Bende Bakıyorum, Farklı Görüyorum!
Ülkemizin gündemi saniye saniye değişiyor ve değişime ayak uyduramamanın sıkıntısı yaşanıyor. Oysa Dünya değişiyor. Dünyanın düzeninde değişiklikler oluyor. Coğrafyasında, ikliminde, insanlığında, yaşamında, ekonomisinde, teknolojisinde, sanayisinde, tarımında, sağlığında, biliminde, turizminde, barışında her alanda değişim yaşanıyor. Bunu görmek istemeyen, ayak uydurmak istemeyen bir zümre var.
Biz hala o dedi, bu dedi, şöyle olacaktı, böyle olacaktı, eğer, meğer, keşke, meşke…. Diye diye bi hal olduk. Yeter artık kardeşim. Dünyaya ayak uydurmaya bakın. Dünya devletleri ne yapıyor? Neyin peşinde, etrafımızda neler dönüyor, neler olup bitiyor, anlamaya, idrak etmeye ve bu çemberin içinde yerinizi bulmaya çalışın. Tren kalktı. Eskisi gibi çuf çuf değil, sesten hızlı, vıınnn diye gidiyor. Yetişmek ne mümkün… Katarda, vagonda yerimizi alamadık, bari trenden sarkanların ayağından, paçasından tutarak yerimizi alalım (!)
BİR BELGE İŞİ ÇIKTI, KAFAMIZ ALLAK BULLAK
Son günlerin tartışma konusu olan irtica ile mücadele belgesi denen o belge milletin moralini bozdu. İktidarı muhalefeti konuşuyor. Sahte mi, gerçek mi? Sahte de olsa, gerçekte olsa vahim. Doğru değil. İyi değil. Demokrasi adına, insanlık adına, yaşam adına, milletimizin geleceği adına doğru değil, iyi değil. Bunu tartışmaya gerek yok. Sahtemi değimli devlet istedikten sonra çok kolay anlar ve çıkartır. İçte ve Dışta düştüğümüz çok kötü bir durum bu. Biz ülkemizin çıkarları ve devletimizin çıkarları söz konusu oldu mu, orda dururuz. Her şeyi unutur, ülkemizi ve devletimizi düşünmeye başlarız. Darbeye, darbecilere karşıyız. Darbenin her türlüsüne karşıyız.
Bu işin sivili askeri olmaz. Eğer biz hukuk devletiysek ve Demokrasi ile yönetiliyorsak bu işlerin cevabını hukuk bir an önce vermeli ve bitirmelidir. Kimse yasa dışı hareketlere kalkışmamalı. Bu kişi ve kuruluş nezdindede, devletin birimleri nezdindede artık çalışmalı. Devletin içinde hiçbir fena oluşuma zemin hazırlanmamalı ve sebebiyet verilmemeli. Herkes görevini layıkı ile yaparsa bu işler düzelecektir.
OSMAN BAYDEMİR BELGESELİ…
Çeşit bir adam… Sanki numune… Durup dururken bir hareket yapıyor sadece ülkenin değil dünya kamuoyunun önüne düşüyor. İlginç tavır ve davranışları var. Şimdi de ABD Büyük elçisi kendisini ziyarete gidiyor elçi bu ziyaret de kendisi ile Türkçe konuşuyor o ise onunla Kürtçe konuşuyor. Buyurun buradan yakın. İşte bir Osman Baydemir belgeseli ve dizisi. Daha ne gibi belgesel ve diziler izleyeceğiz bilemiyoruz. Şaşkınlık içinde izlemeye devam ediyoruz.
