum.
Bizde de başkanlık konutu var.Devlet başkanının ikamet etmesi için yapılmış. Ve 42 çalışan memur var.Hiçbir şeye yaramayan,gereksiz. Çünkü ben orada yaşamıyorum.Üstelik başkanlık konutundaki bu 42 görevlinin maaşlarını ödemek zorundayız..
Rahatlıkla bir okul açılır bu parayla. Neden engel olmuyorsunuz.Başkanlık konutunu satalım desem beni yaşatmazlar bu ülkede.Başkan sizsiniz.Sen ne sanıyorsun. Bu ülkenin başkanı bir kral mı. Canı istediği her şeyi yapabilir mi hayır.Her şeyi değiştiremem.
Bana fakir denmesi yanlış.Ben tutumlu bir insanım.Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır.
Asıl özgürlük yaşamak için kazandığın zamandır. Düşündüğün gibi yaşamalısın,aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsan,ok’u yayından çıkararak ülkeye ve insanlara maddi ve manevi zarar verirsin diyor,saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Beni Yaşatmazlar Bu Ülkede…