Bebek Mamaların da Sadece Kurşun mu Var?
Tarım Bakanlığı 2009 yılında gıdalarda yaptığı denetimlerin genel bir değerlendirmesini yayınladı. Bir çok gıda ürününde yapılan denetim sayısına göre kontrollerin sonuçları da istatistiksel olarak verildi. Yapılan kontrollerde Bebek Mamalarından birinde de Kurşun tesbit edildiğini yazdı.
Yapılan kontrollerde tüm ambalajlı ürünlerin etiketleme kurallarında yüzde yüze yakın bir uyum tesbit edildiğini de öğrenmiş olduk. Demek ki etiketlerin ecüş bücüş, minnacık yazılmasına, ancak mercekler ile okunabilmesine Tarım Bakanlığı rıza göstermiş oluyor!
Tarım Bakanlığı’ nın kendisinin de sorgulanmasına yol açacağı düşünülse bunları kamuoyuna kendi ağzından açıklamasını tüketiciye bir mesaj olarak algılıyoruz. Bu mesaj şu şekilde algılanmalıdır: Bu sayıdaki gıdaların denetimini yapabiliyorum. Ey tüketiciler en büyük denetçi sizsiniz!
Tarım bakanlığının Bebek mamaları haricindeki gıdaların denetim sonuçlarını daha sonraki yazılarımz da ele alacağız. Şimdi Bebek Mamalarında Kurşun’ dan başka neler var onlarla ilgili incelemelerimizi ele alalım:
Bebek Mamalarının obozite yaptığını, bebek mamalarının ambalajları üzerinde ve televizyonlarda yayınlanan reklamlarda tüketicilerin aldatıldığı ile uğraşırken birden Tüketici Dernekleri Fedrasyonundan bebek mamaları ile ilgili bir basın bildirisi geldi. Aşağıdaki bildiride size sunmadan önce bebek mamalarında tüketicilerin nasıl aldatıldığına bir göz atalım.
Televizyonda bebek reklamlarında ya alt yazıyla ya da cicili bicili bayan meşhur artistlerimizin ağzından ‘’ Anne Sütüne Eşdeğer ’’ dir nakaratını dinliyorduk. Yine Bebek Mama’larının etiketlerinde annelerimizin gözlük kullanmadan görebilecekleri şekilde aynı sloganı okuyabiliyor idik.
Çiğ Süt üreticileri grubunda anne sütüne hiçbir gıdanın eşdeğer olamayacağını , eşdeğer iddialarının anneleri aldattığından bahsetmiştik. Bu yayınlarımızı da e mail adreslerimiz içindeki Tarım Bakanlığı Ulusal Gıda Kodeks Komisyon üyelerine göndermiştik.
Mart 2010’ da ,Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Taslak Tebliği'ni yayınladı. Bu taslakta her türlü gıda maddelerinin etiketlerine ‘’ Anne Sütüne Eşdeğerdir ’’ yazısının konmasının yasaklanması öngörülmekte idi. Biz de konunun resmen ele alınıp tüketicilerin aldatılmasının önüne geçilecek böyle bir düzenlemeye sevinmiş ve Bebek Maması üretici lobilerinin bunu el altından durduramayacağını ummuştuk. ! O günden bu yana UGKK’ nundan tıs yok. Halen bebek mamacıları tüketicilere ‘’ Anne Sütüne Eşdeğerdir ’’ yazısını ambalajlarında ambalajlarında bulundururarak tüketicileri aldatmaya devam ediyorlar. Kimin sayesinde? Tarım Bakanlığı’ na bağlı UGKK tarafından.
Ulusal Gıda Kodeks Komisyonun kamuoyunun görüşünü alalı dört ay geçmiş olması tüketicilerin aldatılmaması konusunda hassas olan hepimiz de tedirgin bir bekleyiş devam etmektedir. Tüketicilerin aldatılması ne zaman son bulacak?
Hiç bir besin maddesi anne sütüne eşdeğer olamaz ve anne sütüne tek alternatif keçi veya inek sütüdür. İnek sütünü bebeklerimize içirmede pastörize sütü tercih etmeliyiz. Pastörize inek sütü tam yağlı ise bebeklere içirmeden önce 1/1 oranında su ile karıştırmalıyız. İki yaşındaki bebekler için ise su ilavesine de gerek yoktur.
