content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Eki

Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Metin Karakaş

Başbakan yeni bir tartışma başlattı. Başbakan Erdoğan, Alman vakıflarının PKK'ya yardım ettiğini, Alman vakfının CHP ve BDP'li belediyelere fon akıttığını, CHP'li ve BDP'li belediyelerin bazı Alman vakıfları vasıtasıyla PKK'ya yardım ettiğini iddia etti.
CHP Kemal  Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan’ın iddiaları üzerine, “Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden ima ettiği belediyelerin isimleri dahil her şeyi açıkla. Şerefli bir başbakan bunları açıklar. Bir kez daha söylüyorum eğer şerefli bir başbakan ise gelip bu bilgileri medya önünde açıklasın. Başbakan suçüstü yakalanma korkusu içerisinde” sözleriyle, yeni bir tartışma yaratarak yanıt verdi. Tazminata mahkum olmamak için ‘şerefli bir başbakan ise’ diyerek tartışma başlattı.
***
Silivri AK Parti İlçe Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi Metin Karakaş da mecliste yaptığı konuşmada, belediyenin yurt dışı merkezli vakıflarla ilişkisinin olup olmadığını sordu.
***
Başbakan konuştu, anamuhalefet partisinin başkanı sert yanıt verdi.
Silivri’de muhalefet partisinin başkanı sert konuştu, sorular sordu.
Silivri’de iktidar partisinin başından ise tık yok.
***
CHP’liler ne kadar ilginç insanlar değil mi?
Silivri’de CHP’li biri konuşsaydı, ilçe örgütünün başında olan kişi hemen sözlü ve yazılı yanıtlar verirdi.
Muhalefet partisinin başkanı, Türkiye gündemine bomba gibi düşen iddialarla ilgili, yerel mecliste soru önergeleri veriyor.
CHP’li  ilçenin başı, parti içi muhaliflerine verdiği hızlı yanıtlar, aslan kesilme pozları, asıl muhalefet yapması gereken, açıklama yapması gereken zamanda ise kediye dönüşüyor, su akmayan musluktan çıkan ses gibi, tıssssssssss oluyor.
***

Sahi bir Başbakan elinde veri olmadan, istihbarat olmadan karnından konuşur mu?
Konuşursa, yenilir yutulur olmayan bir yanıt verildiğinde kendisi ne yanıt verir?
İktidar partisinin ilçe başkanı, yerel mecliste başkanını destekleyen soru önergeleri verirse o’na kim yanıt verir?
***

Başbakan Erdoğan, Alman vakıfları ile ilgili iddiaları gündeme getirirse, ardından da Silivri’de AK Parti ilçe başkanı tarafından aynı iddiaları destek maiyetinde gündeme getirirse, o zaman aklımıza başka sorular gelmez mi?
Silivri Belediyesi’nin PKK’ya kaynak aktarıyor denilebilecek belediyeler arasında bırakın iddia olarak, başka türlü bile geçmesi mümkün olmaz.
Bunun açıkça yazabilirim.
Ancak, AK Parti ilçe başkanı belediye meclisinde neden o soruları sorar?
Ben o soruların çok önemli bir nedeni olduğunu düşünüyorum.
***

Silivri Belediyesi’nin ilişki içerisinde olduğu vakfın, Almanya’da PKK ile ilişkisi olan bir vakıf olduğunun bilinmesi meclise gündeme getirilmesinin nedeni olabilir mi?
Ancak bir belediye, bir vakıfla öyle ya da böyle ilişkiye girdiğinde o vakfın hangi politik örgütlerle, hangi ülkelerde kimlerle ilişki içersinde olduğunu araştırmalı mıdır?
Herhangi bir kurum, ilişkiye gireceği vakıflardan kurumlardan GBT mi istemelidir?
Asıl önemli olan o belediyenin, o vakıfla hangi konuda işbirliği yaptığı değil midir?
Son söz: Kürt sorunu çözülmeden, Kürt siyasal hareketleri üzerinden beslenen siyasetin demokratikleşmesi de galiba mümkün olamayacak.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank