Bel Altı Vurmak…
Acizsin.
Çaresizsin.
Yetersizsin.
Hırsını frenleyemiyorsun.
Yöntem; bel altı vurmak.
***
Rakip senden önde.
Akıllı davranıyor.
Güzel konuşuyor.
İnsana saygı, sevgi sunuyor.
Anlattığı iç rahatlatıyor.
Ne yapmalı?
O’nun bel altına vurmalı.
***
Yüz yüze gelemiyorsun.
O çağdaş ruhun yok.
Göğüs göğse çarpışamazsın.
Zaten kalıpsızsın.
Hile, hurdayı düşünüyorsun.
Beyin hücrelerin, o kirlilikle dolu.
Tek maharetin…
Bel altı vurmak.
***
Öyle kazanacağını sanıyorsun.
Bel altı olmasa da…
Arkadan da vurursun.
Kaçar gidersin.
Yüzündeki maskenle.
Sahte kimliğinle.
Çok yüzünle.
Beslendiğin karanlığa karışırsın.
Sanırsın ki…
Bel altına vurdum, kazandım.
***
İlkelerin yok ki, orada yer alsın.
Aile kültürün gelişmemiş ki, birazcık bulunsun.
Kişiliğin oturmamış ki, sergileyesin.
Eşit şartları bilmiyorsun ki, üstünlüğü tanıyasın.
Yenilgi kafanda anayasa olmuş
O nedenle yenme-yenilme şerefini anlayamazsın.
Varsa yoksa bildiğin…
Bel altı vurmaktır.
Tutturamazsan bile mutluluk duymaktır.
***
Bel altı vurmanın namlı lakabı; kalleştir.
Karakter kardeşi ise; namerttir.
Vurdukça kazandıklarını sanırlar…
Kaçar, saklanır, boş hayaller kurarlar.
***
Seçim dönemi yaklaşıyor ya…
Bel altı vurmalar başladı.
Azalmaz, azarak artar.
***
Hatırlatalım istedik.
Bel altı vurmalara prim verirsek…
Namertliğe alkış tutarsak…
Mertliğin, yiğitliğin, doğruluğun hepsini topla insanlığın cenaze namazına buyurun!
*********