Besin maddelerini satın alırken, neyi satın alacağımıza Tv’lerdeki meşhur artistlerimiz bize karar verdirememeliler! Artık robot değiliz diyoruz.. Bize gerçek gıdayı reklamlar öğretemez ve öğretmemelidir. Reklamların albenisine aldanmayalım.
Gerçek gıdaya ,besine ulaşamamış. Gerçek besin ve gıdayı unutturan o renkli televizyon camlarında meşhur artistlerimizin 27 kova süte bedel hazır mama reklamlarına da ne demeli. ? Yalanın böylesine << kuyruklu Yalan >> denilir. O hazır mamaların içinde MELAMİN olduğu ileri sürülmektedir. İnek sütüne düşman Hazır Bebe Mamacıları önce hazır mamaların içindekileri dirhem dirhem açıklasınlar. Mamaların üzerine öyle kargacık burgacık açıklamalar yerine mercekler, büyüteçler kullanılmadan okunabilecek yazı yazsınlar da biz de okuyalım. O okuyacaklarımızı sorgulayalım. Bu proteini nasıl toz haline getirdin ? Bu mineralleri ,bu vitaminleri hangi bitkiden aldın? Yoksa yapay mineraller, vitaminler mi diye sorgulayalım. Sadece sütte bulunan ve sütü süt yapan B12 vitamini nerede? Onun da mı yapayını buldun diye sorgulayalım. Biz ineklerimize bile HAZIR BUZAĞI MAMASI yedirmiyoruz. Çünkü hazır buzağı mamasını yiyen ineklerimizden doğan yavrular iyi süt veren anaç özelliğini kaybediyor. Hazır Buzağı Maması yiyen buzağılarımız aynı yağ tulumu gibi olmakta , büyüdüğünde de aşırı kilolarından süt memeleri yağ ile kapladığından süt verimi de düşmekte. Biz Buzağılarımıza Hazır Buzağı Maması yedirmekten kaçınırken, Hazır Bebe Mamalarının çocuklarımız, bebeklerimiz üzerinde OBOZİTE yaptığına inanıyoruz.
Bebek mamalarınındaki etiket ve reklam gibi buzdağının üstündeki problemlere biz yoğunlaşmış iken melamin şüphemizi de zikrederken bakınız TÖF Genel Başkanı Fuat Engin’in konuya ilişkin basın açıklamasını ilginize sunuyoruz:
Bebek Mamalarında Büyük Şüphe!
Tüketici Örgütleri Federasyonu’nun (TÖF), bebek mamaları, bebek devam mamaları ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde GDO bulunup bulunmadığına yönelik araştırması talep ettiği bilgilere, bazı firmalar yanıt vermedi. Bu durum, “Bazı firmalar neleri saklıyor? Bu ürünleri tüketen bebekler tehlike altında mı?” sorularını akıllara getirdi. TÖF, tüketicilerin sorularını kamuoyu önünde tekrar sorarak, bu firmaları yanıt vermeye çağırdı.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) içeren ürünler 1990 yılından başlayarak dünyada, 1998’den itibaren de ülkemizde sokuldu. GDO’lu ürünler yıllarca ülkemize yasal bir düzenleme olmadan girerek, doğumdan ölüme tüketiciler tarafından tüketildi ve tüketilmekte.
Yaşanan bu gerçek durumdan hareketle, tüketicilerin “bebek mamaları, ve formülleri, devam mamaları ve formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinleri” konusunda kafasında oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırabilmek amacıyla bir çalışma hazırlamak istedik. Bu kapsamda, GDO’lu ham ve işlenmiş ürünler ile GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların ürünleriyle üretilen veya ithal edilen bebek mamaları, devam mamaları ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerine ilişkin araştırma başlattık.
Tüketicilerin sağlık ve güvenliğinin korunması, bilgi edinme ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ilkelerinden hareketle, gıda güvenliği ve hijyeni, sağlıklı çevre ve biyoçeşitlilik, sosyal sorumluluk, standartlara tam uyum açılarından bilgilenmek ve tüketicileri bilgilendirmek, izlenebilirliğin ve şeffaflığın sağlanabilmesi için başlattığımız bu çalışma çerçevesinde ülkemizde bulunan üretici veya ithalatçı bebek maması firmalarına çeşitli sorular yönelttik.
