BDP Kapatılsın mı?
Terör örgütü, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) adıyla 1978 sonunda Abdullah Öcalan tarafından kuruldu. İllegal bir organizasyondu. Faaliyetlerini 'Kürt halkının bağımsızlığı' sloganıyla yürütüyordu. Düzenlediği terör eylemleriyle korku salarak Türkiye'nin bölünüp parçalanması için faaliyette bulunuyordu. Uzun bir hazırlık döneminden sonra ilk terör saldırısını 15 Ağustos 1984'te Eruh ve Şemdinli'de gerçekleştirdi.
Apo ve PKK, bir taraftan terör eylemlerine devam ederken diğer taraftan legal görünen bir siyasî parti kurdular: Halkın Emek Partisi (HEP). 1987 Genel Seçimlerinde ırkçı-bölücü Kürtçü milletvekilleri SHP'yi kullanarak TBMM'ye girmeyi başardılar. Ancak HEP, 1993'te 'bölücülük' gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
HEP'in kapatılmasından sonra teröristbaşının talimatıyla 1994 başında kurulan Demokrasi Partisi (DEP) de, PKK ile işbirliği içinde olduğu için aynı yıl kapatıldı. Ancak PKK, HEP'in kapatılmasından önce yedek olarak Halkın Demokrasi Partisi'ni (HADEP) kurmuştu. Demokratik Halk Partisi (DEHAP) ise HADEP tarafından kurulmuş ve kapatılacağı görülünce de içi boşaltılarak mensuplarının Demokratik Toplum Partisi'ye (DTP) aktarılması sağlanmıştı. Sonra da bilindiği gibi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kuruldu ve bugünlerde cami duvarına siymeye başladı.
***
Ben hiçbir zaman siyasî partilerin kapatılmasından yana olmadım. Bilâkis bugüne kadar demokratik siyasî partilerin kapatılmasına en fazla ben karşı çıktım ve terör haricinde siyasî partilerin kapatılması uygulamasına son verilmesini ve bu konudaki Anayasa'nın 69. maddesinin değiştirilmesini savundum.
Lâkin, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde terör ve şiddet eylemlerini bilfiil gerçekleştiren siyasî partilerin faaliyetlerine izin verilmez. Venedik Komisyonu, tarafından 10 Ocak 2000'de yayınlanan Venedik Kriterleri'ne göre, 'Siyasî partilerin yasaklanması veya kapatılması, sadece siyasî partilerin şiddeti siyasal bir araç olarak kullanmaları durumunda haklı görülebilir.'
BDP, PKK-KCK terör örgütünün Meclis'teki parçası ve uzantısıdır. BDP, terör örgütüyle ve terörle içli dışlıdır.
***
BDP'nin kapatılması, 'hukukî bakımdan' incelendiğinde, hem mevcut Anayasa ve Siyasî Partiler Kanunu çerçevesinde, hem de Venedik Kriterleri'ne göre kaçınılmazdır.
Türkiye'de eğer bu mevzuat yürürlükte ise, BDP'nin mutlaka kapatılması ve BDP'li milletvekilleri hakkında adlî soruşturma açılması ve yargılanmaları gerekir.
Bu gerçek ortadayken, sırf siyasî mülâhazalarla Anayasa ve kanunların rafa kaldırılması ve terör suçu vakıasının göz ardı edilmesi, yargı bağımsızlığının yok edilmesiyle eş anlamlıdır. Bu durumda, siyaseten haklı da olunsa, adaletin siyasete feda edildiği inkâr edilemez.
***
BDP'nin kapatılması, 'siyasî bakımdan' incelendiğinde, Türkiye'nin siyasî durumuna pek de uygun olmayan bir tablo ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki:
BDP, Kürt kardeşlerimize 'mağdur' rolü oynayarak tamamen kaybetmekte olduğu tabanını tekrar toplamaya çalışacaktır.
BDP kapatılınca, dış dünyaya terörü mâzur göstermek için propaganda yapacaktır.
BDP, daha önce olduğu gibi kendi yerine kurulacak yeni bir siyasî partiye katılacak ve süratle teşkilâtlanacaktır.
Esasen BDP, yeni propaganda sürecinde kapatılmayı istemektedir.
Bu durumda, BDP'nin kapatılması siyaseten yanlış olacaktır. Ancak, bu konudaki mevzuatın da yeniden düzenlenmesi ve yargının boşta bırakılmaması lâzımdır.