Başbakan Kime “Devlet Nişanı” Verecek?
Tayyip Erdoğan yine önemli bir ABD gezisi düzenliyor ve görünen o ki ziyaretinin asıl seneni olan BM toplantılarının dışındaki programında yine Yahudi lobisine ağırlık verecek. Davos’ta kimilerine göre bozulan “!” kimilerine göre sallantıya giren “!” ilişkilerin onarılması için güzel bir fırsat. Tabi ki Türkiye adına değil, AKP adına…
Bunlarla beraber beklenen bir başka konu ise Ermenistan ile ilişkiler. Zaten Yahudi lobisinin Türkiye’ye en büyük katkısı soykırım tasarısının geçirilmesi yolunu her seferinde tıkamaları oldu. Fakat demokratların seçimi kazanmasının ardından Ermenilerin elinin biraz daha güçlendiği kesin.
Tayyip Erdoğan en büyük sınavını orada verecek.
Fakat bu ziyaretin en ilginç yönü, Erdoğan’ın daha önceden belirlenen bir “Devlet Nişanı” verecek olması. ABD’deki Türklerin en tanınmışlarından olan Ahmet Ertegün’e vefatından sonra “Devlet Nişanı” verilecek.
Öncelikle küçük bir hatırlatma olması açısından devlet nişanı kimlere verilir bir tanım yapalım. 2933 SAYILI MADALYA VE NİŞANLAR KANUNU Madde 3/a: Devlet Nişanı; Devlet Nişanı, Bakanlar Kurulu kararı, Cumhurbaşkanının tevcihi ile Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini ve milletlerin birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayan ülkelerin devlet başkanlarına verilir.
Peki Ahmet Ertegün devlet başkanı mıdır? Tabi ki hayır…
Peki kendisine ne vermek gerekir? Aynı kanun, Madde 3/c: Liyakat Nişanı; Liyakat Nişanı, Dışişleri Bakanlığı ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulunun görüşleri alınarak ilgili bakanın teklifi, Başbakanın onayı ve Cumhurbaşkanının tevcihi ile ilim ve sanatta Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası alanda tanıtılması ve yüceltilmesini sağlayan yabancı kişilere verilir. Hani Aydın Doğan’ın Almanya’da aldığından…
Veyahut Madde 2/c: Devlet Üstün Hizmet Madalyası; Devlet Üstün Hizmet Madalyası, ilgili bakanın teklifi, Bakanlar Kurulunun onayı ve Cumhurbaşkanının tevcihi ile yurt içinde veya dışında herhangi bir alanda feragat, fedakarlık ve gayreti ile yaptığı çalışmalarda ülke ve dünya çapında emsallerine nazaran üstün başarı göstererek Devletin yücelmesine ve milli menfaatlere önemli ölçüde katkısı olan Türk vatandaşlarına verilir.
Hazır kendimi Yalçın Küçük gibi hissetmişken sözü ona bırakalım.
“Ben hiç tanımazdım, incecik bir kız almış, şarkıcı yapmış. Sonra o incecik kız da “Of of” diyen bir kızmış. Evlenmeye kalkmış, o olmayınca ayrılmışlar… Ertegün’ün hiçbir kültürü yoktur.”
“Birkaç cümle okuyacağım, bana kaynak sormayın çünkü kendi kitabımda kullanacağım. Bu sözler Ahmet Ertegün’e ait: Geçmiş yıllarda Türkiye ile İsrail’in dostluğu için çok çalıştım. Gide gele İsrail’in Cumhurbaşkanı ile yakın dost oldum. O zamanlar iki ülke arasında sefir bile yoktu. Üçüncü katip düzeyinde temsil ediliyorduk. Yahudi lobisini bizim tarafa çevirmek için çok uğraştım. Ama bunun en doğrusunu bizim ordu gerçekleştirdi”
“Ey Türk Milleti, Ahmet Ertegün’ün ayrı bir lobisi yoktur. Ahmet Ertegün, New York’taki Yahudi lobisinin içindeki bir adamdır.”
“Küçük Hüseyin Efendi’nin tarikatındaki müridlerin bir çoğu Yahudi’dir. Küçük Hüseyin Efendi’nin müridlerini sayıyor Soner (Yalçın): Ömer Fevzi Mardin Hazretleri. Ve bir tane müridini daha söyleyeyim isterseniz. Washington Büyükelçisi Münir Ertegün.”
Ben bunları neden mi yazdım. “One minute” ne kadar eskide kalmış, “katil” dediğiniz Yahudilere kafa tuttuğu için yere göğe sığdıramadığınız Başbakanınızı görün diye yazdım.
Yoksa benim Yahudi ile de Hıristiyan ile de derdim yok, insan olsun yeter. Ama işte “One Minute” Tayip Erdoğan…