Başbakana Suikast Girişimi
Aslında bu yazı bitmişti ve dün (23 Mart 2010 Salı) yayımlanacaktı. Hatta akşam görüştüğüm “AZİZ DOST”a; “Sayın başbakana yapılmak istenen suikastı yazıyorum, hatta hazır yayımlayacağım” demiştim. Ancak akşamın ilerleyen saatlerinde ‘içimde bir ses’;
“az biraz bekle bomba gibi bir suikast haberi çıkacak” dedi ve bekledim.
Sonra bir haber;
“Sayın başbakana mecliste suikast yapılacakmış” haberi geldi. “Lanet olsun içime doğanlara” diyemedim tabi. Ama dediğim başka bir şey vardı;
“Bilmeyen bilsin ki böyle bir şeye yeltenirlerse bu onların başına dünyanın yıkılması demektir, bu böyle bilinmelidir”. Gün gelir dostları, “aziz dost”ları, bakanları, başbakanları, cumhurbaşkanları hedefleri oluyor. Gün gelir kargaşa çıksın diye mahalli unsurlar, başka din ve inançtan şahsiyetler hedefleri haline geliyor. Sadece kargaşa çıksın diye…
MOSSAD/ uluslar arası arenada oldukça zorlu bir dönem geçirmektedir. 2 yıldır başlayan çöküş süreci hızla devam ediyor. Bunu Türkiye’de cinayetlerle kaos çıkararak lehlerine çevirmek istiyorlar. Zira Türkiye kaosa sürüklenirse kendilerine yakınlaşacak isimlerin yönetime gelebileceğinin hesabını yapıyorlar. Tabi ki hayal görüyorlar. Bilmiyorlar ki artık ülkemiz eski karanlık yıllara dönmeyecektir. Zira “bir kişi” değil çoook kişi bu görevi onlara inat sürdürecek yetkinliktedir.
Bakın, burada söylüyorum;
Katil sürüsü kendine çeki düzen vermez ise sonucuna katlanır. Şimdiye kadar yapmak istedikleri de bundan sonra yapma çabasında oldukları da bilinmiyor değil. Eğer hala sabrediliyorsa ülkenin, insanların huzuru kaçmasın diyedir.
İnsanlık düşmanı şer güçler bilmelidirler ki artık Türkiye onlar için çelik-çomak oynayabilecekleri bir alan değildir. Yeter oynadıkları…
Çirkinliklerinin haddi hesabı yok. Bunların tümünün belgeleri vardır. Hatta size çarpıcı bir oyunlarını olanını söyleyeyim:
Yazdıklarımın büyük bir kısmı hazırlanacak olan yeni iddianamede de yer alabilir doğruluktadır.
Sayın başbakanı ve diğer bazı şahsiyetleri ortadan kaldırmaya çabalamaktadırlar. Kimi zaman kendi elemanlarıyla, kimi zaman da kiralık ve iş birlikçileriyle eylemler/suikastler yapmak için planlar hazırladıkları biliniyor. Eski iddianamede yer alanları söylememe gerek var mı?
Şimdi yazacağım paragraf iddianamede başköşede:
“İsrail Ergenekon'cularla Başbakan Recep TAYYİP Erdoğan'ı nasıl öldürmeyi planlamıştı?
Mossad “İslami Terörizm”le nasıl mücadele edeceklerinin hazırlığını yapmışlardı. Başta “İslami Terörist” olarak nitelendirdikleri R. T. Erdoğan'a suikast için 10 kişiden oluşturdukları çok özel bir timi Türkiye'deki 'Doğu Bey'den suikast için 'olur' bekliyor.” İşte bu bölüm harfi harfine olmasa da bu mealde iddianamenin önemli bölümünü tutmaktadır.
Bu suikast timi bir zamanlar MOSSAD’ı dünyanın hâkim gücü olarak göre Mair DAGAN tarafından görevlendirilmiştir. Bunun saklısı gizlisi kalmadı artık.
Mesajlar daima şifreli geliyordu;
Şifreli mesaj;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a MOSSAD'ın suikast hazırlığı içinde olduğu, Türkiye'de yaşayan Doğu Beyden haber beklendiği bu mesajlardan anlaşılmıştı. Gelen e-mailde;
“Bizler Doğu Bey'i destekliyoruz ve şu anda bulunan İslami terörist R.T Erdoğan'ın yıkılmasını…” Erdoğan'ı öldürmek için Mossad yetkilisi geçenlerde Doğu Bey'le görüştü…”
Neymiş?
