Banvit Gn. Md.’nün Hayvancılığımızı Öldürücü Reçetesi
Sayın Ali Ekber Yıldırım’ın 17 Aralık 2010 tarihli ‘’Et ve Kasaplık hayvan ithalatının faturası Ağır ‘’ başlıklı yazılarında, Banvit’in görüşlerine karşılık cevabımızı ‘’Banvit Keseri Kendine Yontuyor’’ başlıklı yazımızda cevaplamıştık. Burada tekrar etmeyeceğiz.
Banvit Genel Müdür’ü Ömer Görener’in Dünya Tarım Yazarı Sayın Ali Ekber Yıldırım’ın 11.01.2011 tarihli ‘’En Büyük Besici de İthalatçı oluyor’’ yazısında Banvit’in görüş ve kararlarını değerlendireceğiz.
2008 yılında çiğ süt fiyatları süt sanayicilerince dibe vurdurulduğunda çiğ süt fiyatı ile buzağılarını besleyemeyen buzağılar banvit ve onbir firma tarafından 350-400 TL gibi fiyatlardan satın alındı. Banvit ve onbir firmayı bizim malımızı iki yıl önce niçin ucuz fiyattan satın aldınız diye suçlamıyoruz. Çünkü buzağı fiyatlarını düşürten süt sanayicileri idi.
İşte bu buzağı ve besi materyalleri ile 2010 Nisan ayında et ithalat kararları esnasında stokları dolu olduğundan banvit ve onbir firma et, canlı hayvan ithalatına ses çıkarmadı. Rekabet Kurulu’nun spekülatörlük incelemesi ile meşgüldüler. Rekabet Kurulu incelemesinde beraat ettiler: Onbir firmanın elindeki 200 bin adetlik stok ile spekülatörlük yapabileceğine biz de inanmadık..
Ama 2008 yılınının çiğ süt fiyatları, ucuz buzağı piyasasının puslu havasından mükemmel bir şekilde yararlandıklarından dolayı o zamanlar süt ineklerinin kasaba süt sanayicilerince gönderilmesine seyirci kalarak şimdiki gibi asla ‘’hayvancılığımız ölüyor‘’ misali demeçlerine de şahit olmamıştık. Banvit genel Müdür’ü o zaman neredeydi?
Banvit ve onbir firma gerçek üretici değil fason üretici olduğunu söylemiştirk.
Banvit ve on bir firmanın tuzu kurudur. Bugün fason üretici olarak iç piyasadan yarın da dış piyasadan buzağı veya besi materyali ithal ederler.
Banvit ve Onbir firma tamamen kepenklerini kapatsa bile hayvancılığımız yara almaz, buzağı doğurtan gerçek üretici olan çiğ süt-damızlık üreticileri kepenk kapatırsa hayvancılığımız bir daha asla ayağa kalmaz. Et ithalatı bu ülkenin kaderi olur.
Hayvancılık, besicilik, çiğ süt-damızlık üretimi bizim mesleğimizdir. Yaşam biçimimizdir.
Buzağı fiyatları Banvit’in dediği gibi 1200 TL, 1400 TL değil; Doğurttuğum buzağıyı artık ben besleyeceğim, büyüteceğim, ekonomik besi ağırlığına gelince ben kesimlik olarak satacağım diyen damızlık sığır-çiğ süt üreticisinin direnişidir. Şu anda yeni doğmuş buzağı satmama direnişinden dolayı buzağının fiyatı yok!
Üreticinin buzağısını satmaması, onu besler hale gelmesi kabahat mi suç mu? Elindeki buzağıyı artık büyük besicilere kaptırmaması ekonomik rezalet mi?
Damızlık sığır-Çiğ Süt üreticisi buzağısı değer kazandığında başkasına satmaz kendi besler. Buzağı ithal edilmeli görüşleri ve bu görüşlere itibar etmek hayvancılığımızın hayrına değildir.
Kasaplık canlı hayvan, canlı besi hayvanı, dondurulmuş, kesilmiş et, buzağı ithalatı Damızlık Sığır-Çiğ Süt Üreticisini ve ülkeyi bitirir.
Sadece buzağı ve besilik canlı hayvan (250 kğ) ithalatının yapılması ise banvit ve onbir firmayı kalkındırır. İthalatçıları kalkındırır. Gerçek Üretici olan Çiğ süt-damızlık üreticisini bitirir.
