content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

23 May

Barış Egemen Olduğunda Yeni Demokratik Cumhuriyet Kurulacak

1973 yılında Ecevit rüzgarı esiyordu. Ve ben Ecevitçiydim... Ecevit adı geçtiğinde yüreğim kıpır kıpır oluyordu... Yüreğim solda atıyordu... Daha ilkokul son sınıf öğrencisiydim.
Evimizde sol devrimci ozanların plakları çalıyordu.
Abim, İhsani'nin arkadaşıydı... Onunla beraber Türkiye turnelerine katılıyordu.

Ortakokul son sınıfta, belki de lise 1. sınıftaydım...
Sevgili kan kardeşim Yasin ile hemen evimizin önünde bulunan telefon kulübesine çiviyle kazıyarak; “Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş. DevGenç” yazmıştık.
Mahallemizin çok sevdiği, bizimde saygıda kusur etmediğimiz sevgili Nafız Hoca, yazıyı görünce hafif sertçe “Kim yazdı buraya bunu?” deyince, Yasin'le birbirimize baktık. Galiba yanlış bir slogan yazmıştık. Hoca oradan uzaklaşınca, çiviyle yazdığımız sloganı yine çiviyle karalamaya başlamıştık. Yazmak için harcadığımız zamandan daha fazlasını harcamıştık, karalamak için...
Dev Gençliliğimiz birkaç dakika sürmüştü. Hocada devrimciydi biz de... Demek ki, hocamız bu slogana kızmışsa ortada bir yanlışlık vardı.
****
Lise 1. sınıftaydık... Okulda bir akşam korsan gösteri yapılıyordu. Bir gurup öğrenci sağ kollarını kaldırmış devrimci antlar içerken, bir kısmı sol kollarını kaldırmışlar yine devrimci antlar içiyorlardı. Bizimde sol kollarımız havadaydı ve “Ölüm nereden gelirse gelsin, hoş geldi sefalar geldi” diyerek içimizden geldiği gibi bağırıyorduk.
Çocukluk arkadaşım Köksal, “Ali neden bunlar sağ kollarını kaldırmışlar?”  diye sorduğunda  “Sağcılar herhalde ondandır” diyerek yanıt vermiştim.
Sonrasında 90'lı yıllara kadar ben hep sağ yumruğumu havaya kaldırarak sloganlar atmış, antlar içmiştim.
****
Okulun 2. döneminden itibaren ben artık İGD'liydim.
Silahlı mücadeleyle ilgili olmayan
devrimci bir sol grubun parçasıydım. Sosyalizm için mücadele ediyordum. 70'li yıllarda 'komünist olmak, parti üyesi olmak, bir komünist tanımak' bizim için erişilmezdi.
Ve 80'li yıllarda, faşizm döneminde TKP'nin içindeydim ve bir parçasıydım. Kendimi bildiğimden itaberen, varolan devleti ele geçirecek ve sosyalizmi kuracaktık. Ve tabiki ele geçireceğimiz ve yıkacağımız devlet Kemalist devletti...
Ve ben o devlete karşı mücadele ettim... Bedel ödemekse, payıma düşen bedeli ödedim... Bundan hiç rahatsız olmadım...
76 yılında başlayan mücadelem 91 yılının sonlarına kadar sürmüştü. Sonrasında yollarımı ayırmıştım... Dünyaya eskisi gibi değil yeni bir zihniyetle bakıyordum.
Solcu, devrimci, sosyalist, komünist olmuş, Kemalist, Atatürkçü olmamıştım. 90'lı yıllara kadar Cumhuriyetin ve devletin; otoriter, ceberrut, hantal ve diktatör bir devlet olduğunu söyledim, yazdım, konuştum, tartıştım...
Ve bugünde böyle düşünüyorum...
****
Bugün kendimi yalnızca demokrat olarak değerlendiyorum. Ne önünde bir sıfat ne arkasında bir sıfat... Yalnızca demokrat...
Demokratik bir cumhuriyeti savunuyorum. Kürtlerin eşit birer yurttaş olduğu bir demokratik cumhuriyeti istiyorum.
Alevilerin eşit birer yurttaş olarak yaşadığı demokratik bir cumhuriyeti istiyorum.
Müslümanların ve cemaatlerin eşit birer yurttaş olarak yaşadığı ve inandıkları gibi yaşadığı bir cumhuriyeti istiyorum.
Diğer tüm azınlıkların eşit birer yurttaş sayıldığı demokratik bir cumhuriyeti istiyorum.
Hangi siyasal zihniyeti taşırsa taşısın, özgürce düşüncesini söyleyebildiği, örgütlenebildiği demokratik bir cumhuriyeti istiyorum.
Devletin kendisini etnik ve inançsal bir kimlikle değil, anayasal yurttaşlıkla ifade ettiği demokratik bir cumhuriyet istiyorum.
Resmi ideolojisi olmayan bir demokratik cumhuriyeti istiyorum.
Askerlerin ve paşalarının görevlerinin sadece sınırları korumak olduğu, devletin asıl sahibi olarak kendilerini görmediği, seçilmiş iktidarlara karşı darbe ve planlar yapmadığı demokratik bir cumhuriyeti istiyorum.
Ve Kemalist, Atatürkçü olmayan sıradan bir demokrat olarak bu topraklarda demokrasi istiyorum. Ayrımsız, eşit ve adil...
Eğitimden, sağlığa, sosyal güvenceleri olan demokratik bir cumhuriyet istiyorum...
*****
Ve bunu kim gerçekleştiriyorsa, katkı veriyorsa onu destekliyorum.
Yetersiz kaldığında, yetmediğinde 'daha çok yapabilsin' diye destek veriyorum.
Kim ki, eski ceberrut, hantal, bürokratik, otoriter cumhuriyetin sürmesini istiyor ona karşı çıkıyorum.
Toplumu ayrıştıran, bölen, ötekileştiren söylemler kimden gelirse gelsin karşısında duruyorum.
****
Bu topraklarda yaşanan zulüm ve acılar tarih olsun istiyorum.
Bu topraklarda barış, özgürlük ve adalet herkes için ayrımsız eşit ve adil olsun diye yazıyorum... Konuşuyorum...
Toplumu tekleştiren, ötekinin hukukunu ortadan kaldırmış, otoriter devletin kemalist ideolojinin tarih sahnesinden çekilmesine kim katkı veri-yorsa ben onu destekliyorum.
Ve ondandir ki, barış görüşmelerinin gerçekleşmesinin otoriter cumhuriyetin sonlanmasına ve tarih olmasına, bir dönemin kapanmasına katkı vereceği için “Barış için risk alanları destekliyorum.”

Son söz: Bu topraklarda barış olduğunda yeni bir demokratik cumhuriyetle tanışacağız. Kim barışdan yana değilse bilin ki, eski otoriter cumhuriyetin devam etmesini istiyor. Ve kimliklerine bakın? Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

NOT: Bu yazı 19 Mart 2013
tarihinde Gerçek Gazetesi'nde yayınlanmıştır

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank