content
06 Eki

Bayram Çeşitlemesi

Malumunuz bazı ziyaretlerin kısa tutulması iyidir; hasta ziyareti, bayram ziyareti de bu cümledendir. Açıkçası çok konuşasım yok ve Kurban Bayramı'nı idrak ettiğimiz şu günlere denk gelen bu yazımı da kısa kesmek arzusundayım. Aşağıda okuyacağınız başlıkvârî düşüncelerimin kimine muhtelif yazılarımda ilgili ilgisiz değinip açmaya çalıştım, geri kalanı için de imkan buldukça meramımı anlatmaya çalışırım. Fırsat buldukça yeniden masaya yatırıp aklınızda kalan parçaları biraraya getirdiğinizde sanırım manzara yerli yerine oturacaktır. Buyurun, hem bayramlaşalım, hem okuyalım:

* * * * * * *

En zor ve sıkıntılı anlarında metânetini uzun süre elden kaçırıyorsan, zafer beklemek ya da istediğini elde etmek yerine bir bardak soğuk su içmek daha faydalıdır.

* * * * * * *

Kimin peşinden gittiğin kadar peşinden kimin geldiği de önemlidir.

* * * * * * *

Hemen herşey gibi konfora da bir yerde dur diyemezsen, çok sürmez canına okur.

* * * * * * *

İki ayrı algı dünyası olan gerçek ve sanal alem, insanları farkında olmadan çift kişilikli olmaya doğru sürüklüyor. Umarım eğitimciler, sosyal bilimlerle uğraşanlar bu meseleye biraz daha yakından eğilirler.

* * * * * * *

Kendine düşman üretmek fikir üretmekten hem daha kolay hem de -çoğumuz için- daha caziptir.

* * * * * * *

Hayat... Hayatı anlamak/bilmek ve o hayatı -hakkını vererek- yaşamak, bu yaşayışın baş aktörü "insan" olarak yaşamak, bazılarımıza bir oyun gibi görünse de gerçekte ciddi bir iştir. Faraza oyun bile olsa bildiğimiz başka hiçbir oyuna benzemeyen ciddi bir oyundur. Bu 'oyun'un bir katmanında herşey birbirine aynadır, bir katmanında henüz ayna icat edilmemiştir.

Adamı hayat çarpmış, farkında değil. Ne kadar anlatsanız da böyle olduğunu, düştüğü durumu anlatamıyorsunuz. Dedik ya; bu ciddi bir 'oyun'dur, çarpar adamı; ve dedik ya, aynanın henüz icat edilmediği bir katman da var. Yüzleşebileceği, ne halde olduğunu fehmedebileceği bir durum/ortam söz konusu değilken ne kadar anlatsan da çi-fayda..

* * * * * * *

Belki görmüşsünüzdür; sahillerimizde denizcilere kılavuzluk etmek üzere hazırlanmış bir "Fırtına Takvimi" var. Bu takvimde Kırlangıç Fırtınası'ndan Kozkavuran'a, leyleklerin geliş gidişinden Kocakarı Soğuklarına kadar mevsime ve iklime bağlı bir dizi doğal hadise yıllık takvime raptedilmiş. Merak bu ya; acaba "beyin fırtınası" bu topraklara uğramış mı diye baktım, yok. Bir de çevreme baktım, ya herşey sütliman ya da öyle kasırgalar hortumlar oluyor ki akıl diyarında göz gözü görmüyor. Keşke bu takvimin bir yerinde bir de Beyin Fırtınası olsaymış..

* * * * * * *

Akıl son menzildir..

* * * * * * *

Ülkemizde şehirler (yani medeniyet meşheri bildiğimiz mekanlar) belki medeniyet tarihinin en bahtsız dönemini yaşıyor.

* * * * * * *

Deryada damla bile olmayan bu kırıntılar hayattan minik minik kesitler.

Cinsiyetimiz, statümüz, aidiyetimiz... ilââhir, ne olursa olsun; bize bahşedilen bu hayatı hakkıyla yaşayabilmenin ya da -diğer tanıma itibar edersek- bu oyunu gerektiği gibi oynamanın tek şartı var, o da 'insan' olmak. Aslında bunu herkes söyler de herkesin 'insan olmak'tan ne anladığı farklı farklıdır. Belki asıl mesele de budur; bu manayı maksada uygun kavrayan 'yaşar', çarpıtan çarpılır! Bayramınız mübarek olsun!.

 

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank