content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
07 Ara

Bandırma’nın Günahkar Basını!

Bugünkü yazımıza, dünkü kaldığımız yerden devam edelim...

Küçük bir hatırlatmada bulunmak gerekirse, sevgili milletvekilimiz Sayın Cemal Öztaylan, yaşanan süreçle ilgili tek suçlunun yerel basın olduğunu vurgulayıp, bir anlamda tüm bu sorunların kaynağı olarak bizleri göstermişti.

Neredeyse, söylediği bütün sözleri de bizlere yükleyip, “Basın mensupları bana zorla söylettiler” demediği kaldı desem, yeridir.

Ben biraz geç kaldım toplantıya, bilemiyorum belki de bunu bile söylemiş olabilir!..

Bir zamanlar bir maarif vekilinin, “Şu okullar olmasa, ne güzel idare ederdim maarifi...” dediği gibi, demek ki bu basın da olmasaymış, ne güzel idare edilirmiş şu Bandırma, diyesi geliyor insanın.

Ve bugüne kadar yaptığımız olumlu haberler için eski belediye başkanımızdan bir teşekkür bekleme hakkımızın olduğunu düşünüyorum.

Öyle ya, yüzde 10 eleştiriye dahi tahammül edemeyip, mütareke basını ile bir tuttuğu Bandırma yerel basını için, kendisi ile ilgili yapılan olumlu haber ve yorumlar karşılığında en azından kuru da olsa bir teşekkür etme yürekliliğini göstereceğini sanıyorum. İnşallah yanılmıyorumdur.

Şimdi gelelim, meclis notlarımıza...

Sanırım Bandırma Belediye Meclisi salonu, bugüne kadar böylesine kalabalık bir oturuma sahne olmamıştır.

Bizlerin işinin en yoğun olduğu saat olan 18.00’de toplanan (ki, bunun da mantığını bir türlü anlayabilmiş değilim) meclise, yarım saatlik bir gecikme ile gitmek zorunda kaldım.

Meclis salonuna çıkan merdivenlerde bir de baktım ki, sivil 8-10 polis arkadaş duruyor... Bugüne kadar olan toplantılarda hiç polis görmediğim için şaşırmadım desem yalan olur.

Selamlaşıp, salonun kulisine geldiğimde orada da yine 5-6 zabıta memuru arkadaşın konuşlandığını gördüm. Birkaç sivil toplum örgütü temsilcileri de yine kuliste bekliyordu.

Anlaşılan Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, son derece sıkı güvenlik önlemleri içerisinde bir ko-nuşma yapmak istiyordu. Adeta bir koruma ordusu meclis basamaklarında ve kulisinde yer alıyordu

Allah Allah deyip, üzerimizdekileri askıya astıktan sonra meclis salonuna girmek için kapıya hamle ettim. Fakat, kapı bir türlü açılmıyor. İçeriden biri anlaşılan kapıyı tutmuş, içeriye kimseyi almıyor diye düşündüm.

Biraz daha zorladım, neyse kapı aralandı. Birisi kafasını uzatıp, “Ne var?” gibilerinden bakıyor!..

“Kenara çekilir misin? İçeriye gireceğim...” dedim ama içeriye girmem birkaç dakikamı aldı. Çünkü, içerisi öylesine kalabalık ki, kapının açılması bile sorun oldu. Neyse itiş kakış zor bela da olsa içeriye girebildik.

Hani, iğne atılsa yere düşmez denilecek kadar kalabalık sayılırdı meclis salonu. Şaşırmamak elde değil. Adım atmak bile zor. Salon öylesine dolu ki, bütün boş koltuklar lebalep dolmuş. Öyle ki, meclisi izlemesi için basına ayrılan koltuklar bile kapılmış.

Yeri gelmişken Belediye Başkanı Recep Eraydın’a artık yeni ve geniş bir meclis salonu gereğini bir kez daha hatırlatalım.

Zaman zaman meclis salonunun çok küçük olduğunu bahane edip, ayakta kalmamak için dinlemeye gelmediklerini söyleyenlerin de en azından kaytaracak bahaneleri de kalmamış olur.

Dönelim yine biz salona...

Ben içeri girdiğimde, konuşma kürsüsünden eski belediye başkanımız, yeni milletvekilimiz Cemal Öztaylan konuşuyordu.

Salona şöyle bir göz attım, CHP ağırlıklı bir izleyici topluluğu vardı. Diğer sivil toplum örgütü temsilcilerinden de birkaç kişi vardı içeride.

Zaten giremeyenler de, dışarıda bekliyordu.

Anlaşılan, hem geçen toplantıda cadde isimlerinin değiştirilmesi, hem de bu toplantıda Sayın Öztaylan’ın konuşacağının duyurulması, meclis toplantısına olan ilgiyi doruk noktasına çıkarmıştı.

Meclisi izlemenin keyifli olacağını düşünüp de gelen, sanırım sonra da sıkılıp çıkan birinin boşalttığı sandalyeye ilişip, biz de Öztaylan’ı dinlemeye başladık.

Girdiğim sırada, basına yükleniyordu!..

Öyle ki, Bandırma ile Balıkesir’in arasını açmaya yönelik yazıların çıkmasından rahatsızlık duyduğunu dile getiriyordu, o sırada.

Bunun yanlışlığından dem vururken, bu konuda en fazla yazıyı yazan biri olarak, alınmadım desem yalan olmaz.

Şikayet ettiği bu konuda bir zamanlar kendisi de böyle düşünüyordu aslında. Bu konuda uzun uzun sohbetlerimiz olduğunu, Bandırma’nın önünü, Balıkesir’in kapattığını kendisi söylüyor ve hatta Bandırma’ya gelen Süleyman Demirel ile çıktığı otobüsün tepesinden, il olma vaadinin bile nasıl yapıldığının hikayesini anlatmıştı bana.

Anlaşılan, köprülerin altından çok sular aktığı için şimdi onlar unutuldu, tek suçlu ve günah keçisi Bandırma yerel basını olmuştu.

İyi de, bu tür sıkıntıları Bandırma’nın en önde gelen Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Bansiad’ı ve diğer sivil toplum örgütü başkanları da başta olmak üzere herkes dile getiriyor... Tüm bunlar yanlış mı konuşuyor? Onlar da, Bandırma ile Balıkesir’i birbirine mi düşürmek istiyor?

Ciddi olarak söylemek gerekirse, milletvekili olduktan sonra, korkunç derecede bir basın düşmanı olmasının nedenini bir türlü anlayamadım Sayın Öztaylan’ın.

Eğer, lütfedip de bir açıklamada bulunur, neden koyu bir basın düşmanı olduğunu dile getirirse, bizler de buradan sizlere açıklarız.

Bir de konuşmasının bir yerinde, söylediği lan kelimesine basının takıldığını, sözlerinin içeriğine yer vermediğini belirtti.

Bence çok büyük bir haksızlık yaptı. Eğer 21 Kasım 2007 Çarşamba günkü gazetemizin 4. sayfasına bakma zahmetine katlanmış olsaydı, söylediklerinin noktası virgülüne kadar yer aldığını da görecekti.

Kaldı ki, yıllardan beri Bandırma Belediye Meclisi’nin toplantılarını en geniş ve en detaylı şekilde veren tek yerel basın organının da, Yaşam gazetesi olduğunu büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim. Arşivler ortada. Yerel basını sürekli suçlayan Sayın Öztaylan’ın da bunu bildiğini biliyorum üstelik. Fakat, derdini anlayamadık.

Dedik ya, konuşmanın ortasında girdiğimiz için başta neler söylediğini duyamadık. Bir de, eski başkan yeni vekil Sayın Öztaylan’ın neden belediye meclisinde konuşma yaptığını da hatırlatmak gerekirse, geçtiğimiz toplantıda, eski kankası ve Nuri Abisi, özellikle taş kırma tesisleriyle ilgili bir takım suçlamalarda ve suiistimallerin olduğu iddiasında bulunmuştu.

O toplantıda, Başkan Recep Eraydın da, bu suçlamaların muhatabının kendisi olmadığını, eğer meclis kabul ederse, dönemin belediye başkanı olan Sayın Öztaylan’ın çağrılarak dinlenmesini önermişti. Öneri kabul edilince de, Öztaylan meclisteki konuşmasını yapıyordu işte.

Konuşmasının bir yerinde, Gönen barajı ile ilgili bilgi verirken, baraj ile ilgili borçlar konusunda yaptığı ödemeler, yapılamayan ödemeler konusunda detaylı rakamları açıklarken, dinleyiciler sırasında oturan belediye personeli Kadir Can’a da “Öyle değil mi Can?” diye sordu. Kadir Can da, boş bulunup “Öyle başkanım!..” diye karşılık verdi.

Daha sonra, birkaç kez daha yine onay bekleyen sorular yöneltince, Kadir Can da nasıl bir karşılık vereceğinin çelişkisini yaşayarak, “Evet... Öyle...” diyerek geçiştirmek zorunda kaldı.

Demek ki, bir çoğumuz halen milletvekilliğine alışamadık Sayın Öztaylan’ın.

(Yarına yine kaldığımız yerden devam...)

DOĞRU SÖZ... DOĞRU SÖZ... DOĞRU SÖZ..

Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.

Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.

Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,

Kürs-î liyakat pezevenk, puşt olanındır!

NEYZEN TEVFİK

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank