Ben Gavur Kızının Sarışınına Hastayım Paşam!
“Sevgili Talat Paşa’m,
Size mektup yazdığımı söylesem bizim ihtiyar tilki Hakan Dağtanımaz benimle kırk sene dalga geçer. Zaten ağzını her açtığında "Oğlum bırak atalarına tapınmayı da günümüze gel" diyor...
Yakın Ermeni dostlarından sen daha iyi bilirsin ki Ermeniler, din ayrı gardaşlarımızdı. Tanzimat yıllarında onlarla karşılaşan bir çok batılı, “bunlar Hıristiyan Türk” demişti. Köyümün büyüklerinden hep kötüleri dinlemedim. Kalaycı Agop Efendi’yi, Maldar Serkis Ağa’yı da dinledim. Folklorumuz, müziğimiz, mimarimiz kısaca hayatımızdaki yerlerini de öğrendim.
...
Bir halkın yaşadığı toprakları terke zorlanmasının ne kadar acı olduğunu en iyi biz biliriz, Paşam. Siz bilirsiniz, Edirne’lisiniz! Ben bilirim, Kars’lıyım! Rumeli’den sürüler gibi nasıl atıldığımıza siz şahit oldunuz. Adamlar mezarlarımızı, ölülerimizi, camilerimizi, hamamlarımızı hülasa dörtyüz senelik bir hayatı sürdüler. İki yıl sonra da Anadolu’dan atılmayı kaldıramazdık. Doğu’dan sürülemezdik. Ermenileri temsil eden örgütlerin hangisi kaderini Devleti Aliye’nin geleceği ile birleştirdi de biz reddettik?
...
Ama yine de şunu söylüyorum bütün kalbimle; keşke bunların hiçbiri olmasaydı. Bugün soykırım kavramını ticari meta haline getiren namussuzlar olmasaydı da bugün “Hristiyan Türk” kardeşlerimizle birlikte yaşayabilseydik. Hani size demişti Kütahya valiniz; “yemek tuzsuz vatan gavursuz olmaz” diye. Vallahi doğru paşam; “gavursuz” vatanın pek de tadı tuzu olmuyormuş. Ne vardı yani şimdi, komşu Malakanın sarışın kızlarından biri sevgilim olsaydı? Ermeni'yi neden mi seçmiyorum? Onlar da bizim gibi kara kuru Paşam. Ben “ gavur gız”ının sarışınına hastayım.
...
Eski ülkücü yeni Jöntürk Cemal...
Defterini kapatıp, kalemi masanın üzerine bıraktı ve Şehbender’in bıraktığı çayı gördü. Bardaktan ilk yudumu aldığında yüzüne “Yine soğumuş “diye düşündü.
“ Şu İttihatçılar yüzünden bir yudum sıcak çay içemedim gitti. Hoş, onların da keyif yapacak zamanları pek olmamıştı ya? İmzayı sevdim. Çocuktum ülkücüydüm, büyüdüm Jöntürk oldum...En kral dönek ülkücü benim artık . Ne Talha Abi ne de Dağtanımaz tilkisi... Dönekliğin rücu sanatıyla yapılanı makbuldür bu yuvarlak dünyada.”
(*) Faruk Kurtbaş'ın ÇOCUKTUM ÜLKÜCÜYDÜM isimli romanında roman kahramanı Cemal'in Talat Paşa'ya yazdığı mektuptan...
Kitaba ulaşım bilgileri: http://www.cocuktumulkucuydum.com/ adresinden bulunabilir.
Halil bey tekrar aramıza hoşgeldiniz, sizi aramızda görmek çok güzel.
Eylül 14th, 2010 at 12:13Yazınız da yine her zamanki gibi çok güzel olmuş, kaleminize ve yüreginize sağlık. Güzel yazılarınızın devamını bekliyoruz sağlıcakla kalın...