Barnabas İNCİL’İ
Etrafımızda çok olaylar gelişiyor ve bu olayları inceleme fırsatımız olmuyor yanı başımızda bulunan kültürel değerlerimizi göremiyoruz bu günkü konumuz aslında çok uzun bir konu daha fazla ve daha detaylı bir araştırma isteyen bir konu baya bir inceledim baya bir araştırdım. Şöyle bir tarihin akışına göz atalım ve neler oluyor.
Barnabas’tan bahsedeceğiz
Barnabas kimdir?
Barnabas aslen Kıbrıslı olup Yahudi bir aileden doğmuştur. Asıl adı Joseph (Yusuf) tur. Barnabas ise teselli oğlu anlamında ona sonradan verilmiş bir lâkaptır. Barnabas yazmış olduğu bir İncil vardır Barnabas incili. Ve neden bu İncil saklanıyor veya neden bu İncil açıklanamıyor. Çünkü bu İncil, Peygamber Efendimizin geleceğini çok öncesinden müjdelemekte ve kâinatın onun için yaratıldığını, bizzat mübarek ismiyle zikrederek ilân etmektedir. Yine aynı eserde Hz. İsa (as), bir kadının, "Beklenen Mesih sen değil misin?" sorusuna şu... Cevabı vermektedir: - "Ben yalnız İsrail oğullarına gönderilmiş kurtarıcı bir peygamberim. Lâkin benden sonra Allah tarafından âleme Muhammed adında bir Resûl gönderilecektir. Esasen Allah, bu kâinatı onun için yaratmıştır" demiştir (Barnabas İncili, Fasıl 96, Cümle). Barnabas İncil'inde Hz. İsâ'nın ne ilâhlığından söz edilmekte, ne de çarmıha gerildiğine yer verilmektedir. Hz. Muhammed'in (S.A.V) bizzat ismini söylenir: "Muhammed, Arap yarımadasında zuhur edecek, putları ve putlara tapanları te'dib edecektir." (Fasıl 163; Cümle, 7) Zeki Âdemoğlu OLAYIN HRİSTİYAN DÜNYASINDA DUYULMASI, VATİKANIN KENDİNİ SORGULAMASI DEMEK OLACAKTIR. BU İNCİLLE HRİSTİYANLIKTA BİR ÇÖZÜLME MEYDANA GELECEK VE İNSANLARIN AKIN AKIN İSLAMA KOŞTUKLARINA ŞAHİT OLACAĞIZ! Diyor.
Barnabas incili 222 bölümden oluşmaktadır. Yüce kitabımız kuran-ı kerimle uyumludur. Son gelecek peygamberinde, peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) olduğu söylenmektedir.
Star gazetesinin köşe yazarı aziz üstel bunu güzel bir biçimde açıklamaktadır. Yazısına bir göz atalım. Yıl 1981...Yer Şırnak, Uludere!..Avdan dönen köylüler bir mağaraya giriyor.
Babat Aşiret Reisi Korucu başı Hazım Babat’ın babası Ferhat Babat bir kitap buluyor bu mağarada. Kitap elden ele dolaşıyor. Derken dönemin Malatya Milletvekili Hakkı Şengüler’in eline geçiyor. Parşömene yazılmış. Hiçbir şey anlamayınca papazlar alıyor ele. Onlar da çözemiyor hangi dilde yazıldığını. Derken filolog Hamza Hocagil’e gidiyor kitap.
Hocagil Aramice dilini sular seller gibi biliyor. Yani Hz. İsa döneminde konuşulan dili! Kitap,Aramice yazılmış ve Süryabi alfebesi kullanılmış. Kitabın ilk sayfası şöyle başlıyor:
‘Ben Kıbrıslı Barnabius. Tespihe layık alemlerin rabbinden bir bütün olarak, Ruhu’l Kudüs’le Meşaha’ya vahyolunan tıpkı İsa’dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum!’
Hocagil, ‘Bu Kitap Barnabas İncili’ diyor!
Yani 2000 yıldır kaybolan Hz. İsa’nın katibi, Aziz Barnabas yazmış.
Hocagil, İncil’le ilgili şunları söylüyor: ‘Lût kavmiyle ilgili bazı uyarıcı bilgiler vardı. Ancak bir ayet dikkatimi çekti: ‘Bir Peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar (!) gibi büyüyüp gelişecek!’
Buraya kadar her şey iyi..
Hocagil, tam İncil’in tümünü çeviriye başlayacakken, Jandarma gelip el koyuyor kitaba. Tam iki yıl kilit altında kalıyor. Sonra Genelkurmay Özel Harp Dairesi gelip alıyor İncil’i Jandarma’dan.
