Başbakan Adana’yı 12’den Vurdu!
Değerli okurlarım! Kuruluşundan bu yana Adana Ak partide sular olmadı durmadı, durulmadı. Kimler geldi kimler geçti. On bir tane il başkanı geldi gitti. “Bölgenin hassasiyeti” ve “Türkiye’nin izdüşümü” olan
Başbakan’ın ideal olarak hedeflediği, “ırk”, “renk”, “din”, “dil”, ayırt etmeksizin “objektif”, “adil” ve “tarafsız” olarak “kucaklayıcı” bir il yönetimine “iktidar partisi” olmadı kavuş(turula)madı.
Bu da bölgedeki bazı hassas dengeleri allak bullak ediyor-du...
Türkiye’de, bence, “bugüne kadarki kadim siyasi geleneklerin” aksine, “çoksesli”, “paylaşımcı”, siyasi bir temel oluşturmaya çalışan, çekirdekten yetişme bir siyasi “deha” olan “Recep Tayyip ERDOĞAN” bu yapılanmayı ne derce başarabildi o elbette tartışılır. Bakınız: “Allah Göstermesin Başbakan bu gün ölse!(!)” adındaki yazım.(http://www.adanahaber.com/yazidetay.asp?yaziid=2520) Zaman zaman bu günlerde Adana’da olduğu gibi, siyasi gidişata hassas dokunuşlarda bulunan Ak Parti Genel Başkanı’nın Ziyaettin YAĞCI tercihi son derce anlamlı ve önemlidir..
Ak Partinin kurucularından ve eski milletvekili olan Ziyaettin YAĞCI, daha Ak Parti kurulmadan kaleme aldığım “ÇUKUROVA KÜLTÜRÜNDEN ESİNTİLER” http://urun.gittigidiyor.com/kitap-dergiler/cukurova-kulturunden-esintiler-yuksel-mert-46774795 adındaki kitabımın 53. Sayfasında bakın, kendisini nasıl ifade ediyor:
YÜZLEŞME
“Ben eskilerin “ENE” deyip şerrinden kaçtığı şeytan çırağı…
Şimdi ona “BEN” diyor içimde saklıyorum.
Yanağımdaki “BEN” kadar içimdeki “BEN” de benim.
Ha yüzümdeki siyah benek, ha içimdeki “KARALEKE.” Benim ayrılmaz parçam BEN…
Beni benlikle saran ve nice çıkmazlarda yoran “BEN…”
Bu gün hesaplaşmak istiyorum seninle…
Yıllar var ki içimdesin, hep emretmek istedim hiç dinlemedin. Her erdemi kendinden bildin. Kuru çubukların üzüm salkımlarında hissesi nedir?..
Bunca zamandır “ya hayır söyle ya sus” derim. Ne hayır öğrendin nede dilini tuttun. Bin düşünüp bir söylemen gerekirdi hep konuştun. Gevezeliğin zarardan başka nesini gördün?
İki elin birde başın var, al onu bunların içine ve bir kere düşün…
Düşünmekle belki hakikat bulunmaz ama şu bir realitedir ki hakikat düşünmekle anlaşılır. “VOLTER’de düşündü, “GAZZALİ’de…
Sana hep ilim öğren dedim. Gittin dernekler kanunundan başladın belki bir “BAŞ” olurum diye…
Bilesin ki kafasını faydalı bilgilerle doldurmayan insan, benzinine su katılmış otomobil gibidir. Halin bal yapmak için sinek olmaya çalışana ne kadar da benziyor. Hizmete talip olmak dururken nimete banmayı düşündün. Çileden çıktın ıstıraplara yakalandın!..
Uhut’ta “ŞEHİT” olmak varken, köy kahvesinde meydan dayağı yedin!..
Her yaralı “GAZİ” değildir. “Dava adamıyım” diye tafra satarsın. Niye hizmetin bazısını küçük gördün? Tarlasına gübre çeken insan pis değildir. Ücrette en başta hizmette tabana kuvvet…öyle mi?...
Kendi sözünü tek doğru kabul edip denizi çeşmeden akıtmak istersin. Şunu iyi düşün ki içinden dupduru kaynak sularının çağıldadığı milyonlarca başka oluklarda vardır. Sadece benimki doğrudur yerine başka doğrularda vardır desen daha doğru olmaz mı?..
Ey “BEN”(!) doğru ol, doğru yaşa ve bil ki; “Doğruluğun son durağı Rıza-ı ilahi” dir…
Ona erersen ne mutlu sana, ulaşamasan vay haline!...”
Değerli okurlarım, şimdi Sayın Başbakanın tercihini ve seçim ferasetini daha iyi anlıyorum. İşadamı, ağabey ve denge adamı olduğuna inandığım Ziyaettin YAĞCI’nın Adana’da ve Bölgede güzel şeyler yapacağına inancım tamdır.
Bana gelince bir yazar ve düşünür olarak siyasi yelpazenin “İNSAN” tarafındayım.
Bütün ailemin hala oy verdiği ve ilk iki dönemden sonra desteklemekten vazgeçtiğim Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yavaş yavaş tekrar sıcak baktığımı söyleyebilirim.
Allah yar ve yardımcın olsun Ziyaettin Ağabey