Başbakanın Çılgın Projesi!…
Başbakan geçtiğimiz günlerde çılgın projesinin ipuçlarını verdi. İstanbul’u Anadolu ve Trakya olmak üzere ikiye ayırıp iki megapol şehir haline getirmek amacı. Bu konu üzerinde Prof. Mimar Ahmet Vefik Alp’in bilgiagi. net’te güzel bir yazısını okuduk. Ben, Başbakanın bu fikrinin yanlışlıklarını içeren Sayın Alp’ın yazısını tekrarlamayacağım. Neden İstanbul bu denli büyümesine izin verildi? Onun üzerinde durmaya çalışacağım.
Malum olduğu üzere başbakan da İstanbul’un bu denli büyümesinden rahatsız... Nitekim geçtiğimiz yıllarda İstanbul’a pasaportla girilmesini teklif etmişti. Bunun üzerine yer yerinden oynadı. Kimileri özgürlüğün kısıtlanması olarak yorumladı, kimileri ise İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet kadar bile koruyamadığımızı söyledi.
Şu bir gerçek ki İstanbul hızlı büyüyor ve sorunları çözülemediği gibi katmerleşiyor. Acaba sorun İstanbul’un yapılaşmasında mı (yani imar planlamasında mı) yoksa hızlı büyümesinde mi?
Her ne kadar Türkiye’nin öbür kentlerinde de olan yapılaşma sorunu İstanbul’da da olsa bile asıl sorun hızlı büyümesinde. İstanbul’u ister ikiye isterse üçe-beşe bölünüz eğer hızlı göç almayı engelleyemezseniz İstanbul-İstanbul olmaktan çıkacak. Kaldı ki şimdi bile suni şehirleşmelerin son sürat yerden bittiği İstanbul dünyanın diğer şehirlerinden farksız, özelliği olmayan bir megapol haline gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Sayın Başbakanın hangi gerekçelerle böyle bir projeyi gündeme getirdiğini bilemiyoruz. Başbakanın iki gerekçesi olabilir diye düşünüyorum. Birincisi deprem ikincisi ise şehrin trafik, su gibi keşmekeş olmuş sorunlarına toptan çözüm olarak düşünebiliriz. Bu gerekçelerin her ikisi de dışarıdan göç almaya çözüm üretmiyor. Sadece var olan ve günden güne büyüyen sorunlara belki birkaç on yıl çözüm üretilebilir.
İstanbul Anadolu’dan göçü neden alır? Elbette bu bilinen ve kolay cevaplanabilen bir soru. Birincisi ekonomik ikincisi eğitim, sağlık gibi hizmetlerin burada daha iyi verilebilir olması. Öyleyse İstanbul’a bu konularda talebi azaltıcı tedbirler alınamaz mı?
Bu kentimize Türkiye’nin bütün bölgelerinden göç aldığına göre İstanbul’a düşünülen uydu kentler yerine bu bölgelere çekim merkezleri olacak kentler kurulamaz mı? Ya da mevcut kentlerimiz bu şekilde planlanamaz mı?
Şu bir gerçek ki İstanbul bu güne kadar ekonomik üstünlüğünü Anadolu’ya kaptırmak istemedi. Aynı durum Ankara için de söz konusu. Ankara da bürokrasiyi Anadolu’dan kıskandı. Nitekim Anadolu bütün kararlarını Ankara’ya onaylatmadan yürürlüğe sokamıyor. Geçen hafta Ankara’ya olan seyahatimde dağ, taş gecekondularla doluydu. Yani her iki şehrimiz de şehir kimliğinden çıkıp kimliksiz büyük yapı toplulukları haline geldi.
İstanbul’a dönersek; Anadolu’da oluşturulacak ekonomik ve diğer hizmetleri veren çekim merkezlerinin oluşturulması hem İstanbul’u rahatlatacak, hem de Anadolu’yu zenginleştirip daha bir yaşanılır hale getirecektir. Ayrıca İstanbul kimliğini yitirmeyecektir.
Yukarıdaki “neden İstanbul’un bu denli büyümesine izin verildi?” sorusuna yanıt alamadığınızın farkındayım. Bu sorunun birden çok yanıtı var. Ancak bana göre en önemli yanıtı, Cumhuriyet zenginlerinin yırt dışına ulaşım ve imkânların genişliği gerekçeleri ile Anadolu’ya üvey evlat muamelesi yapmalarıdır.
Umarım bundan sonra zenginleşecek olanlar geldikleri yeri unutmazlar…