Baykal: Persona Non Grata
BAYKAL: PERSONA NON GRATA
BAYKAL-Nesrin BAYTOK kaseti ile ortaya çıkanları “derin proje” olarak görenlerdenim. Ve devamının geleceğini düşünüyorum. Ancak beni asıl ilgilendiren kısım BAYKAL'ın yaptığı basın açıklamasında “iktidarın samimiyetine güvenmiyorum” demesidir.Hem de;
“Olayla ilgili elimizde bilgi ve belge var. Zamanı gelince ortaya konur. Ancak bu aşamada bir açıklama olmaz. Belgeler iş başındaki bu iktidara teslim edilmez. Hukuki bir değerlendirme yapılacağı yönünde kuşkularım var” demiş.
Ne var Sayın BAYKAL? Şerefin, haysiyetin ile ilgili bir şey demeyeceğim ama siyaseten pert olmuşsun, 80’e varmakta olan yaşınla seks kasetlerinle gündem olmuşsun kalkıp güvenden, kuşkudan söz ediyorsun. Bu gün itibariyle güven sözcüğünü ağzına alacak en son kişi sensin. Biz şimdi “acaba BAYKAL” daha başka hangi cevizleri kırmış” diye kuşkulansak yeridir. İnsaf ya… Güvenilir olabilmen için elindekilerini acilen açıklamalısın.
Dedim ya artık olan oldu ve daha da olacak şeyler var;
Bu sebeple elinde ıslak-kuru, imzalı-imzasız ne bilgi belge varsa hukuka teslim et. Et ki seninle ilgili yazdıklarımızdan nedamet duyalım. İnsanlara sarsılan güvenimiz geri gelsin.
İktidara güvenmiyormuş? Komploymuş; Peki sizi o eve götüren kim? Orada uygunsuz hale getiren kim? İnsan ve izan...
Elindeki bilgi ve belgeleri hukuka teslim etmezsen aynı zamanda müfterisin de. Haydi bakalım.
Ve demiş ki BAYKAL;
“Olay daha da farklı boyutlara giderse, kavga başlarsa bildiklerimizi kamuoyuna ilan ederim.” Ne kavgası?
Kim başlatacak?
Neden kavganın başlamasını bekliyorsun?
Önlemek daha yeğ değil mi?
Önleyemiyor isen ne demek istiyorsun? Yine seni anlamaya zekâmız yetmedi!
Evet, işin içinde çok derin güçler var; şimdilik "persona non grata" BAYKAL . Ama başkalarına da sıta gelirse şaşmayın. Zira projenin içinde başta MOSSAD olmak üzere yabancı servisler var. Unutmayalım ki bu operasyon ülke siyasetine ciddi yön verme gücündedir ve başka projeler de gelir diye endişe ediyorum.
Bütün içtenliğimle söylüyorum ki;
Böyle bir durumun yaşanmamış olmasını, yaşanmışsa bu şekilde ortalıklarda dolaşmamasını dilerdik ve mevcut hali de asla doğru bir iş olarak kabul etmiyoruz.
Beyan esastır ve hükümet üzüntülerini dile getirmiş, olayın duyulmasıyla beraber el koymuş ve kasetin içeriğinin doğru olmamasını temenni etmiştir. Siz samimiyetsizliği nerede arıyorsunuz? Bildiğiniz bir şey varsa söylersiniz biz de iktidara en uygun dille sitemde bulunalım.
Kendisi mi kaseti servis etmiştir?
Onlar mı yayınlayın diye talimat vermişlerdir?
Onlar önceden bildikleri halde göz yumarak yayınlanmasına izin mi vermiştir? Ne biliyorsanız söyleyin de gereken tepkiyi ortaya koyalım. Ama yok eğer sadece “ben gidiyorum bu çamurdan iktidar da nasiplensin” düşüncesindeyseniz yanıldınız bayım.
Evet, bunun yayınlanmasını engelleyebilir de engellememişler ise son derece yanlış ve etik olmayan bir iş yapılmıştır. Çünkü siyasi rakiplerle siyasi mücadele verilir. BAYKAL’ın yaptığı gibi asker, yargı, darbe tehditleri ve “gericilik” şarkılarıyla değil. Siyasi arena siyasi söylemlere, siyasi projelere ve siyasi eleştirilere açık bir alandır. Bu sebeple siyasiler söylem ve projeleriyle rekabeti sürdürmelidirler.
BAYKAL nefsine yenilmiştir. Hepimizin nefsimize, zevkimize, sevgi ve aşklarımıza yenildiğimiz olmuştur. BAYKAL’ın ömründe yaptığı en doğru iş istifa etmesidir. Bu kaset olayı başka bir vatandaşa ait olsaydı kişisel bedel dışında bir şey istenmezdi. Nesrin Hanım bekâr olsa yine hafif atlatılırdı; “Birbirimizi seviyoruz, ülkemizde iki kadınla evlilik yasak, ne yapalım biz de böyle sürdürüyoruz” denecek ve belki de “kahraman” olacaktı. Nasıl kahraman dediğinizi duyar gibiyim.
Ne bileyim niye kahraman? Ama netice de “gönül ferman dinlemiyor” biliyoruz. Ama onurlu ise, duygularına kul-köle olmamış ise anlayışla karşılarız…
Kimse bizden böyle bir durumda da BAYKAL ve Nesrin BAYTOK’u kahraman yapmamızı beklemesin. Hani filmlerde bazen kirli ilişkide bulunan Erol TAŞ ise kalleş, hain, ırz düşmanı, ama eğer aynı işi Cüneyt ARKIN, Tarık AKAN, Behlül olup yengesiyle yatınca “ayyyy birbirine çok yakıştılaaaar” diye en geri zekâlı ve de namussuzca yorumlara düşeriz ya, ondan yani…
Neyse,
BAYKAL yapılabileceğin en iyisini yaptı ve bundan böyle de aktif siyasete bulaşmamalıdır. Zaten bu güne değin siyasete bir katma değeri olmadı. Piyasalar istifayı görmedi bile. Mızıkçılık ve tehdit dışında hiçbir özelliği yoktu. Yani CHP bundan sonra büyüyebilme fırsatı yakaladı. İyi değerlendirilirse hem CHP hem de herkes kazanacak. Zira iktidarların güzelliği ve verimliliği kaliteli muhalefetle mümkündür. Alternatiflerin yarışması… Ama Allah aşkına ortada muhalefetin bir projesi, hükümeti zorla doğru ve faydalıya sevk edici siyasi program ve söylemi var mıydı? Yapma, yaptırmam, etme ettirmem. Olmam, oldurmam, oldurulmasın…
Konumuza dönersek;
Her şey ortada, olanları kimse inkâr etmiyor. Nesrin Hanım; “20 yıldır dişi(liği)mle, tırnağımla zar zor* buralara geldim istifa etmem demiş. BAYKAL ise siyaseten gerekeni yapmıştır.
Siyasi kişilik bunu siyasi kimliğiyle ödemek zorundadır. BAYKAL da siyasi bedeli ödemiştir. Bundan sonrasını evinde “geçmişi sigaya çekmekle” geçirse ömrünün geri kalan kısmını ülke ve insanlık için daha verimli halde sürdürecektir, âcizane ve naçizane tavsiyem bu.
Yoksa "uçkurdan"kahraman yaratmak beyhude bir uğraştır.
*İtalik vurgular bana aittir.