***‘’ Et açığının Buzağı ve Besi Materyali ithalatı ile kapatılması hedeflenmesi’’ görüşü banvitin yapılanmasına uygun olup ülke hayvancılığına damızlık üretenlere, buzağıyı doğurtanlara uygun değildir.
***Ülkemizde Buzağı ve Besi Materyali fiyatlarının kabaca nerelerde olacağına, dolayısıyla gümrük eşik değerlerine karar verilmelidir.’’ Görüşü ile buzağı fiyatlarının güya belirli seviyelerde dengelenmesi isteniyor ise de Niçin Banvit 2008 yılında BUZAĞILAR UCUZ demedi, niçin gerçek üreticinin buzağısıını ucuza alıyorum, alıyoruz demedi de şimdi ‘’ gümrük eşik değerlerinden bahsediyor? Süt inekleri kasaba gönderilip buzağılar öksüz kalırken banvit’in genel müdürü’nün niçin sesi çıkmıyordu?
80 kğ’ı geçmeyen buzağılara 2010 Aralık ayında sıfır gümrük muafiyeti süresiz tanınmıştır.
Et, canlı hayvan besi ithalatı devam ederken Banvit taşınması riskli olan buzağı ithalatını şimdilik askıya almış ve iç piyasa yerine 250 kğ lık besi danası ithalatına başlayacağını duyurmuştur. Mevcut canlı hayvan İthal Politikası banvite, on bir firmaya ve tüm ithalatçılara zaten kazanç kapısıdır.
Muhtemelen banvit gibi ‘’ BÜYÜK BESİCİ’’ on bir firma da iç piyasada ucuz olmayan buzağı ve besi danalarının (250 kğ) iç alımlarını durdurup iç piyasadaki buzağı fiyatlarının inip inmeyeceğini 8-10 ay zarfında görecektir.
On bir firma da banvit ile beraber iç alımları durdurdu ise bu iç piyasayı ister istemez Tarım Politikacılarımızın da arzuları yönünde ‘’CANLI HAYVAN VE BUZAĞI FİYATLARINI İNDİRME OPERASYONU’’ dur.
Tarım Politikacılarımız ile banvit ve onbir firma Küresel Rekabete damızlık-çiğ süt üreticisini ZATEN sokmuş durumdalar. El ele, kol kola; Buzağı ithalatı zaten açık!
Buzağı, besi materyali ithalatı hayvancılığımızı öldürücü bir reçetedir.
Biz küresel rekabete hazır değiliz. Biz e-n-g-e-l-l-i-y-i-z.
Bizi engelli hale getiren süt sanayicileridir. Bizi engelli hale getiren ‘’ et ithalatı yapılmalı’’ diyen kendi (DSYMB) başkanımızdır. Bizi engelli hale getiren 1 Litre çiğ süt=1 kğ yem fiyatı paritesine ürettiren düzeni devam ettirenlerdir. Bizi engelli hale getirenler 20 bin tonluk iç piyasa için süt tozu üretimi ile çiğ süt piyasa düzeni kurulacağını sananlardır.
Küresel güçlerin kendi üreticisine verdiği aynı fiyata yemi bize de verin, biz de küresel güçlerle rekabete hazırız. O zaman alta kalanın canı çıksın. Banvit’e de on bir büyük besici firmaya da buzağılarımızı kaptırmayalım.
Damızlık Sığır Üreticileri Merkez Birliği kendi 100 bin üyesinin kapısındaki buzağı ve besi materyalinin değerinin düşürülmesine katkı sağlayacak bir görüşü banvit’e artık sunmayacağını ummaktayız.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği ve Başkanı iktidar partisinde milletvekili olan Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği, et, canlı besi hayvanı, canlı kasaplık hayvan ithalatı, buzağı ithalatı karşısında sessiz kalıyor, Türkiye Veteriner Hekimler Odası Başkanı Sayın Dr. Veteriner Hekim Sayın Mehmet Alkan; Bakanlar Kurulu ve Sayın Tarım Bakanı Mehdi Eker’den umudunu yitirmiş Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ e çare aramak için kamuoyu önünde mektup gönderiyor. Sayın Alkan’a ve tüm Veteriner Odaları başkanlarına teşekkür ediyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Gül’de et, canlı, hayvan ithalatını artık durduramaz.
