content Eşref Zeki PARLAK İstanbul/Üsküdar doğumlu olup memleketi Trabzon/OF'dur. Okan Üniversite İçmimarlık lisans eğitimini almaktadır. Lisans programının ilk senesinde İçmimarlık Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilip hemen ardından yapılan Fakülte Temsilciliğinde Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Başkanı olmuştur. Bilgi yelpazesinin geniş olmasına önem vererek her konuda araştırmalarına devam etmektedir. Özellikle insan psikolojisi üzerine 2002 yılından beri araştırmalar yapmaktadır. Bunun yanında felsefe, siyaset, bilim ve dini alanlarda kapsamlı araştırmaları bulunmaktadır. Geniş bir kitap arşivi bulunmakla birlikte güzel konuşma sanatı üzerine kendisini çeşitli kaynaklardan geliştirmiştir/geliştirmeye devam etmektedir. 7 Eylül 2008'de Türk İç Mimarlar Grubu'nu kurmuştur. Kısa süre içinde 4000'i aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı içmimarlık grubunu(Türk İç Mimarlar Grubu) kurmuştur. Birçok dernek ve klüpte üyeliği bulunmakla beraber Ataşehir Trabzonlular Derneği'nin kurucu üyelerindendir. Alanında ün yapmış sanat hocalarıyla çeşitli sanatsal aktivitelerde bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli gazeteci, köşe yazarlarıyla araştırmalarda bulunmaktadır. Yabancı dil olarak İngilizce bilmektedir. Eşref Zeki PARLAK
15 Eki

Başörtüsü ve Diğer Sorunların Gizli Mimarları

Bugün, oynanan tüm oyunların, amaçlanan tüm hedeflerin varmak istediği noktadan bahsedeceğim.

Geçmişten bu yana, İslam Dininin getirildiği günden beri Müslümanlar hep zulüm görmüştür. Halen daha görmektedir.

Ne gariptir ki; İslam dininin getirdiği huzur, sevgi, barış, şefkat, merhamet ve daha birçok şey kimi insanları çok ciddi şekilde rahatsız edip duruyor.

Kimisi bu dini kendi dininin en büyük rakibi olarak görürken, kimi de böyle bir dinin kendi dininden daha kabul edilebilir bir din olduğunu gördüğü için korktu...

Ama ortada bir gerçek varsa; o da İslam Dininin geldiği günden beri başlatılan açık ve gizli oyunlar silsilesidir...

***

OSMANLI'DAN BU YANA GİZLİ DİN HAREKATI

Öyle ki Osmanlı'da uygulanan adalet, hoşgörü, sevgi, saygı ve barış düşünceleri, düşmanlarının bile gönlünü fethederken birileri kendi gönlünün de fetih olacağı korkusu ile bu gidişata dur demenin yollarını arayıp durdu.

Osmanlı'nın içinde oluşturulan gizli yapılanmaların hedefi, İslam dinini kendi dinleri gibi değiştirmek, değiştiremiyorsa da Müslümanların aklını bulandırmak idi. (Yönetimi de dolaylı yoldan ele geçirmek istiyorlardı.)

Nitekim Osmanlı'nın son dönemlerine doğru tüm dünyada ciddi ses getiren masonik yapılanma, çok ciddi bir şekilde faaliyetlerindeki amacı gerçekleştirmeye başlıyordu.

Din anlayışından uzak, kendi menfaatine düşkün, halkın hakkını düşünmeyen, insanlara değer vermeyen zihniyet oluşturma amacını, zamanın yöneticilerine empoze eden bu gizli harekat sonunda amacına ulaşmıştı.

Din anlayışından çok uzaklaşan ve azgınlık içine giren bir devletin helak olması kaçınılmazdı...

Nitekim öyle de oldu...

***

YENİ KURULAN TÜRKİYE'NİN TEMELİNİ OLUŞTURAN ÇÜRÜK TAŞLAR

Bu harekat yeni kurulan Türkiye'nin de temelinde yer aldı.

Bu harekatın temelinde, Osmanlı döneminde yetiştirilen gizli ÇAKMA hocalar çok ciddi faaliyetlerde bulundular. Halk arasında ciddi bir söz hakkına sahip olan bu çakma hocaların görevi, halkın aklına İslam dinin anlayışından çok uzakta kalan şiddet, huzursuzluk, kargaşa, kin ve nefreti sokmaktı.

Bu harekatta başarılı olan o çakma hocalar, halkın arasında söz sahibi olduğu gibi meclisin içinde de yer aldılar.

Masonik harekatın sadece bir parçası olan bu çakma hoca grubu dışında, teşkila t lanmada her konuda yetiştirilen gizli adamlar da vardı.

Tüm bu ekip yeni kurulan Türkiye'nin ilk meclisinde çoğunluğa sahipti.

(DETAYLI BİLGİ İÇİN BAKINIZ: http://t.co/qgdId8p )

Bu gizli yapılanma, aldığı kararlarla Atatürk'ü bile rahatsız etmeye başlamışlardı. Bu gidişata 1935'de dur demek isteyen Atatürk, maalesef sinsi bir zehirleme operasyonunun kurbanı oldu...

Zehirlemeden önce birçok suikast düzenlendiğini de söylemekte fayda var.

(Bu konuya ilerde gireriz. Fakat şuan konudan sapmamak için kısaca değinmemiz gerekiyordu.)

Tüm bu oyunların şiddetini arttırılması gerektiği, ikinci dünya savaşından sonra anlaşılmıştı.

İngiliz bir komutan bile; "Biz Türklerle değil, onların dinleri ile savaşıyoruz!" diyebilmiştir.