Ancak sonuç tüketiciler açısından tam bir hayal kırıklığı oldu. Konuyla ilgili endişelerimizi gidermek üzere bilgi istediğimiz firmaların bazıları, aradan geçen süreye rağmen tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehdit eden, tüketicilerin bilgi edinme hakkını ortadan kaldıran böylesine önem arz eden bir konuda cevap vermeyerek, tüketicilere karşı sorumluluklarını yerine getirmedi. Bu firmalar, izlenebilirliğin ve şeffaflığın sağlanabilmesini yok sayarak ürünlerinin içerindeki biyoçeşitlilik,
üretim ve hijyen koşulları, standartlara uyum gibi bilgileri tüketicilerden saklamayı tercih etti.
Bebeklerin beslenmesinde, büyümesinde ve gelişmesinde yer tutan mamaların GDO içerip içermediğine yönelik araştırmamızın sorularını, söz konusu firmalara son kez ve kamuoyu önünde açık bir biçimde yeniden soruyor ve onları bu konuda bilgilenmek isteyen tüketicilere yanıt vermeye çağırıyoruz:
*Mısırdan elde edilen, Nişasta, NBŞ, Fruktoz, Glikoz ile soya, soya lesitini ve türevlerini bebek mamaları, bebek formülleri, devam mamaları ve formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinin üretiminde kullanıyor musunuz?
*Ürettiğiniz ya da işlediğiniz ürünlerde Aspartam ya da türevi yapay tatlandırıcılar kullanıyor musunuz?
*Ürünlerinizde kullandığınız süt ve süt ürünlerinin menşei hakkında bilgi verir misiniz?
*Ürettiğiniz/işlediğiniz ürünlerde Genetik Modifiye (GDO) hammadde/malzeme kullanıyor musunuz? Hangi ülkelerin hammadde, alzeme ve işlenmiş ürünlerini kullanıyorsunuz?
*İthal ettiğiniz bebek maması ve türevlerinin ürün içeriklerinde Genetik Modifiye (GDO) ürünler var mıdır?
*Ürettiğiniz/işlediğiniz/ithal ettiğiniz ürünlerle ilgili biyolojik analizler yaptırıyor musunuz? Yaptırıyorsanız hangi sıklıkta yaptırıyorsunuz? Örnek analizler verebilir misiniz?
*Ürettiğiniz/işlediğini ürünlerde Genetik Modifiye hammadde türevleri içeren malzemeler kullanıyor musunuz? (Nişasta, NBŞ, Fruktoz, Glikoz, lesitin, sıvı yağ, süt ve süt ürünleri) kullanıyorsanız oranı ne kadardır?
*TKHK un 12. maddesi ve ilgili yönetmeliği ile, 2002/33 no’lu Şeker Tebliği’nin 4. maddesinin ilgili hükümlerine uygun olarak ambalajlama, etiketleme ve işaretleme kurallarına uygun davranıyor musunuz? Tüketime sunulan ürünlerin ambalajında (kutu-kova-cam kavanoz gibi kaplar dahil) ya da etiketinde üretim yeri, malın ayırıcı özellikleri ve fiyatını yazıyor musunuz?
*Üretimden tüketim sürecine kadar izlenebilirliği sağlayan/sağlayacak Önlemleriniz/çalışmalarınız var mı?
*Tüketicilerin, üretim süreçlerine ve kontrol safhalarına izlenebilmesi için katılmasını sağlayacak düzenlemeleriniz var mı?
AKSİ HALDE HUKUKİ İŞLEM!
Sorularımıza yanıt almadığımız durumda TÖF olarak, bilgi gizleyen firmalar hakkında hukuki işlem başlatmanın yanı sıra, tüketicileri bilgilendirerek, şüpheli ürünlerin tüketilmemesini isteyeceğiz.
Şeffaflık, izlenebilirlik, bilgilendirilme, denetim süreçlerinin işletilmesi konusunda Tarım Bakanlığı yetkililerini görevini yapmaya çağırıyoruz.
