Bayram Kime Gelir?
Günler öncesinden hayallerini kurardık bayramın gelmesinin. Yeni elbise alabilmenin meşru gerekçesiydi bayram. Cebimizin biraz para görebilmesinin de. Çikolatayı sınırsız olmasa da saymadan yiyebilmenin zamanı.Bir gece öncesinden kınalardı annem ellerimizi... Sabahında kınalar yıkandığında yayılan kına kokusu büyülerdi beni...
Bayram namazından gelince dedemle babam günler öncesinden alınmış ellerimizle,özenle beslediğimiz ve duygusal bağ kurduğumuz koyunlarımız kurban edilirdi... Tekbirler ağlamalarıma karışır sonrasında unuturdum.Cennete giderken kesilen kurbanımızın yoldaşlık edeceğini öğrendiğimde...Kurban edilenle kavurma yapılanın aynı olmadığını anlatmışlardı belki de...
Kurban kesebildiğimizde olurdu, kesemediğimizde…Bazen dağıtan olurduk, bazen de bekleyen.Uzak akrabalarımıza gidebildiğimiz de olurdu.Onları evimizde ağırladığımızda.Ama bir bayram vardı.Anlatılan değil, yaşanan hissedilen anlamı olan bir bayram…Tadı hala damağımızda kalan ve hatırladıkça anlamca çoğalan bir bayram…
Bir yerde durmazsam anlatacak çok şey var görünüyor...Amacım benim bayram anılarımı anlatmak değil. Ama yaşı benden büyük ve bana yakın olanların birer bayram anısı olduğunu biliyorum. Eski bayramlar diye bir başlasak bizi durdurabilene aşkolsun...
Ama ne yazık ki yeni neslin eski bayramlar diye başlayan cümleleri olacak mı bilemiyorum. Her şeylerini çaldık. Şimdi sıra bayramlara geldi. Bayramların yaz aylarına denk gelmesi giderek de daha sıcak zamanlara kayacak olması ciddi bir endişe uyandırıyor bende.
Bencil dünyalarımızda, gömülü yaşadığımız işlerimizden bir kaçış fırsatı bir tatil zamanı olarak görmeye başlıyoruz bayramları.Bayram gelse de şöyle kaçamak bir tatil yapsak diyenlerin sayısı her geçen gün çoğalıyor. Daha bir kaç yıl önce tatil yapmanın mantığı sorgulanırken şimdi tatil yapmak olmazsa olmaza dönüştü. Hatta her fırsatta yapılması gereken bir şey gibi.
Kendimizden kaçma çabamız, kendimizle karşılaşma korkumuz, durup düşünmeye fırsat tanımıyor.Geleneksel olanla bağımızı koparıp atarsak yerine koyduğumuz modern yaşam biçimleri bizi daha da egoist yapacak.Benimizi tavaf etmekten, keyfimize göre yaşamaktan dolayı değerlerimize sırtımızı döndük. Zamanın modasının getirdikleri sorgulanmadan uygulanmaya başlarsa bizi kendi gerçekliğimize yabancılaştıracak gibi görünüyor.
Kurbanın bir çok anlamı elbette ki var. Ben haddimi aşmadan bu yazıda sadece yakınlaşmak olarak anladığım kurbanın kendi anlamından ne kadar uzağa düşmekte olduğunu üzülerek görüyorum. Allaha yakınlaşmak olan kurban bayramı egomuza yakınlaşmaya doğru kaymakta.
Diyebilirsiniz ki ben kurbanımı yoksul ülkelere gönderdim. Vazifemi yaptım anlayacağınız. Yazında tatile gidememiştim. Şimdi de ucuz ve ekonomik. Eee ne var bunda? Sen gidemediğin için kıskanıyor olabilir misin?Sanmam...
Ama sosyal etkinin zaman içerisine bayram ve tatil kavramlarını daha geniş kitlelere benimsetmesi kaygım bunları yazdırıyor olabilir.Çağımızın önemli bir alimi haccın ihmal edilmesinin günahların artmasına sebebiyet vereceğini söyleyerek bizleri uyarıyordu. Haccın amacı tanışmak , yakınlaşmak kaynaşmak, fikir birliğinde bulunmak gibi daha pek çok amaca hizmet ederken ihmali de bugünkü İslam dünyasının bölünmüşlüğünü netice verdi.
Aynı şeyin bayramları tatil mantığıyla algılamaya başlarsak çocuklarımızın akrabalık, yakınlaşma, beraber olabilme, diğerini anlamaya çalışma, farklılıkları güzelliğe dönüştürebilme gibi pek çok davranışı öğrenemeden büyüyeceğini düşünüyorum...
Anne baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailemiz bayramlarda yakalayabildiği geniş aile olabilme , bir arada birbirini tanıyabilme fırsatlarını denize girme, otelde sauna keyfi yapma, açık büfe kahvaltıda kendinden geçmeye dönüştürürlerse durum vahim...
Çocuklar söylediklerimizi değil yaptıklarımızı modelliyorlar ve kaydediyorlar...Ve biz bayramın anlamını bayramın hatırlattıklarını anlatmadan Hz. İbrahim’i anmadan, sevdiklerimizi ziyaret etmeden, küs olduklarımızla barışmadan. Ahiret alemine gönderdiklerimizi mümkünse kabirlerinde dualarla anmadan , ihtiyaç sahiplerine elimizle kestiğimiz kurban etinden göndermeden, paylaşmadan ne öğretebiliriz ki?
Kurban bayramı bir arınma zamanıdır. Yaratıcımızla ve kendimizle, özümüzle karşılaşma zamanı. Ölümlü olduğumuzu idrak zamanı.Dünyanın geçiciliğini fark etme zamanı.Birbirimizle tanışma yeniden yakınlaşma zamanı.. Yoksa ucuz tatil peşinde koşma, kasımda denize girebilme marifeti gösterme, yurtdışına kaçma, turistik seyahat yapma zamanı değil.
Bir gün belki pişman olacak yanlış yaptığımızın farkına varacağız. Ama o gün çok geç olabilir .Bayram bize geliyor kalbimizi açıp karşılamadığımızda üstümüze düşeni yapmadığımızda gelmez olabilir. Yada adı gelir kendi gelmez...Bayramınızın bayram tadında ve yakınlaşma vesilelerine açık olarak, bereketle geçmesini dilerim...
bütün yazılarınız gibi bu yazınız da mükemmeldi...anlatamak isteyip de kelimelere dökemediğim duydularımın tercümanısınız..ikili ilişkiler,kaybettiğimiz değerler,kendimize yabancılaşmamız,özümüzden kaçışımız... biz modernizmin kurbanları!bayramlarımızda bundan nasibini aldı!!...
Mart 14th, 2011 at 15:10