Bedeli Siyaset mi Öder ?
Sadece bir hafta yetti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakan Ali Babacan’a Merkez Bankası konusunda direksiyonu kırdırdı.
Merkez Bankası’na arka çıkan Bakan Babacan, “Yarın Türkiye’de bir şeyler ters gittiğinde kimse dönmez ki Merkez Bankası’na. Bunun siyasi sorumluluğu yüzde yüz hükümetin üzerinedir. Merkez bankamızın genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemli” demeye başladı.
Evet kamu tabanlı ekonomik kurumlar siyasi sorumluluk yaratabilerler. Ancak sistemin oturmuş olduğu ülkelerde özellikle Merkez Bankaları açısından özerklik söz konusudur . Kamuoyu bunun ayrımındadır. Örneğin ABD’de, Hükümet ile Amerikan Merkez Bankası’nın politikalarını ayrı kritize edebilecek bir bilinç oluşmuş durumda.
******
Türkiye’de merkez bankası uygulamalarıyla özellikle 1,5 yıllık kriz sürecinde piyasalar, ekonomi çevreleri ve kamuoyundan destek aldı. Faiz indirimleri yerinde ve ülkenin refahına katkı olarak yorumlandı.
Ekonomide kriz sürecinde birçok soru işareti yaratan, önlemlerde geç kalabilen iktidara karşın MB, bir güven sembolü olarak algılanabildi.
Başkan Durmuş Yılmaz “Takunyalı Başkan” imajından “Gerçeklere sadık, görevine bağlı” bir başkan portresine yol alınca da dikkat çeker hale geldi.
Türkiye için özellikle son 1,5 yıllık sürece bakalım. “Kriz teğet geçer”le başladık,
IMF raporuna göre krizden en çok etkilenen ilk üç ülke içinde yer alan bir panoramadan geçtik.
Ve geçmişte de olduğu gibi yine, ekonominin zorlamaya başladığı günlerde siyaset ön plana çıktı.