Barış, Silahlı Mücadele Yöntemlerini Savunarak Gelmez!
Tek tek ölünce kıyamet kopmuyor…
Birkaç kişi aynı anda ölünce de kıyamet kopmuyor… Birkaç asker, birkaç polis, birkaç köy korucusu ölünce de kıyamet kopmuyor… Birkaç PKK’lı ölünce de kıyamet kopmuyor… Ölüm sayısı çok sıfırlı olunca kıyamet kopuyor…
***
Sahte gözyaşları…
Sahte barış isteyenler…
Sahte barış için methiye düzenler…
***
İster devletin sahibi olduğunu düşünenler olsun…
İster muhalefetten olsun…
İster millet iradesi diyenler olsun…
İster eziliyoruz, zulüm görüyoruz diyenler olsun…
İnanın bazıları barış konusunda samimi değiller…
Bunu görmemek için üç maymunu oynamak ve akıllarımızı desteklediğimiz partilerin emrine vermiş olmamız gerekir.
***
Hadi diyelim, devlet içindeki derin yapı barış değil, savaş istiyor…
Hadi diyelim Cumhurbaşkanı savaş istiyor…
Hadi diyelim AK Parti iktidarı da savaş istiyor.
Hadi diyelim iktidarı destekleyen her türlü güç de savaş istiyor…
Yetmez emperyalizm, Batı, Suriye, İran, Irak, bilcümle Türkiye karşıtları da savaş istiyor…
İstemeyen kim?
Barış isteyenler, öyle mi?
***
Sıradan insanlara değil sözüm…
İşin tepesinde olanlarlardır muhataplarım…
***
Yüzde 13 oranında 6 milyon vatandaşın oyunu almış olan partinin daha imtiyazlı eş başkanına…
Sormazlar mı?
Siz ne istiyorsunuz?
Savaş istemiyorsanız, PKK’nın terörist eylemleri karşısında neden kitlesel olarak yürümezsiniz?
Neden PKK’nın sınır ötesine çekilmesini istemezsiniz… Bu aynı zamanda sizin ana muhalefet partisi olmanızın da önünü açmaz mı? Türkiye’ye yönetmek istiyorsanız, PKK kan dökmeye devam ederken bunun mümkün olamayacağını görmüyor musunuz?
***
Bugün 6 milyon oy almış bir partiyi ne devlet, ne derin devlet, ne saray, ne bilmem kim yok sayamaz… İstese de yapamaz…
Barışçıl gösterileri sadece devlete yönelik değil, aynı zamanda terörist eylem yapan Kürt siyasal hareketine yönelik de yaparsanız, samimi olabilirsiniz…
Herkesin gönlünü kazanabilirsiniz…
Silahlı mücadeleye methiyeler düzerek,
barış isteği samimi olamaz!
Ya o barış isteyenlerin bazılarının, halen 50 yıldır silahlı mücadeleye düzdükleri methiye nedir?
Ya o barış isteyenlerin bazılarının, 40 yıldır bu topraklarda silahlı mücadele yapan PKK’ya düzdükleri methiyeler nedir?
Ya o barış isteyenlerin bazılarının, 40 yıldır polis, asker, köy korucucu öldürüldüğünde yüreklerindeki sevinci gizleyememeleri…
Ya o barış isteyenlerin, PKK, DHKP’C gibi terörü siyasi mücadelenin bir aracı olarak kullananların canlı bombaları patladığında ki sessizlikleri…
Ya o barış isteyenlerin, şehit olduğuna inandıkları terörist saldırı düzenleyenlere methiyeler düzmeleri…
Canlı bombalar için söylenen şiirler, marşlar…
Askerlerin öldürüldüğü saldırılar için, sözde kahramanlık anlatan marşlarla halay çekmeler…
Bilcümle silahlı mücadeleyi savunan sol örgütlerin terör eylemleri yaptığında sessiz kalarak onaylayanlar…
***
Bugün AK Parti’nin bu savaştan beslenmesi mümkün olamaz…
Savaştan AK Parti kaybediyor… Ve kaybetmeye devam edecek…
AK Parti’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akıl tutulması başka bir şeydir, savaş istediği yalanlarını yaymak başka bir şeydir…
Bugün savaşı isteyen herkesin kaybedeceğini en çok AK Partililer ve Erdoğan bilir…
Erdoğan ve AK Parti iktidarının kusurlarını görenler, neden KCK ve PKK’nın bilcümle siyasi uzantılarının bölgeyi ve dünyayı okuyamadıklarını görmezler…
***
Bugünün Türkiye’si dünkü Türkiye değildir…
Bugün silahlı mücadeleyi destekleyebilecek hiçbir reailete yoktur…
Ve silahlı mücadele ile başarı sağlayabilecek bir siyasi yapı da yoktur…
Türkiye ve dünya 20. yüzyılın yapıları değildir.
- yüzyılın paragdigmasını fark edemeyen herkes kaybedecek…
AK Parti’de bunu fark edemez, hızla 20. yüzyıl paradigmasına doğru kaydıkça kaybedeceğini görecek…
Türkiye 20. yüzyıl yapılarını taşıyamaz…
Taşırsa Ortadoğu’nun bataklık ülkelerinden bir farkı olmaz…
***
IŞİD canlı bomba patlatmış diye kızan, nefret edenlerin bazılarına söylenecek söz şudur;
PKK’nın, DHKP-C’nin ve diğer sol örgütlerin canlı bombaları ne için?
Siyasi yapılar farklı, yöntemleri aynı değil mi? Sonuçta aynı yerden beslenmiyorlar mı?
Siyasi mücadele yöntemleri aynı olanlar, şiddeti siyasi mücadele yöntemi kabul edenlerin sonuçta birbirlerinden farkları olabilir mi?
Asıl görülmesi gereken budur…
***
Bugünün Türkiyesi’nde ölen asker, polis, sivil yurttaşlar için, ayrım yapmadan ağlayamayanlar, üzülemeyenler, vicdanları kanamayanlarla barış gelmez…
Bunların hangi cenahtan, hangi ideolojiden, hangi etnik yapıdan, hangi inançtan olduğunun önemi yoktur.
Bugünün Türkiyesi’nde terör kimden gelirse gelsin, ayrımsız karşı çıkamayanlarla da barış gelmez…
Bugünün Türkiyesi’nde sivil siyaseti beslemeyenler, demokrasi varken, silahlı yöntemlerle sonuç alınacağını zannedenlerle barış gelmez…
Bu gerçeği göremezsek, daha çok çocuğumuzu, daha çok insanımızı, daha çok canımızı kaybedeceğiz.
***
Şimdi, ayrımsız, amasız barış istemenin zamanıdır…
Şimdi, silahları gömmenin ve tüylerimizi diken diken edecek demokratik taleplerin önündeki tüm engelleri kaldırmanın tam zamanıdır…
Barış, silahlı mücadeleyi savunarak, silahlı yöntemlerle sorunların çözüleceğini zannedenlerle gelmez…
Ve barış geçmişin hesaplarını bugüne ve yarına taşıyarak da gelmez…
Son söz: Biline ki, barış silahlar gömülürken aynı zamanda nefretlerin gömülmesi ile gelebilir. Yoksa nefreti körükleyerek barışın geldiği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir… Barış isteyenlerin yapması gereken dillerindeki düşmanlığı ve savaşseverliği yok etmeleridir. Sonrası kolay…