Başbakan’a Mektup (I)
Sayın Başbakan, Siz Ağustos 2009 yılın’ da TBMM Grubunda yaptığınız konuşmanızda, Türkiye’nin, iç politikadan dış politikaya, ekonomiden toplumsal yaşama kadar her alanda çok farklı bir idare anlayışıyla, son derece pozitif bir sorun çözme anlayışıyla bu dönem içerisinde tanıştığını söylediniz.
AK Parti ile birlikte Türkiye, geleceğe ilişkin umutlarını çoğaltmış, öz güvenini kazanmış, birlik ve beraberlik içerisinde huzur ve emniyet zemininde güçlü bir ülke inşa etme iradesini sergilemeye başlamıştır dediniz. Ki zaman zaman da bunu dile getiriyorsunuz.
Ak parti ile Türkiye demokrasisi çok farklı bir boyut kazandı. Millet odaklı siyaset anlayışını, insan odaklı siyaset anlayışını, bunun yanında bütünüyle milletin birbiriyle kucaklaşma anlayışını idrak ettiğini söylediniz.
Demokrasinin standartlarını yükseltmek, devlet-millet kaynaşmasını sağlamak, her alanda güven zeminini pekiştirmek hedeflerimiz arasındadır dediniz.
‘‘AK Parti’nin tek başına verdiği demokrasi mücadelesi sayesinde gelecekte hiç kimse demokrasiye gölge düşürme, demokratik rejimi zafiyete uğratma, hukuk sistemini karanlık tünellere sokma cüretini gösteremeyeceklerdir’’ diyordunuz.
Her zaman birlik siyasetinin temsilcisi olduğunuzu ve bunu devam ettireceğinizi vurguluyorsunuz.
Hata bu konuşmalarınız sosyal paylaşım sitelerde başbakan Erdoğan’ın tarihi kardeşlik konuşması diye anılıyor hep.
Peki gerçekten bunların hepsi doğru mu sayın başbakan?
Terör örgütü adı altın da düşünce özgürlüğünü kısıtlıyorsunuz.
Kürt sorunu konusunda sizin çizdiğiniz askeri ve asayiş bağlamı dışında düşünen ve konuşan herkesi tutukluyorsunuz.
Belediye başkanları tutuklu, halkın seçtikleri milletvekilleri tutuklu, (Ergenekon tutukluları hariç) hukukçular tutuklu, gazeteciler tutuklu.
Binlerce BDP’liyi tutukladınız da Türkiye değişik bir ülke mi oldu? Operasyonlar mı durdu? PKK’ nın karakol basmaları mı durduruldu? Asker cenazeleri mi gelmedi? Bütün BDP’ lileri ve KCK lıları içeri tıksanız ne olacak?
Oysa şiddet dursun diye en büyük mücadeleyi hükümetin vermesi gerekmez mi? Bunu siz de iyi biliyorsunuz. Savaşın Faturası BDP ve KCK’ lilere kesildiği müddetçe ilerleme olmaz. Sizin bir günde bile Türkiye’yi değiştirme gücünüz var.
Siz üzerinize düşeni yaparsanız, yarın bile başka bir Türkiye’ye uyanabiliriz sayın başbakan…
Yoksa siz düşünen, konuşan, yazan-çizen sadece Ak Partili Kürtleri mi istiyorsunuz?