Hocagil işin peşini bırakmıyor; 1986’da Turgut Özal’a gidiyor, anlatıyor olan biteni. Turgut Bey de, özel harpçi Orgeneral Sami Karamısır’a gönderiyor. ‘ Önce beni sorguya çektiler. Amacımın ne olduğunu sordular? Ben saedece çeviriyle ilgilendiğimi söyledim...’
Ve 1987 yılında Özel Harp Dairesi Başkanlığı’nın kapısını çalıyor. Sami Karamısır Paşa’yla Hayri Ündül Paşa’nın bilgileri kapsamında çeviriye oturuyor. Çeviri parasını Harp Akademileri Komutanı Nahit Şenoğul Paşa ödüyor. Ancak İncil’in 19 sayfasını inceleyebiliyor. ‘Başımda Özel Harp Dairesine bağlı subaylar var.’
Ve 19’uncu sayfadan sonra, çeviri bitti yapı paydos diyorlar... Diyenler!
Ancak İncil’in son sayfasına da göz atıyor Hocagil. Aziz Barnabas, İncil’i dört nüsha yazdığını, birinin İsrail’de, diğerinin Arabistan Yarımadası’nda üçüncüsünün ise Kuzey Irak’ta, Zaho taraflarında olduğu belirtilmiş. ‘Bu son sayfada Hz Davut’un kendi eliyle yazdığı Arapça Zebur ve Hazreti Harun’un bakır levhalara yazdığı On Emir’in de nerede olduğuna ilişkin bilgiler de vardı!’
Ve karşınızda Veli Küçük!
Hocagil anlatmayı sürdürüyor: ‘Hz Davut’un sarayında bulunan İncil’i de tercüme ettim. Bu tercümeyi, Almanca ve İngilizce olarak, Yunanistan’daki Markos Yayıncılık için yaptım. Genelkurmay’daki İncil’le İsrail’de bulduğumuzun tek farkı tefsirli oluşuydu. Barnabas, Uludere’de bulunan İncil’e bazı şerhler düşmüştü. Çeviri parası olarak 15.000 dolar aldım!’
Peki, Hocagil’i Markos Yayıncılık ile tanıştıran kim? Adını son günlerde sıkça duyduğumuz, Ergenekon soruşturmasının başlıca kişileriden Adem Taşdemir.
Taşdemir şimdilerin hahamı Tuncay Güney’le birlikte ‘cürüm işlemek için örgüt oluşturmak’ savıyla göz altına alınıp serbest bırakılmıştı. Dahası, Taşdemir, Veli Küçük Paşa’nın yaveriydi.’ Hamza Hocagil’in bir başka savıysa Barnabas İncili’nin hala Genelkurmay’da olduğu!
Bu işi daha iyi çözebilmek için Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi’ne bakacaksınız. Hani şu cemaati olmayan, garip yere!
Örneğin Romanya’da büyükelçi’ken Hamdullah Suphi Tanrıöver, bu ‘Patrikhane’ yaşasın, gelişip boy atsın diye, 1935’de, 70 kadar kızlı erkekli Hıristiyan gencini İstanbul’a getirir ve 1943’de bunların nüfus kağıtlarına Hıristiyan Türk Ortodoksu yazılır!
Ama başka kimse bu ‘Patrikhanenin kapısını çalmaz.’ Rum Ortodoks Patrikhanesi varken. Türk Ortodoks Patrikhanesi ne de mene bir gareabettir, bi düşünün hele! Hangi akıllara ziyan asarıdır ve de gelecekte başımıza ne işler açmıştır! Bu 70 Hıristiyan genç de, bir süre sıkılır, toptan Müslüman olur. Tanrıöver köpürür:’Benim yetmiş gencime sahip çıkamadınız! Müslümanlığın kitabında yetmiş kişi mi noksandı!!’ diye sinirlenir.
Bu Türk Ortodoks Patrikhanesi hala var tabi. Var da cemaati yok! Basın Sözcüsü Sevgi Erenol, ‘Ergenekon üyesi’ olmakla suçlanıp tutuklandı! Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Ermeni Sempozyumu’nu protesto edenler arasındaydı. Toprağı bol olsun, Hrant Dink’in 301’inci maddeden yargılandığı davaya da müdahil olmak istemişti.
Şimdi, bi yanda Barnabas İncili, öte yanda Veli Küçük Paşa’nın tercüme girişimleri. Ve de üçgenin öbür ucunu bağlayan, emniyet kayıtlarına göre ‘Ergenekon yapılanmasının merkez üssü olarak kullanıldığı’ öne sürülen tuhaf patrikhane. Gerisini siz düşünün... Benim başıma ağrılar girdi çünkü! Baş ağrıtmayan bir hadise değil. Başka bir yazı da biraz daha açıklayıcı ve derine inme şansımız olur. Yorum sizin