İslami terörizm!
İslami terörizmle mücadele!
Bu anlayışa göre siz Müslüman olup Filistin sorununa duyarlıysanız teröristsiniz demekti. Yok, Müslümansınız elhamdulillah ama Filistin sizi ilgilendirmiyorsa;
- Potansiyel teröristsiniz.
- Onların anlayış ve inançlarına göre ebedi kölesiniz. Üçüncü yolu yok bunun.
Şimdi bunları görmezden mi gelelim?
Evet,
Başta Sayın başbakan olmak üzere kendileri için tehlikeli gördükleri şahsiyetleri öldürmeyi planlayan İsrail ve MOSSAD hala Türkiye’de cirit mi atacak? Halt etmişler.
Ergenekon iddianamesinde yer alan bazı suikast belgeleri içerisinde başta Sayın başbakan olmak üzere pek çok kişiye çıkarılan ölüm emirleri neyi ifade ediyor?
Daha önce de Danıştay baskınını Alparslan ASLAN ile MOSSAD bağlantısı ile ilgili bir not ulaşmıştı bana. Notta;
"Danıştay'ın İsrail'e verilen ihaleleri iptal ettiği tarih ile Alpaslan Arslan'ın Salih Kurter'in yanına gidiş geliş tarihlerine bakılsa nelerin görüleceğini merak ediyorum. Arslan, saldırıdan önce biraz nakışlamalarla Kurter'in yanına gitmeye başlamış, Afganistan Irak'ta cihada gitmek istiyorum demiş. Arkasında profesyonel bir örgüt olduğuna inanıyorum. Bakın devleti 700 kişiyi öldürdü. Örgütü terörist olmaz mı? Yahudi işadamlarının çıkarını kim zedelerse cezalandırılıyor. Çünkü MOSSAD cezalandırır" yazıyordu.
Daha pek çok böyle oyunlar hazırlandı ve bunların büyük bir kısmı deşifre oldu.
Şimdi soralım;
Ya bunlar bilinmeseydi?
Ya zamanında Allah haber almayı lütuf etmeseydi?
Ya bu oyunlardan tek bir tanesine fırsat tanınsaydı? Allah korusun ülke içinden çıkılamaz bir sürece girerdi. İçine kapanan, tırsan, ümitsizce “ne olacaksa razıyız yeter ki bir an önce olsun” diyecek zillete düşen bir memleket olacaktık. Zaten onların tek istekleri ümitsiz ve tırsmış halk yığınları oluşturmaktır. Ama halkımızın “yığın” olmadıklarını ve de olmalarının mümkün olmadığını anlamamışlar.
Şu hususa dikkat etmenizi istirham ediyorum:
Yabancı servisler öldürme eylemlerini hastalıkla da yapabilirler. Zehirleme türü yavaştan öldürmeyi (fırsat bulurlarsa) daha kolay yapabilirler. Ancak suikast ile öldürmelerde herkesin mesaj alacağını düşünüp bu yolu denerler. Başaramazlarsa en son diğer yolları denerler.
Peki, bunlar bilindi diye kirli emellerinden vaz mı geçtiler?
Hayır,
Bu kirli ve kanlı planları kendilerine köleliği kabul ederseniz bitebilir.
Ya da siz daha güçlü olursanız. İşte “olay” bu… siz daha güçlü olacaksınız. O zaman kirli amaçları engellenir.
Başta Sayın başbakan olmak üzere bazı şahsiyetlere suikast hazırlıkları yeni değil. Ama harekete geçmeden kısa bir süre önce haber alındığını halkımız bilmiyordu.
Peki, ben niye anlatıyorum bunları?
“İşte öyle”.
Sayın Ahmet AY,
Makalenizi büyük bir beğeniyle okudum. Ellerinize sağlık. Kendi makalelerimde de defaatle belirttiğim gibi; tabiri caizse 'it ürür, kervan yürür'
Doğu Bey'den kastınız Kurtlar Vadisi'nin ilk bölümlerinde Aslan Bey'in akıl hocası olan Doğu Eşrefoğlu'nun gerçek versyonu ise, ben onun Mit'in büyükbabası olan Teşkilat-ı Mahsusa'nın başı olan Kuşçubaşı Eşref olduğunu düşünmekteyim.Zira Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluş amacı Kurtuluş Savaşı sırasında cephe gerisinde kalan halkı örgütlemek, istihbarat sağlamak ve sabotaj yapmaktır. Tıpkı sizin söylediğiniz gibi.
'Devlet de benim, KGT de benim' diyebilecek kadar Devlete hakim olan Doğu Bey'in günümüzdeki uyarlaması 2004 yılında vefaat eden eski MİT müsteşarı Mehmet FUAT DOĞU yada asker kökenli olmasından mütevellit Alparslan Türkeş olabileceğini düşünürdüm. Fakat her ikisi de vefaat ettiğine göre günümüzün Doğu Bey kimdir, aydınlatırsanız memnun olurum...
Teknolojik üstünlüğü olan İsrail ve Mossad'ın gücü de bir yere kadar.Meir Dagan dediğiniz adamın borusu da ötse ötse Şaron Kasabı kadar ödecektir. Allah ihmal etmez, imha eder. Ve bu tür eylemleri planlayanlar feriştahı olsalar Allah dilemediği tektirde, hiç bir şey yapamazlar.
HERKESİN BİR HESABI VARSA,ALLAH'IN DA BİR HESABI VAR!
R.T.Erdoğan'ın icraatları, partisinin izlediği politikalar vs. bizim ülkemizin iç meselesidir. Beğenen beğenir, beğenmeyen bir daha oy vermez ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na suiskast düzenleme gibi bir durum söz konusu olduğunda bu milletimizin ortak meselesidir ve buna kimse müsade etmez.Bir Başbakan, Filistin halkına destek verdiği için terörist ilan ediliyorsa, bu ancak bu iddiada bulunanların muhatap aldıkları kişiden çekincelerinden kaynaklanan paranoyalarının ispatıdır.
Siz sanıyor musunuz ki bir avuç yahudi Türk Milleti'nin Kurtuluş Savası sırasında iman gücüyle neleri alt ettiğinin farkında değil? Adamların tek kaygısı ümmet bilincinde olan insanların iman gücüyle başarabilecekleri... Tabi bunu alenen dile getiremedikleri için, kafalarına uymayan kişilere terörist damgası vuruyorlar.
Arka plandan eylemlerini gizli kapaklı sürdüren İsrail güdümlü kuklaların da sonu gelmiştir. Yüksekten uçanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildirler malum. Ellerinden geleni ardlarına koymasınlar. Zira ateş olsalar cürümleri kadar yer bile yakamaz haldeler...
Saygılar
Mart 24th, 2010 at 21:24Zehra Hanım,
Mart 24th, 2010 at 22:59Bunlar yeryüzü krallığı için hazırlıktadırlar. İsrail devletinin kuruluş felsefesi de budur. Bu felsefe itikadidir. Onların başarmak için baş vuracakları yöntemler her ne sonuç olur ise olsun farzın yerine getirilişnden öte bir sevaptır. Onlardaki bu inanç Makyavell'i geride bırakan itikadi kesinliktir.
Onlar kendilerini çok zeki sanırlar. Evet çok organize ve sinsidirler. Ancak sizin de ifade ettiğiniz gibi asıl hesabı gözardı ediyorlar.
Saygılar.
Şu noktalarda artık her şey eskisi gibi değil.
1. (İyi niyetli olduunu düşündüğümüz/düşünmek istediğimiz) iktidar tam anlamıyla YERLİ İSTİHBARATA HAKİM DURUMDA.
2. Türkler, düne göre, sadece Avrupa'da değil diğer bir çok ülke ve bölgede nüfus ve ekonomik güç olarak) çok önemli kazanımlar elde etmiştir.
3. (Özaldan ölümünden itibaren) Düne kadar gölgesinden bile korkan pısırık cesaretsiz bir iktidar ve iktidarın başbakanı yok artık. Cesaretli ve lider tipli bir başbakan var. (Bu cesaretinden bazen endişe etsek te) böylesi kritik dönemlerde önemli zamanlarda cesur kararlar şarttır.
AKP İktidarının En Büyük Ayıbı! konulu yazıma yaptığm yorumda da belirttiğim gibi, bizim yapmak istediğimiz, toplumdaki dimağlardaki kara noktaları dikkate sunup etkili ve yetkili mercilerin müteyakkız olmasını temin etmektir. Ayrıca bu konuda toplumsal bilinç ve tepkinin varlığını baki kılmaktır.
Ülke olarak ne korkak, pısırık olma, ne de aptal cesareti taşıma lüksümüz yoktur. Her koldan iyi niyetli SAĞDUYU seslerinin kendi çapında görevini yapması atalet göstermemesi gerekmektedir. Vesselam.
Mart 24th, 2010 at 23:23