Burada çok ciddi bir mesaj var. Anlamak isteyenler için bu zaten yeterli bir cümledir.

***

Tüm planlar bu inancı kirletmeye yönelik gerçekleşmeye başladı.

Ezan, Türkçeleştirilesin denildi. Mabedin için de bile huzur yoktu.

Başörtüsü kalksın denildi, önce devlet kurumlarına sonra okullara başörtü ile gidilemez oldu.

Namaz kılan başbakanlar şeriatçı ilan edildi, dinle alakası olmayanlara modern, çağdaş denildi...

Birçok derin dernek ve vakıflar kuruldu. Sloganları ise "Başörtü takma, seni okutalım." oldu.

Birçok misyonerlik faaliyetleri gerçekleşti. Kapımızın önüne kadar ayinlere davet geldi.

Ve nice sayılabilecek binlerce olay gerçekleşti...

***

BAŞÖRTÜ SORUNUNUN ÖNÜNDEKİ GİZLİ PERDE

Başörtüsü, örtünme, iffetini koruma İslam dinince bayanlara farz kılındı.

Ama din; "Takmıyorsan kafirsin!" demedi... Öyle göstermeye çalışanlar olduysada din, irade özgürlüğünü insanın kendisine bıraktı.

Takmayana da saygı duyulması gerektiğini, zorlamanın doğru olmadığını söyledi.

Ama nedense açılana saçılana saygı gösterilmesine rağmen, başını kapatana her türlü hakaret, iftira, seviyesiz ithamlarda bulunmasına ses çıkaran olmadı.

Halbuki insanların birbirine bu tür konularda saygı göstermesi gerekirdi...

Günümüz medyasına hakim olan gizli yapılanma, örtünmenin gericilik olduğunu, açılıp saçılanı da modern, entellektüel, çağdaş insan olarak nitelendirdi!..

Bu anlayış ne demokrasi anlayışına ne de insanlık vicdanına uygun bir şey değildir!

Bu oyun apaçık derin odakların amacına hizmet etmekti!

O yüzden namaz kılan başbakan istenmiyor, o yüzden Köşk'ün first ladysi başörtülü olsun istenmiyordu...

Halbuki böyle bir konunun tartışılması bir yana, gündem konusu olması bile gündem kargaşası oluşturulmaya çalışılmasından başka bir şey olamaz.

Beyaz Saray'a giren başörtülü first lady, gayet Köşk'e de girebilir...
Şimdilerde öyle insanlar görüyoruz ki, başörtü takanı görünce bir kaşık suda boğası geliyor. Bu ne şiddet bu celal? Kimdir bu insanların bu kadar kin duymasına vesile olan?

Dedik ya, birileri hakkın önüne batılı geçirmeye çalışıyor diye...

Bu gizemli teşkilat, sadece başörtü konusunda değil, şimdi de okullarda din dersinin kaldırılması çabası içerisine girdiler!

Karanlık güçlerin güdümünde bulunan dernek ve vakıflar, sözde seslerini duyurma niyetiyle piyasaya çıktılar.

Tüm bunları da geçelim, sürekli dillerde bir cemaattir dillendirip duruyorlar...

Yahu ne cemaatinden bahsediyorsunuz?

Nedir bu din rahatsızlığınız?

Nedir bu insanlara çektirdiğiniz eziyetler?

Bu oyuna eyalet olanların da bir an önce silkelenip kendilerine gelmesini arzu ediyorum...

***

Gördüğünüz gibi,

-Başörtü sorunu,

-Din dersi kaldırılmalı sorunu,

-Cemaatler sorunu,

-ve daha nice sorunlar...

Tüm bu yaşananlar hala size ortada bir oyun oynandığını apaçık ispat etmiyor mu?

Halkın onca sorunu varken bu tür konuların dile getirilmesinin altında yatan sinsi bir planın olma olasılığı bile sizi rahatsız etmiyor mu?

***

OYNAN OYUNLARIN PERDE ARKASINDAKİLER

Gözüktüğü gibi tüm bu oyunların arkasında yer alan gizli odak noktaları var.

Turgut Özal'ın ağabeysi bu derin odaklardan şöyle bahsediyor: "Turgut Özal, bir ülke tarafından değil, bir grup tarafından öldürüldü. Bu grup askeri darbelerden daha özel bir sistem kullanıyor."

Bu grubun kimler olduğunun peşine düşülmesi gerekiyor.

Aslında kim oldukları ortada da birilerinin işine mi gelmiyor anlamış değilim doğrusu!..

Ama bilinen bir gerçek varsa o da bu teşkilatın; Gladio'nun,Ergenekon'un ve bilip bilmediğimiz nice gizli teşkilatın merkezini oluşturuyor diyebiliriz.

Tabii bir numaraları da bunlar tayin ediyor!..

DİPNOT:

Başörtüsü konusunda "Okula gidilebilsin ama devlet kurumlarına başörtü sokulmasın" diyen MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi de kınıyorum!

Böyle bir anlayış ile MHP'nin temelini oluşturan misyonun uzaktan yakından alakası yoktur, olmaz ve olamaz!

Bu partiyi de kendi güdümü altına alan güçlerin adamları biran önce parti içinden tasfiye edilmeli!

Devlet Bahçeli gibi kişiler MHP'nin lideri oldukça MHP çok eziyet çekecek. En kötüsü de birilerinin uşağı olmaya devam edecek!


Eşref Zeki PARLAK

e.zekiparlak61@hotmail.com

Twitter: http://twitter.com/#!/ezmparlak

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank