Ben de “Evet“ Diyeceğim ..
Ben de “Evet“ diyeceğim .. Neden mi?
Dağdaki eşkıya’yla birlikte ” Hayır” demeyi yakıştıramıyorum, kendime. PKK karşıtı slogan atıp da, sandığa aynı renkte oy kullanacaklara, tepkim büyük.
Bu nasıl destursuzluk!
Bu nasıl nankörlük! Ve
Bu nasıl bir çıkmaz?
Vatanımı ve milletimi, canım pahasına seviyorum deyip de, sevmeyenlerle birlikte hareket etmek yüzsüzlüğün ta kendisi. Doğudaki çocuklar için, “ Ne mutlu Kürt’üm diyene” demeleri haktır demek yanlış, ama dağdaki eşkıya’yla aynı oyu kullanmak doğru.
Acıyorum, üzülüyorum bu zihinlere!.
Evet ben sizin inadınıza ve ülkemin bir adım ileri gideceğini düşünerek
“Evet “diyeceğim.
“Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, aşağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.” HZ.ALİ
80 anayasasıyla yıllarca sömürülen bu insanlara, yeni bir kapı açılacaksa bu anayasanın başımın üzerinde yeri var.
80 öncesi olayları yaşayanlara, söylemek istediğim çok şey var: Ben, “Siz, ülkücülerin” içinde büyüdüm. O yıllarda, çocuk olmak da zordu. O yıllarda konuşmak da zordu. Yapılan her iş cesaret işiydi.
“İhtilal kendi çocuklarını yer “ G. Büchner
Babaannem anlatırdı; dedem babamı sabaha kadar beklermiş, acaba
vuruldu mu? diye! Pencere kenarında oturmak yürek istermiş, her an bir kurşun sizi de bulabilir, diye.
Ve 6 yaşında bile değildim! okula başladığımda. Şimdiler de herkesin dilinde olan o güzel marşları, gizlice okurdum.
Bilirdim de yasak olduğu,
Bilirdim de neden yasaklandığını.!
Öğretmenime marş kitabımı götürmüştüm, çantamda saklayarak. “ Bana kızım dedi; bunları öğren, ama buralara getirme“ demişti. Bunları unutamıyorum. Çok üzülmüştüm, “arkadaşlarım da bilseler ne olurdu, diye aklımdan” geçmişti. Ama o kelime kulaklarımda çınlamıştı! yine YASAK…
İlkokul 2.sınıftayım, evimizde bir sürü kitap var. Bazılarını da yakmış, toprak altına gömmüş olduklarını öğrendiğimde içim acımıştı. İlk öğrendiğim şiir, Arif Nihat Asya’nın “Bayrak“ şiiriydi. Ama evde okuyabiliyordum, sadece. İstiklal Marşı’ndan başka şiir ve marş yoktu o zamanlar! hepsi YASAKTI…
Başörtüsü meselesinin, başladığı ihtilal yılları. Evren anayasa’sıyla, askerin halkı kıvrım kıvrım kıvrattığı yıllar. Sokağa çıkamıyorduk, bir komşunun evinde oturmak istesen, polis ve asker başında. Olağanüstü halin yaşandığı dönemleri, yazmak bile canımı yakıyor.
Gelmesin ihtilaller! Vurulmasın özgürlüğe zincir! Beyinlerdeki fırtınalar kesilmesin ve artık sokaklar kurtulsun protestolardan…
“Baskı, ihtilalin tohumudur.” Daniel Webster
Vs vs vs ayrıntılarla ne sizi ne de kendimi yormak istemiyorum. Bitmez çünkü, o yıllara ait sancılar. Ama acı anılar. Söylenmek istemeyenler vardır içimizde, onlar da bizlere kalsın.
Sağcısıyla, solcusuyla; İslamcısıyla, inanmayanıyla bu acıları yaşadılar. Lakin ben anlam veremiyorum vatanseverlerdeki mantığa. Bu kadar sıkıntıdan sonra hala “Hayır” diye diretmelerini. Herkesten önce onlar, diyebilmeliydiler “Evet” diye.
Geçenlerde bir yazım da “Hayır” demiştim. Hala endişelerim yok değil. Fakat çocukluk yıllarımda yaşadıklarımı düşündüğümde, bu inadımın yersiz olduğunu anladım.
Bu ülkeyi, bölmek isteyen grubun yanında olmak istemiyorum..
Ben özgürlükler ülkesi Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan, bağımsız düşünen bir vatandaşım. Her hangi bir düşüncenin adına da yazmıyorum bunları!
“Deniz fırtınalarında olduğu gibi, ihtilallerde sağlam değerler dibe giderken, dalgalar hafif şeyleri su yüzüne çıkarır” Balzac
Halkın egemenliğinin aynadaki, suretini görmek istiyorum artık. Askerin hayatımıza vurduğu, siyasal zincirleri kırmalıyız. Herkes asli görevi neyse, onu yapmalı. Doktor kalkıp da Avukat gibi davranırsa, ne olur! hepimiz biliyoruz. Asker de siyaset yapmak istiyorsa eğer, istifa etsin ve halkın oyuna başvurup meclise girsin.
Çeksinler! artık ellerini siyasetten, onlara yakışan bu devletin ve milletin ellerine verdikleri silahlar ve kutsal görevleridir. İşlerine gelmeyince; şu tarihte muhtıra, bu tarihte ihtilal yapma hakkına sahip olmadıklarını anlasınlar. İhtilal’se halkın ihtilali olur, askere tokat gibi.
“Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir.” HZ.ALİ
“Tarih tekerrürden ibarettir”, ama tekerrür etmeyen bir şey varsa, oda kahramanlar ve zamandır. Mekanlardaki fiziki değişimi de göz önüne alırsak, değişkenlik sayısını artırırız. Bir daha aynı ana dönme şansımız, olmayacak. İyi düşünmek gerek, vesselam.
“Akıllı kişi, tecrübelerden ibret alan kimsedir.” HZ.ALİ
Bu ne genel ne de yerel bir seçim değil. Bu ülke, tarihinde yıllarca bize
sorulmadan,yapılanlara vereceğimiz cevap. Halk egemenliğinin de, varlığının bilinmesi ve tanınması. Evet, kızdığım ve şüphelendiğim noktalar var, yine de bunları zamana bırakmayı yeğliyorum.
Bu hem Türkiye için, hem de Türk halkı için yapılacak, bir devrimdir. Bir ihtilaldir, ”bu halkın ihtilalidir”. Hayırlı olan ve halkın istekleriyle yapılacak bir devinim’dir.
“Bir gerçeği savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız; sonra da başkalarını inandırmaya çalışmalıyız.” HZ.ALİ
SELAM VE DUA İLE
DEVAM EDECEK…
merak etmeyin, dağdaki de evet diyor bunu entellektüel kişiliğinizle de görebilirsiniz...bdp nin yaptığı siyasi oyunları nasıl görmezden gelebilirsiniz şaşırdım bir hayli...
Ağustos 31st, 2010 at 01:29merhaba
Ağustos 31st, 2010 at 09:45inanın bunu göremeyecek kadar kör değilim.ama hele sandık başına gidelim göreceğiz evet mi? hayır mı?...
bizimkiler sonucu görmeden yapılan varsayımlar.
içimizi referandum öncesi afaroz ediyoruz...
selamlar..
beni kaale alıp cevapladiginiz icin tesekkurlerimi sunarim...yazilarinizi zevkle takip ediyorum ve basarailarinizin devamini diliyorum.
Ağustos 31st, 2010 at 14:49saygilar...