Ümitsiziz.
Ümidimiz Tüketicilerde!
Ey tüketiciler;
Gıda ucuz değildir, Sizin emeğiniz ucuz!
Gıdanın ucuzlatılmasının ithalat ile sağlanabileceğine aldanmayın. Yarınlarda Dünya fiyatları da artınca ki artacak, o zaman hangi gerekçenin arkasına sığınılacak. Dün arabanızın yakıtı olan ham petrol 18 dolar idi. Şimdi Küresel güçler 100 dolarlara dayandırmanın peşinde!
Gıdanın değeri düşürülemez. İthalat ile Düşürülen üreticinin alın teridir, göz nurudur, göz yaşıdır. Artan, gıdanın değeri değil, değersizleşen senin alın terinin karşılığı asgari ücretindir.
Gıdanın değerini değil kendi asgari ücretini sorgula!
2009 yılında kıyma 11 Lira iken ayda 250 gram sağlıklı yerli et yiyordunuz, ithal fiyatlarıyla tekrar aynı gramajda ama ‘’deli dana‘’ şüpheli etlere layık görülmektesiniz.
Ülke hayvancılığının yok edilmesi pahasına sana ucuz et yedirme gayretkeşliğine aldanma, etin ucuzunu değil, sana satın alma gücünü vermeyenleri, verdirmeyenleri sorgula!
Gerçek gıdana ve gerçek üreticine sahip çık. Gerçek üreticini küresel güçlere teslim etme! Üreticinin Küresel Güçlere teslimi demek, tüketicilerin de küresel güçlere teslimini beraberinde getirecektir. Tüketici derneklerimiz de artık bunu anlamalıdır.
selam,
yazdıklarınıza katılmamak imkansız o kadar güzel açıklamışsınız ki hep büyükler kazanmak istiyorlar kendilerine yapılanları çok büyük haksızlık gibi gösterip kendi yaptıkları haksızlıkları doğruymuş gibi gösteri,yorlar.Bu firmalar üreticiliği bıraksada hiç bir şey olmaz zaten onlarda bırakmazlar!!!
Ocak 12th, 2011 at 23:34Aslında bu yıllardır yapılan bilinçli-yanlı-yanlış işlerin bir sonucu. Kısa süre önce sütlük keçi üritimi için araştırmaya başladık. İşin içine girince öğrendiklerimiz ile ortada olan gelişmeler halk olma özelliği dışında çalışmalardır. Halkçı sistemler paylaşımcı sistemlerdir -ki bu doğrudur-; bunun dışındaki tüm sistemler kapitalist uygulamalar olup, dünyayı azınlıkların sömürmesine yol açmıştır. Güçlü / altını olan kuralı koyar derler. Bu durumda da halk "tüketim kölesi" olma yoluna girer. Kentlere insanları yığmak bunun bunun ilk örnekleridir. Böylece bilimsel-kültürel zenginliğimiz artmadan, bir ağıla tıkılmış gibi- kentlerde sürü olmaya başlarız. Tüm ticari kollarda bu gelişmeler vardır. Herkes kendi kazancının peşinde giderken, halkın geri kalanının ne olacağı önemli değildir. Konu konuyu açacağından fazla uzatmayayım, her konuya bir paradoksla bakmak yerinde oluyor aslında.
Sütlük keçi üreticilerinin çiftlerini ziyaret ettiğimiz sıradı yurt dışından kurban bayramı öncesi milyon dolarlarla ülkeye hayvan sokanlar oldu. Bu kişiler paralarını katlarken halka ne faydası oldu. Üstelik halk bunun bedelini dolaylı yoldan yurt dışına ödemiş oldu. Peki, bu bir ticaret midir, yoksa soygun mudur?
Sağlıcakla...
Ocak 14th, 2011 at 10:23SAYIN ÇAPAR BEY
SİZİ TEBRİK EDER MÜTHİŞ VE TAMAMEN GERÇEK YORUMLARINIZ İÇİN SELAM VE SAYGILAR SUNAR TEŞEKKÜR EDERİM..........Dr. Ferudun ERZURUM
Ocak 14th, 2011 at 23:29