Basın Beyaz Sayfa Açmak İçin Sponsor Arıyor
Bundan iki sene kadar önce Yılmaz Özdil ‘Öyle gazeteciler var ki... bırakın İngiltere’yi, bombardıman altındaki Bağdat’a avanta gezi var, otel yemek bedava deseniz, bavulu kapıp, gelirler...’’ diye ipucu vermişti, ama şu son Avrupa Futbol Şampiyonası sayesinde gazeteciler cephesindeki durumun çok daha ‘vahim’ olduğu net olarak ortaya çıktı.
Dünyada promosyon ve bedava gezinin en çok olduğu iki meslekten birinin hekimlik diğerinin de gazetecilik olduğu iyice kesinleşiyor; ilgilenenlere duyurulur.
Hekimlerin ilaç firmalarından aldıkları promosyon ve bedava geziler zaten herkesin dilinde idi. Gazetecilerin de çok sık hediye aldıklarını… çok sık avanta gezilere çıktıklarını az çok biliyorduk, ama biz bunları onların ‘anadan doğma’ veya ‘babadan kalma hakları’ olduğunu sanıyorduk.
Gerçi bundan iki sene kadar önce Yılmaz Özdil ‘Öyle gazeteciler var ki... bırakın İngiltere’yi, bombardıman altındaki Bağdat’a avanta gezi var, otel yemek bedava deseniz, bavulu kapıp, gelirler...’’ diye ipucu vermişti, ama şu son Avrupa Futbol Şampiyonası sayesinde gazeteciler cephesindeki durumun çok daha ‘vahim’ olduğu net olarak ortaya çıktı.
Vatan gazetesinden Mutlu Tönbekici ‘Gazeteciler ne kadar avanta almalı?’ başlıklı yazısında bakın neler diyor:
‘’… Çok azımız dışında kimse masum değil. En ünlüsünden en dış kapının mandalına kadar hemen hemen herkes basın gezilerine bayıla bayıla gidiyor, binlerce lira değerinde hediyeleri seve seve kabul ediyor, davetlere yemeklere ayıla ayıla katılıyor.
Bir bakıyoruz çok meşhur bir marka çanta göndermiş, bütün kızların kolunda. Bir bakıyoruz biri cep telefonu göndermiş bütün köşecilerin elinde. Bir bakıyoruz biri yine son model bir MP3 çalar yollamış (veya gezi sırasında hediye etmiş), yine herkesin kulağında.’’
Bedavacılar gurusu’ nun delikli peynirleri hazmettikten sonra aklı da başına gelir gibi olmuş belli ki: ‘’Her hediye aynı zamanda bir borçtur. Hiçbir şeye yol açmasa bir ‘el tutukluğu’ na yol açacağı kesin… Batıda bunun kuralları var. Bir gazeteci en fazla kaç paralık hediye kabul edebilir, hangi gezilere hangi koşullarda katılabilir bellidir. Maç bileti hediyesi aldığı ortaya çıktığı için istifa etmek zorunda kalan genel yayın yönetmenleri biliyoruz.’’
Batı çatlasın: Medyatava’ nın haberine göre, TTNet yayın yönetmeni ve yayın koordinatörü düzeyindekileri; Ülker de belli başlı medya kuruluşlarının üst düzey isimlerini özel uçakla Hırvatistan maçına götürmek için yeni ‘paketler’ hazırlamış, ama davet edilme şerefine erişmek için ‘büyük gazeteci’ olmak şart. Şemdinli’ nin Sesi… Azdavay Postası ve de diğerlerinin yazarları gene ‘kahvede’ seyredecekler maçı.
Bedavacı-Beleşçi Biri (BB1)
Bundan önceki yazımda ‘Acaba davet edildikleri hâlde bu bedava geziye katılmayı reddeden gazeteciler de var mıdır?’ diye sormuştum.
Sadece, Vatan gazetesinden Mustafa Mutlu’ dan cevap geldi: ‘’28 yıllık gazeteciyim ve mesleğimin "çıraklık" yılları hariç, son 15 yıldır yurtiçi-yurtdışı hiçbir gezi davetine katılmıyorum... Aynı gerekçelerle yemek davetlerine de gitmiyorum. Gitmek zorunda kalırsam, yediğim yemeğin parasını kendim ödüyorum... Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi davetlere de gitmiyorum... Beni davet eden firma yetkililerine teşekkür ediyor ve meslek etiği gereği gidemeyeceğimi belirtiyorum... Hiçbir hediyeyi kesinlikle kabul etmiyorum.’’
Mustafa Mutlu’ ya teşekkür ederken, bedavacı-beleşçinin biri (BB1) ise avantacı gazeteciler muhabbetinden canı sıkılmış ‘’Kimsenin eline koz vermemek için alıp misketlerimi gidiyorum. Yazılarımı alıp sağa sola çekenler yüzünüzden okurlarımı cezalandırıyorum işte!’’ diyerek ‘hislendiğini’ belli ediyor.
Beklediğim cevaplar gelir mi?
Aklını cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ e verilen hediyelere takan ve her fırsatta bunları soran Mehmet Y. Yılmaz’ dan, önce kendi aldığı hediyelerin ve katıldığı avanta gezilerin bir dökümünü yayınlamasını, sonra aynı şeyi cumhurbaşkanına sorduğu sıklıkta diğer gazetecilerden istemesini bekliyorum.
‘Bedava akşam yemeği için restoranlara methiye düzenleri… bir hafta sonu tatiline çağrıldı diye otelleri yerlere göklere sığdıramayanları…’ eleştiren ‘medya etiği gurusu’ Oray Eğin’ den de iyi futbolcu tanımı ile uğraşmayı bir kenara bırakıp önce ‘iyi gazeteci nasıl olunur’ sorusunu cevaplamasını istiyorum.
Beyaz sayfa açılmalı
Bundan iki sene kadar önce Fatih Altaylı döneminde Sabah gazetesi muhabirlerinin… editörlerinin… köşe yazarlarının… gazete yönetiminden izin almadan bedava seyahat ve ağırlamalara katılmalarını yasaklamıştı. Okur temsilcisi Yavuz Baydar ‘Öyle geziler olur ki, gazete yönetimi yayıncılık açısından "bedava seyahat"i sakıncalı görmeyip izin verebilir. Her "iş" ayrıdır, her birine ayrı ayrı karar verilir. Yeter ki mantıklı bir gerekçesi olsun.’ diyerek bu işin yürümeyeceğini daha o zaman ilan etmişti.
Baydar, geçen gün ‘’…Ahlak erozyonu en çok bu sektörde yaşandı. Meslekten kaygılıyım. Bu meslek düzelmezse Türkiye asla ferahlamaz, bunu iyi biliyorum.’’ derken de çok haklı, ama bu iş sözle olmuyor, eylem gerekiyor.
Gelelim neticeye
Sponsor firmalardan kişi başına kaç yüz veya kaç bin dolar harcadıklarını sormayacağım. Merak ettiğim tek şey ‘yurt dışı çıkış fonunu’ kimin ödediği. Bunu bildirsinler yeter.