Başbakan, Yargı ve Tutuklular
Başbakan Erdoğan, bir TV programında askerlerin tutukluluğundan şikâyet etti; hem de bunun orduda zaafa yol açtığını söyleyerek... Hattâ bu sözlerinin, patavatsızlığını ve hadbilmezliğini cümle âlemin artık öğrendiği ABD Büyükelçisi'nin son beyanlarını cesaretlendirdiğini dahi söylemek yanlış olmayacaktır.
Daha önce de Başbakan, eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un terör örgütü kurmakla suçlanarak tutuklanmasından şikâyet etmişti. Ayrıca, dâvâların ve tutukluluk sürelerinin uzamasından dolayı memnuniyetsizliği de bilinmekteydi.
Son olarak, eski Genelkurmay II. Başkanı Org. Ergin Saygun'u hastanede ziyaret edip gönlünü aldı.
Bu gelişmeler çeşitli çevrelerce farklı şekilde yorumlandı. Başbakan'ın artık Ergenekoncular konusunda CHP gibi düşünmeye başladığından tutunuz da yargıya müdahale ettiğine kadar her türlü yorum yapıldı.
Bu konudaki görüşlerimi özetle sıralamak istiyorum:
1. Hangi suçu işlediği iddia edilirse edilsin, bir başbakanın, beraber çalıştığı eski bir orgenerali ağır bir ameliyattan sonra hastaneye ziyarete gitmesi insanî bir tavırdır. Bu olayın siyasî bir tarafı yoktur.
2. Ergenekon ve darbe dâvâları, Türkiye ve Türk demokrasisi için hayatî bir önem ve değer taşımaktadır. Bugün eğer Türkiye'de demokratik rejime karşı darbe tehdidi azalmışsa, bunda yargı mekanizmasının rolü inkâr edilmemelidir.
3. Ergenekon ve darbe dâvâlarının 5. yılına girmesi ve tutukluluk sürelerinin uzaması, ceza adaletini zedelemiş ve mağduriyetlere sebebiyet vermiştir. Ne kadar karmaşık olursa olsun, bir yargılamanın ve özellikle tutukluluğun beş yıl sürmesi kabul edilemez. Esasen, bütün yargılamalar, yeterli bir hazırlık tahkikatından sonra en fazla bir yılda tamamlanmalıdır.
4. Bu konuda yargıyı eleştirmek, kasıtlı olmasa da Anayasa'nın 138. maddesinin ihlâli anlamına gelir. Bunun yerine, yasama organının yargıyı hızlandıracak kanunî düzenlemeyi yapması lâzımdır.
5. Bazı muhalif çevreler, Hükûmet'in 4. Yargı Paketi ile KCK terör örgütü mensuplarını tahliye etmek istediğini; bu durumda terörle mücadele eden askerlerin tutukluluğunun mâşerî vicdanı zedeleyeceğini; bu sebeple tutuklu askerlere de münasip bir formül arandığını ifade ediyorlar.
Bu iddianın doğru olmadığını temenni ediyoruz. Devlet içinde devlet kurmaya yeltenen ve her türlü terör ve şiddet eylemini gerçekleştiren KCK'lıların serbest bırakılması, devletin terör örgütünün oyununa gelmesi ve örgütün yeniden güçlenmek için zaman kazanmasından başka bir netice vermez.
KCK'lılara isnat edilen suçun, düşünce ve düşünceyi ifade ile hiçbir ilgisi yoktur. Bir KCK teröristi ile dağdaki eli kanlı bir PKK teröristi arasında fark yoktur. Bu gerçeği çok iyi bilen milletimizin, hukuk marifetiyle ikna edilmesi mümkün değildir.
Yapılacak iş, tutukluluk ve yargılama sürelerinin sınırlandırılması ve bu şekilde herkes için ceza adaleti uygulanmasının sağlanmasıdır.