EMİNE ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI
Zaman zaman Başbakanımızın eşi Emine Hanım açıklamalar yapar. Çalışmalar yapar. Boş durmaz. Partinin faaliyetlerine de katılır. Devletin yaptığı açılış ve çalışmalara da iştirak eder. Dün bir açılışta Milli Eğitim Bakanı Nimet hanımla birlikteler ve orada bir konuşma yapıyor. Aile içi şiddetten, töre cinayetlerinden, vahşet haberlerinden çok rahatsız olduğunu dile getirirken bu tür haberlerin kontrolsüz yayınlandığına dikkat çekiyor. Bence haklı. Ve doğru söylüyor. Bizim ülkemiz bu kadar berbat ve rezil bir ülke değil. Fazla abartmaya, kabartmaya gerek yok. Ayrıca bu tür vahşet haberlerini, cinnet haberlerini, cinayet ve ölüm olaylarını çok abartılı vermenin toplumsal gerginliğe yol açtığını, psikolojimizi bozduğunu, kötü örnek teşkil ettiğini bilmek lazım. Bu haberler ilgilileri tarafından yayınlanmadan evvel biraz denetimden geçmeli. Bu konuda bende aynı fikirdeyim.
İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ HÜSEYİN ÇAPKIN
Biz kendisini çok uzun yıllar önce tanıdık. Memleketimiz Mersin’de il müdürlüğü yaptığında çok gençti. Efendi, tertemiz karakterli, ilgili, kişilikli ve beyefendi bir insandı. Uzun yıllardır görmeyiz. Bir ara G.antep emniyet müdürü iken görüşmemiz oldu. Ülkenin her yerinde başarılı hizmetleri oldu. Son olarak İzmir’de idi. Şimdi İstanbul’a getirilmiş. İsabetli bir karar. Aslına bakacak olursanız Vali olacak, Müsteşar olacak, içişleri Bakanı olacak adamdır. Gerçekten inanarak söylüyorum size. Bilgi, birikim, tecrübe, yaşantısı ile örnek bir insandır. Allah yolunu açık etsin.
Sayılarını da arttırsın.
AK PARTİ VE ALİ ER
Biliyorsunuz Memleketimiz doğup büyüdüğümüz kent Mersin. Şimdi Ankara’dayım ama orası benim memleketim. Biraz orası ile ilgili bilgi vermek isterim. Beğenirler beğenmezler. Biliyorsunuz ben orada hem aktif gazetecilik hem de uzun yıllar siyaset de yaptım. DYP’de Belde başkanlığı, ilçe başkanlığı, merkez ilçe başkanlığı, il idaresinde görevler, Genel merkez Basın propaganda başkan yardımcılığı, Genel Başkan’ın çok geniş yetkiler ile donattığı DANIŞMANLIĞI felan filan… Kısacası siyasetten az buçuk anlarım (!) Şimdi burada yazacaklarıma dikkat edin. Ben hiç AK partili olmadım. Ama orada gerek benim zamanında görev yaptığım partiden kopmuş gitmiş, gerekse ANAP tan kopmuş gitmiş, değişik siyasi partilerden oraya gitmiş çok sayıda insanı tanırım. Bunlardan biri meşhur lakabı ile KARA ÇADIRIN KARA ÇOCUĞU olan Ali ER’dir. Ali Er Mersin milletvekilidir. Öyle kolay değil, arka arkaya 6 dönemdir vekil. Öyle her adamın başarabileceği iş değil. Siyaset kolay değil. Ama o bunu başardı. Mersin’de tabanı olan, çevresi olan, halk da karşılığı olan adamdır. Bakıyorum da her partide olduğu gibi orada da şimdi Ali Er ile ilgili değişik gıy gıdılar yapılıyor. Bence çok yanlış yapıyorlar. Mersin milletvekillerinin tümünü toplayın siyasi potansiyel olarak, halkın nezdinde bir ALİ ER etmez. Eğer böyle olmasaydı o halk onu 6 kez o makama getirmezdi. Ne yani babamın oğlu mu? Ne ilişkim var, ne menfaatim var, ne birlikteliğim var? Hiççç… Ama şimdi bunu yazmayı uygun gördüm. Bir gün kapısını çalmadım. Siyasi ahlaklı bir insanım. Bir orda, bir burada dans eden adam olmadım. Ama bunu söylemem lazım. Ak parti Mersin’de siyaseti devam edecekse, diğerleri ile değil ALİ ER ve onun ekibiyle devam edecek. Siyaset yapanın halk da karşılığı olacak… Neymiş de son seçimlerde Ali Er aleyhte çalışmış… Bak sen… Ak partide ilde, ilçede yönetici olan il genel meclisinde yönetici olan, belediye meclislerinde yer alan kaç kişi partinin lehine çalışmış ki? Önce ona bir bakın… Hiç ilgisi alakası olmayan adamları getirip il genel meclisinde ve belediye meclisinde birinci sıralara yerleştirdiniz seçtirdiniz. Acaba onlar mı seçildi yoksa AK partinin oyları ile BELEŞ ten mi seçildiler? O seçilenlerin ne faydası var size göreceğiz. Önemli olan BÜYÜKŞEHİR’İ alabilmekti, alamadınız. Neden, niçin, niye diye iyice özgürce ve demokrat bir şekilde sorgulayınız.