Bir Tüketici Fedarasyonunun gıdamıza, affedersiniz, bebeklerimizin gıdası olarak takdim edilen bebek mamaları ile ilgili bu kadar ayrıntı içeren kuşkuları dile getirmiş olmalarından çok memnun olduk. Kimi zaman ince, zarif bir uslup ile gıdalarımızda tüketicilerin aldatıldığından bahisle, tüketici derneklerimizin banka kredi kartları, ticari sözleşmelerde vb. gösterdikleri hassasiyetleri biraz da insanların en temel besin maddelerinden süt ve süt ürünlerine, bebek mamalarındaki tüketicilerin aldatılmalarına eğilmelerini arzu ettiğimizi yazmıştık.
TÖF Genel Başkanı Fuat Engin’in beyefendiyi artık gıda konusunda tüketicilerin sesi olarak görmek bizleri çok mutlu etti.Teşekkür ediyor, kendisine tam desteğimizi sürdüreceğiz.
Buradan Fuat Beyefendi’ nin şahsında tüm tüketici derneklerine diyeceğimiz şudur. Gıdalarımızdaki söz konusu edilen tüm problemelerin çözümünü ilgili firmalarla mücadelenin yanısıra, gıdaya nizam veren, gıda yönetmeliklerini hazırlamakta yetkili kurum olan Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu’ nda (UGKK) temsil hakkını elde etmelidirler. En çok üyeye sahip meşrubat firmalarının sivil toplum kuruluşlarına UGKK’ de temsil imkanı verilirirken ülke nüfusumuz kadar sayıda tüketicilerimizin sivil toplum kuruluşlarına yer verilmeyişini çok garip karşılamaktayız.
Tüketici Derneklerinin UGKK’ da temsil edilmesi gıdadaki tüm sorunların çözümünün tüketicilere göre şekillendirme imkanı olabilecektir. Mevcut durumda gıda; Sanayicilerimizin insaf ve merhametine bırakılmıştır.
‘’Etiketi güzel yap, Gerisini merak etme!’’ Tüketici nasıl olsa etikete bakıyor öyle mi ? Ambalajlı üreticilerin bu zannı nı değişecek. Kim değiştirecek. Ey tüketiciler siz değiştireceksiniz!
Saygıdeğer Çapar Kanat Bey,
Yazınızı baştan sona kadar titizlikle ve dikkatle okudum. Halk sağlığı konusunda bir uyarı, bir bilgilendirme ve şikayet masasının adresini de belirterek yazdığınız yazı beni derinden etkiledi.
İki duygu ile baş başa kaldım:
Hem üzüldüm, hem de "oh çok şükür ki, birileri yasal olarak ilgilenmekte" diye de sevindim.
Türkiye-de, özellikle çeşmenin başını tutmuş Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı yetkililerine güvenmiyorum.
NEDEN GÜVENMİYORUM?
Marketlerde...
Eczanelerde...
Alışveriş merkezlerinde...
Çarşıda ve Pazarlarda...
Okul Kantinlerinde...
Hastane Kantinlerinde...
Vs...Vs...Vs...
Satılan ve satılmakta olan İlaç, GIDA ve Textil ürünlerinin içeriklerine baktığımızda KANSEROJEN maddeleri görmek mümkündür.
Her iki bakanlık bile bile LADESLERKEN halkı, biz tüketiciler hangi yasal terazide tartılacağız?
Adalet Bakanlığı bu iki bakanlığa HAYIR siz suçlusunuz mu diyecek?
70 milyon nüfusa sahip yurdumuz insanının 20 milyonu teşhis edilmiş KANSER hastası, 25 milyonu da gizli KANSER hastasıdır.
70-45= 25 kalan sağlar çocuk ise...Varın siz ve biz düşünelim GDO ve "anne sütüne" eşdeğer mamalar ile beslenen 25 milyon çocuğumuzun gelecekte nasıl bir hastalıkla tedavi olunacağını...
Türkiye-de yaşamaktan gurur duymak istiyorum...
Yöneticileri ve milleti temsil eden vekilleri duyarlı olmaya ve yetki sorumluluklarını tam üstlenmeye nasıl davet edebiliriz?
Asıl önemli olan budur...
Halk KUZU KUZU teslim ölmeye...
Ki bende bir Kanser Hastasıyım...
Yaşamak şakaya gelmiyor...
Duyarlı yüreğinize sağlık diliyor, teşekkür ediyorum.
Sevgi ve ışıkla
Emine Pişiren
Temmuz 29th, 2010 at 16:21Edebiyat Galerisi Net Sitesi
Genel Yayın Editörü/Yöneticisi