Ali Er’i ve yıllarca yol yürüdüğü siyasi kadrolara çamur atacağınıza, getirip bakan yaptığınız Tüzmen’i, Sıralamalara koyduğunuz diğer vekilleri bir elden geçirip halktaki toplumsal karşılığına bir bakın. Gizli gizli teşkilat seçimleri, onu dışla, bunu dışla ile bu iş olmaz. Özellikle ALİ ER dışlanarak partiyi Mersin’de başarıya ulaştıracağınızı hiç sanmam. Büyük yanlıştasınız buradan sizlere hatırlatırım.
MÜZEYYEN SENAR HAKKINDA
Bugün değişik haber sitelerinde bir haber okudum. Müzeyyen Senar. Biz onun o çok cafcaflı dönemlerini bilmeyiz küçüktük. Ama yaşımız el verdiği ölçüde dinledik onu sevdik. O artık bizlerin milletimizin Müzeyyen teyzesi. Çok üzüldüğümü beyan etmek istiyorum. Çok seviyoruz. Ama biz millet olarak ne hikmet ise sevdiklerimize karşı biraz umarsızız. Her zaman sanatçılarda bunu görüyoruz. Aslında onlar topluma mal olduğu için böyle onlar ile ilgili haberler basında yer alıyor. Ama tüm kesimlerde bu var. Yaşlımıza, mesleki büyüklerimize, topluma hizmet etmiş büyüklerimize, kim olursa vefasızlık yapıyoruz. Hatırlamıyoruz, anmıyoruz, unutuyoruz. Felç olduğunu okudum. Çok sıkıntılar çektiğini okudum. Kültür Bakanımızın el attığını ilgilendiğini okudum. Vatan’da Aydın Ayaydın konuyu o kadar güzel işlemiş ki, başka şeyler yazmama gerek yok. Aydın bey size ve yazınızda bahsettiğiniz tüm yetkililere teşekkür ederim. Ayrıca onu yalnız bırakmayan sanatçılara da (onları zaten çok seviyordum, demek ki boşuna sevmemişim) teşekkür ederim. Şimdi buradan sesleniyorum. Bize düşen bir görev var ise başımız gözümüz üstüne. O bizim ve milletimizin sizinde değdiniz gibi NUR YÜZLÜ annesi, teyzesidir. Ellerinden öpüyorum. Rahmetli babam aklıma geldi. Radyoda o çaldı mı, herkesi susturur onu büyük bir keyifle dinlerdi. Onu seviyoruz. Ona sahip çıkan herkesi de seviyoruz. Herkesten Allah razı olsun. Bizde ne emrederlerse (gücümüz oranında) onu yapmaya hazırız. Bugünlük de bu kadar.
Saygı, sevgi, barış içinde olunuz.
MUSTAFA GÖKTAŞ
ÇEVRE VE TÜKÜTECİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER)
GENEL BAŞKANI
mustafagoktas006@gmail.com